31 Ocak 2016

İstibdat, Jön Türkler ve II. Meşrutiyet

Dilara Kahyaoğl

1998

Osmanlı İmparatorluğu'nda 1908'deki Jön Türk devrimini ve anayasal düzenin yeniden
 ilân edilmesini kutlayan bir Yunan taş baskısı. Kartpostalda tarihi şahsiyetler var. 

Baskı dönemi başlıyor
Abdülhamit’in 1880 yılında istibdata yönelmesinin nedeni belki de İngiltere’deki seçim sonuçlarına bağlanabilir. 1880 yılında seçimleri liberal parti kazandı ve bu partinin başkanı Osmanlı dostluğu yerine, bundan böyle Rus dostluğunu tercih edeceğini açıkça ilan etmişti. Bu durumda artık  Osmanlı Devleti’nin uluslararası siyasette İngiliz desteğini elde edebilme umudu kalmıyordu. O halde meşrutiyeti sözde bir şekilde sürdürüp İngilizlere sevimli görünmenin de artık bir anlamı yoktu.

Abdülhamit, polis devletini kurarken ilk planda üç şey yapmıştır.
Birincisi, Mithat Paşa’yı, Abdülaziz’in katili ilan edip, yargılattı ve Suidi Arabistan’daki Taif zindanına gönderdi. 1884 yılında da orada hapishane görevlileri tarafından boğularak öldürülmüştür. 
İkinci olay ise, hala yaşayan ve mason olduğu için Avrupa kamuoyunun sürekli hesaba kattığı ve dikkatle izlediği bir kişi olan abisi  V.Murat'tan kurtulma teşebbüsüdür. 

19. yy Osmanlı Açıklamalı Kronolojisi, Belli Başlı Olaylar

Dilara Kahyaoğlu
1998


1804--Sırp isyanı

1805--Mısır’da Mehmet Ali zorla vali olur, Osmanlı bu durumu tanımak durumunda kalır.

1806--Osmanlı- Rus savaşı başlıyor.

1807--İngiliz donanması İstanbul’a geldi, Rusya ile anlaşılmasını istiyorlar. Amaç Rusya ile savaşı önlemek ve Fransa-Osmanlı ittifakını bozmak. Donanma, dönüşünde Mısır’a başarısız bir saldırı girişiminde bulunur. 

1807--III.Selim, Kabakçı Mustafa İsyanı ile tahtan indirilir ve öldürülür.

1807--Napolyon, Rusya ile Tilsit antlaşmasını yapar.

1808--Rusçuk Ayanı  Alemdar Mustafa Paşa, İstanbul’a gelir ve II.Mahmut’u tahta çıkarır

1808--Alemdar Mustafa Paşa sadrazam olur ve padişah ile ayanlar arasında SENEDİ İTTİFAK imzalanır. Sekbanı Cedid isimli yeni bir ordu kurulur. Yeniçeri ayaklanması ile Alemdar da öldürülür.

30 Ocak 2016

Birinci Meşrutiyet, Genç Osmanlılar, Tersane Konferansı ve 1877-78 Savaşı

Dilara Kahyaoğlu
1998

İlk Osmanlı Meclisi'nin açılış töreni. Dolmabahçe Sarayı, 1876
Osmanlı  Devleti’nin 19.yüzyıldaki  ilk bunalımı Yunan isyanı ve arkasından patlak veren Mısır meselesi ise, ikinci büyük bunalımı da Haziran 1875’te patlak veren Hersek ayaklanmasıdır.
Hersek’in Hırıstiyan köylüleri (ki toprak ağaları Müslümandı) iltizam yolsuzluğundan, ağnam vergisinin ve askeri bedelin ağırlığından ve jandarma zulmünden şikayet ederek ayaklandılar. Bu ayaklanmayı Avusturya ve Rusya  destekledi.  Neticede isyan Hırıstiyan-Müslüman çatışmasına döndü. Bu arada Babıali mali iflasını  ilan etmek zorunda kalmış, faiz borçlarının 5 yıl süreyle ancak yarısını ödeyebileceğini  ilan ediyordu (Tenzili Faiz Kararı, Ekim 1875). Daha sonra ödemeler Nisan 1876’dan, 20 Aralık 1876’a kadar tamamen durdurulmuştur.

28 Ocak 2016

1871 Paris Komünü

Dilara Kahyaoğlu
2013-2016

Paris Komüncüleri barikatların arkasında. 
Paris Komünü'nün tarihsel arka planını anlamak için öncelikle Fransa-Almanya arasında 1870 yılında yapılmış olan savaşa ve sonuçlarına kısaca göz atamak gerekir.

Louis Napoléon (III. Napolyon) zamanında sanayi üretiminde artışın yanı sıra Fransa'ya karşı duyulan kuşkuları ortadan kaldırmak isteyen İmparator, ılımlı bir dış politika izliyordu. Hatta bu nedenle 1853-56 yılında yapılan Kırım Savaşı'na katıldılar ve Avrupa'nın saygısını kazandılar. 


Haziran 1858'de İtalya üzerindeki Avusturya egemenliğine son vermek için Piyemonte ile yapılan antlaşma üzerine Avustuya, Fransa'ya savaş açtı ve bu savaşta Fransa başarılı oldu. 

Max Planck Üzerine Çalışma

Dilara Kahyaoğlu
2013

Bir akşam yemeğinde soldan sağa; W. NernstA. EinsteinM. Planck
R.A. Millikan ve von Laue. Kasım 1931
Bilim İnsanı, insan ve baba olarak Max Planck 

Max Planck 1858’de doğdu. Büyük savaşın bitişinden iki yıl sonra 1947’de Göttingen’de öldü. İki büyük savaşı da görmüş olan Planck, Kuvantum Kuramı’nı (Kuantum Mekaniği) geliştiren Alman Kuramsal (teorik) fizikçi olarak dünya çapında tanınan biridir.  1918 yılında fizik dalında Nobel ödülünü de kazanmıştır.

Fizik öğrenimi için üniversiteye başvurduğunda, dönemin büyük fizikçisi, "Bu alanda (fizikte), neredeyse her şey zaten keşfedildi ve geriye kalanlar sadece doldurulması gereken birkaç delik." demişti.

Planck’a kadar radyasyon enerjisi sürekli bir akış olarak varsayılıyordu. Buna göre spektrumun kısa dalga (yüksek frekans) kesiminin alabildiğine geniş olması, hatta sınırsız uzaması (sonsuz) bekleniyordu.

25 Ocak 2016

1848 Devrimleri: Özgürlükçü ve Milliyetçi Ayaklanmalar

Dilara Kahyaoğlu
2016

Meissonier, 1849, Musée du Louvre
Meissonier'nin Barikat'ı, Haziran 1848'deki katliamı betimler. Bu tablo zamanında büyük etki yaratmıştır.

1848 Devrimleri,  Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ortaya çıkan ayaklanmalara ve devrim hareketlerine verilen isimdir. Özellikle İtalya, Almanya, Fransa, Avusturya, Polonya, Romanya ve Macaristan bu hareketten etkilenmiştir.

19. yüzyılın ortalarında Sanayi Devrimi büyük bir hızla gelişirken ve belli bir kesim zenginleşirken; köylülerin, işçilerin, yoksulların hayatında değişen çok fazla bir şey yoktu. Hatta artan nüfus artışı yüzünden toprak yetersizliği ve işsizlik artmış, kentlerin varoşlarında yaşayan yoksul halkın sefaleti şehre gelenlerin sayısının artmasıyla daha da katlanmıştı.
Londra varoşlarında yaşayan bu sefalet içindeki insanları en iyi anlatan yazarlardan biri Charles Dickens'tır. 

24 Ocak 2016

Polignac Darbesi ve 1830 Devrimi

Dilara Kahyaoğlu
2013



Veya Temmuz Devrimi
Liberal Anayasalar Dönemi

Eugène Delacroix'nın Temmuz Devrimiyle ilgili tablosu. 1830. Halka Yol Gösteren Özgürlük 
X. Charles’ın başa geçmesi Fransa’da dengeleri değiştiren bir olay olmuştur.  X. Charles mutlak monarşiden yana olan kralcıların lideriydi. İktidarı döneminde aristokrasiyi ve kiliseyi güçlendiren bir politika uygulamaya başladı ama bu durum özellikle liberallerin yoğun tepkisini alıyordu. 

Napolyon'un Sonu ve Viyana Kongresi


Dilara Kahyaoğlu
2013

Fransız Devriminden sonra dünyaya yayıldığı kabul edilen Milliyetçilik İlkesi[1] öncelikle imparatorluklar içinde yaşayan ulusları etkilemiştir. Bu süreçten en fazla etkilenen iki devlet vardır biri Avusturya-Macaristan İmparatorluğu diğeri ise Osmanlı İmparatorluğu…

Napolyon'un Elba Adasına sürgüne gönderilişini anlatan Modern kahramanın yolculuğu başlıklı karikatür, Elba ile Fontainebleau istikametlerini gösteren yön tabelasının önünde eşeğin sırtında oturan I. Napolyon, bir elinde kırık kılıcı ve diğeriyle eşeğin kuyruğunu tutmaktadır. Marş çalan iki davulcu onu takip etmektedir (J. Phhilips, Londra, Mayıs 1814)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Napolyon_Bonapart

Fransa’da Napolyon’un imparatorluğunu ilan etmesinin ardından neredeyse bütün Avrupa’ya karşı yürüttüğü savaşlar[2]önce 1812’de Moskova’da yenilmesiyle[3] kesintiye uğramıştı.

Fransız Devrimi


AnaBritannica 


1789 DEVRİMİ olarak da bilinir. 1787'den başlayarak Fransa'yı sarsan, ilk doruk noktasına 1789'da ulaşan ve değişik aşamalardan geçerek 1799'a değin süren devrimci hareket. Fransa'da Ancien Regime'e (eski rejim) son vermiş ve Avrupa tarihinde yeni bir çağ açmıştır.

Devrime yol açan nedenler konusunda farklı görüşler bulunmakla birlikte, genel olarak üzerinde durulan başlıca etkenler şunlardır:
1) Avrupa'nın en kalabalık ülkesi olan Fransa'da yaşam koşullarının giderek kötüleşmesi, 2) gelişmekte olan varlıklı burjuvazinin başka ülkelerdekinden daha sistemli bir biçimde siyasal iktidarın dışında tutulması, 3) köylülerin, üzerlerinde ağır bir yük oluşturan çağdışı feodal sisteme duyduğu tepkinin güçlenmesi, 4) toplumsal ve siyasal reformu savunan düşünürlerin Fransa'da, başka yerlere göre daha yaygın bir etki uyandırması, 5) Fransa'nın Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na sağladığı yoğun mali ve askeri destek yüzünden devletin iflasın eşiğine gelmesi.

Aristokratların başkaldırısı (1787-89). Fransız maliyesini düzene sokmakla görevlendirilen Charles-Alexandre de Calonne, Şubat 1787'de üst düzey din adamları, büyük soylular ve yüksek yargıçlardan oluşan İleri Gelenler Meclisi'ni toplantıya çağırarak bütçe açığının kapatılması için ayrıcalıklı kesimlerin vergi yükümlülüğünü artıracak reformlar önerdiğinde, Fransa'da devrimin ilk kıpırdanmaları başladı. Meclis, reformları reddederek ruhban sınıfı, soylular ve halkın temsilcilerinden oluşan ve 1614'ten beri toplanmamış olan Etats-Generaux'nun  toplantıya çağrılmasını talep etti.

Fransız Devrimi'nin Zihin Haritası

Dilara Kahyaoğlu
2011



23 Ocak 2016

Çekoslavakya'nın İşgali



Dilara Kahyaoğlu
2016
Savaşın Ayak Sesleri
Dünya'nın İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğinin belli başlı işaretleri şunlardı:


Altıncı Dönüm Noktası Olay/Olgu
Almanlar 29 Eylül 1938'de Sudetleri ilhak ettiler.
1939 yılının Mart ayında da Çekoslavakya'nın geri kalanını ilhak ettiler.

Yerde yatan cesetler Çekoslovakya'da Alman SS birlikleri tarafından yaptırılan 300 mil yürüşü sırasında açlıktan öldürülen otuz Yahudi kadına aittir. Savaşın sonunda ABD 3. ordusu 5. Piyade Tümenine mensup görevliler bu cesetleri sığ mezarlarından çıkartıp Sudet Almanlarını önlerinden geçirterek cezalandırıyor.  Kadınlar daha sonra Volary mezarlığına gömülmüştür.
https://en.wikipedia.org/wiki/German_occupation_of_Czechoslovakia




Çekoslavakya'nın parçalanması Münih'te yapılan bir dizi antlaşmayla gerçekleşti. Kısaca Münih Antlaşması diye bilinen bu antlaşmanın iki baş aktörü İngiltere ve Almanya'ydı. Bu antlaşma İngiltere'nin, Almanya'yı memnun etmeye çalıştığı son teşebbüstü. Diğer yandan da yatıştırma politikasının en uç noktası olmuştur. Verilen bu tavizle zaten iyice delinmiş olan Versay Antlaşması'nın düzeltilmesi isteklerinden Almanya'nın vazgeçeçeğini umuyorlardı.

18 Ocak 2016

Anschluss- Avusturya'nın İlhakı

Dilara Kahyaoğlu
2016



Savaşın Ayak Sesleri
Dünya'nın İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğinin belli başlı işaretleri şunlardı:
                                            
                                              Beşinci Dönüm Noktası Olay/Olgu

11 Mart 1938: 
Avusturya şansölyesi istifa etti yerine gelen Nazi yanlısı şansölyenin daveti (?) üzerine Almanlar, Avusturya’ya girdi. Bu arada Almanya ile birleşmeye yasal bir zemin sağlamak için göstermelik bir halk oylaması yapılmıştı.

Naziler, Avusturya ile Almanya'nın birleşmesinin hemen ardından Viyana Yahudilerine kaldırımlardaki bağımsızlık yanlısı sloganları temizletiyorlar. 13 veya 14 Mart 1938.
http://www.infocenters.co.il/gfh/multimedia/Photos/idea/58141.jpg

Bütün Almanları tek bir devlet altında birleştirme fikrinin tarihi eskidir. Hitler'in yaptığı bu eski fikri öne çıkarıp öncelikli gündemlerden biri yapmasıydı. Aslında Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan St Germain Antlaşması ile kurulan bu yeni küçük Avusturya'nın Almanya ile birleşmesi hem bu antlaşmayla hem de Versay Antlaşması ile yasaklanmıştı. Kendisi de Avusturyalı olan Hitler, Nazi ideolojisine de uygun olarak 1938 yılında fiili olarak harekete geçti. Zaten 1924 tarihli Kavgam adlı kitabında, gerekirse güç kullanarak Avusturya ile birleşileceğini yazmıştı.

13 Ocak 2016

Roma Çökerken

Dilara Kahyaoğlu
2012 Temmuz
Marcus Aurelius'un heykelinden bir detay. Capitolini Müzesi. Roma.

Marcus Aurelius Antoninus Augustus (26 Nisan 121–17 Mart 180). 161-180 yılları arası Roma İmparatoru. 96-180 yılları arasında görev yapan "Beş İyi İmparator"dan sonuncusudur ve aynı zamanda en önemli Stoacı filozoflardan biri olarak kabul edilir. Adını ilk olarak Asya'da yeniden güçlenmeye başlayan Pers İmparatorluğu'na karşı ve limes Germanicus (Cermen sınırı) boyunca Cermen kabilelerle yaptığı savaşlar ve ardından Tuna nehrini aşmasıyla duyurur.
Marcus Aurelius'a ait Meditations (Kendimi Gözleyişim) adlı felsefi eser 170–180 arasında savaştayken yazıldı. Eser edebi bir başyapıt olarak günümüzde de saygı görür ve "mükemmel vurgusu ve sonsuz narinliği" ile övgüyü hak eder.
https://en.wikipedia.org/wiki/Marcus_Aurelius

Hitler-Mussolini Buluşmaları

Dilara Kahyaoğlu
2016




Savaşın Ayak Sesleri
Dünya'nın İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğinin belli başlı işaretleri şunlardı:


Dördüncü Dönüm Noktası Olay/Olgu



28 Eylül 1937 Mussolini ve Hitler, Berlin’de yapılan kitlesel gösteride barışa inandıklarını ifade ettiler. Hitler daha fazla “yaşam alanı” (Lebensraum) istediğini belirtti.


Mussolini, 1937 yılındaki Almanya ziyareti sırasında uğradığı Münih'te
Hitler ile birlikte tören kıt'asını selamlıyor

Mussolini, Hitler'in iktidarı ele geçirmesinden sonra (1933) çeşitli defalar onunla buluştu. Bu buluşmalar, benzer ideolojilere sahip iki milliyetçi liderin büyük törensel gösterileriyle birer  propaganda malzemesine dönüştürülmüştü.

Bunlardan Mussolini'nin 1937 yılında yaptığı Almanya yolculuğu dönüm noktası niteliğindedir. Mussolini için uğradığı her yerde özel gösteriler yapıldı  Önceden motive edilmiş Alman halkının çoşkun tezahüratlarını bugün elimizde bulunan arşiv filmlerinden izleme olanağımız var. (linklere bkz.)

11 Ocak 2016

Pekin'in İşgali ve Çin-Japon Savaşı


Dilara Kahyaoğlu
2016

Savaşın Ayak Sesleri
Dünya'nın İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğinin belli başlı işaretleri şunlardı:

Üçüncü Dönüm Noktası Olay/Olgu
8 Ağustos 1937: Japonlar, Pekin’i işgal etti.

Şangay'ın  Güney Demiryolu İstasyonu, 28 Ağustos 1937, Cumartesi  günü Japonlar tarafından bombalanıyor.
Yıkıntılar arasında ağlayan bu ünlü bebek fotoğrafı o sırada çekilmiş. "Kanlı Cumartesi"
Gazeteci Harold Isaacs bu ikonlaşmış görüntüyü "tüm zamanların en başarılı 'propaganda' parçalarından biri" olarak adlandırmıştır.  Fotoğrafçı: Wong Hai-Sheng
Arka plan için bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Bloody_Saturday_(photograph)

Ren Bölgesinin Silahlandırılması 1936

Dilara Kahyaoğlu
2016



Savaşın Ayak Sesleri
Dünya'nın İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğinin belli başlı işaretleri şunlardı:

İkinci Dönüm Noktası Olay/Olgu

7 Mart 1936: Naziler  Versay Antlaşması’nı yok sayarak Ren bölgesine girdi.

Alman askerleri Ren Bölgesine giriyor. 7 Mart 1936
Versay Antlaşması'na (1919) göre Saar bölgesi Fransa'ya bırakılmıştı. Onbeş yıl sonra burada yapılacak bir halk oylamasıyla bölgenin kime ait olduğu belirlenecekti. 13 Ocak 1935 tarihinde yapılan halk oylaması ile bu bölge Almanya'ya katıldı. Yine aynı yıl Versay'a rağmen zorunlu askerlik kabul edildi.

10 Ocak 2016

Etiyopya'nın İlhakı

Dilara Kahyaoğlu
2016- Ocak


Savaşın Ayak Sesleri

Dünya'nın İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğinin belli başlı işaretleri şunlardı:

Birinci Dönüm Noktası Olay/Olgu

2 Ekim 1934: Mussoli’nin askerleri Habeşistan’a girdi. Ve...



9 Mayıs 1936: Mussolini, Habeşistan’ı ilhak ettiğini açıkladı ve aynı gün Faşist İmparatorluğu’nu kurduğunu ilan etti.

Etiyopyalılar Mussolini'nin imgesini selamlıyor.
İtalya, Etiyopya'yı (Habeşistan) almak 1890'larda girişinde bulunmuş ama alamamıştı. Her bölgesi sömürgeleştirilmiş olan Afrika'nın sömürgeleştirilemeyen iki yerinden biriydi burası. Afrika'da sömürge imparatorluğu kurmak, eski Roma İmparatorluğunu yeniden yaratmak, Akdeniz'i, "Bizim Deniz" (Mare Nostrum) yapmak gibi hayaller peşinde koşan Mussolini, 1935 yılında burayı işgal etti. ,
Etiyopya İmparatoru Haile Selassiye Milletler Cemiyeti'nde bir konuşma yaparak İtalya'ya karşı destek istedi. Milletler Cemiyeti (Cemiyeti Akvam) İtalya'ya karşı yaptırım kararı aldıysa da bu kararı Britanya dışında destekleyen çıkmadı.

09 Ocak 2016

Büyük Bunalım- 1929 Ekonomik Krizi



Dilara Kahyaoğlu
2012

1929’dan yaklaşık olarak 1939 yılına kadar devam eden Kuzey Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyanın tüm sanayileşmiş ülkelerini etkisi altına alan 1929 ekonomik krizi, “büyük bunalım” adıyla bilinir.

1929'da hızla gelen büyük iflas sonrası
kalabalık 
Wall Street
 sokağında toplanıyor.
Bunalım ABD’de Menkul Değerler (Kıymetler) Borsası’nın çöküşüyle başladı. Bu olay, Wall Street’in çöküşü diye de anılır[1]. Wall Street; ABD'de, New York kentinde, Manhattan'ın güneyinde, ülkenin önde gelen bazı finans kuruluşlarının toplandığı sokağın adıdır ama ABD para piyasasının sembolik adı olagelmiştir.

Dünyaya etkileri ve sonuçları bakımından en çarpıcı borsa krizi 24 Ekim 1929’da görülmüştür. Bu gün Kara Perşembe (Black Thursday) olarak da bilinir. Bu kriz bir gün sonra Avrupa’da etkili olduğundan orada da Kara Cuma olarak isimlendirilmiştir. Yıllar boyunca hızlı bir şekilde yükselen Dow Jones Endeksi’nin[2] belirgin şekilde gerilemesi yatırımcılar arasında panik meydana getirmiş, özellikle yabancı yatırımcıların elindekileri satmaya başlaması üzerine (21 Ekim) panik yaşandı ve arkasından da büyük çöküş yaşandı. Borsanın bu çalkantısı dünya ekonomik krizinin (1929 Dünya Ekonomik Bunalımı) ortaya çıkmasının sebebi olarak kabul edilir. Gerçekten de her şey bir günde yerle bir olmuş, eğilim piyasası 8 Temmuz 1932'de dip noktasına ulaşmıştır.

Mussolini ve Faşizm


Dilara Kahyaoğlu

2000-2011

Giuseppe Garibaldi (d. 4 Temmuz 1807 – ö. 2 Haziran 1882) İtalya Devleti'nin kurulmasına öncülük etmiştir. İtalyanlar tarafından İtalya'nın en büyük kahramanı ve yurtseverlerinden biri olarak kabul edilir. Kişisel olarak pek çok askeri mücadeleyi yönetti ve birleşik İtalya düzenini getirdi. İki Dünyanın Şövalyesi yapıldı.
1860’larda resmen siyasi birliğini kuran İtalya bir taraftan toplumun birliğini sağlamaya, İtalyan ulusunu yaratmaya çalışırken bir taraftan da uluslararası planda Avrupa devletleri ile ekonomik ve siyasi açıdan rekabet etmek durumundaydı. Sanayileşmede geç kalmıştı, önemli siyasi ve ekonomik sorunları vardı, özellikle yoksul “Güney İtalya” ile zengin “Kuzey İtalya” arasındaki fark çok çarpıcıydı ve sorunların çözümü önündeki engellerden biri de buydu. 

Hitler ve Nasyonal Sosyalizm

Dilara Kahyaoğlu
2000-2011


Thema Larrousse, s: 250

Araştırmacılar, nasyonal sosyalizmin ideolojik köklerini Fichte, Hegel, Nietzsche,  Heinrich von Treitschke, Oswald Spengler,  Houston Stewart Chamberlain’da bulurlar. Ama bu düşünsel birikimin kullanılmasını sağlayan asıl etken I. Dünya savaşı yenilgisinin orta sınıflarda yarattığı hayal kırıklığı ve yoksullaşma oldu. Versaillles Antlaşması’nın ağır hükümlerine boyun eğen hainlerden hesap sorma ve yeniden silahlanma yönündeki çağrılarla askeri çevrelerde kolayca destek bulan Hitler,  yoğun bir propaganda ile işlediği yayılma ülküsüne Alman ırkının üstünlüğü ve yüce misyonu gibi fanatik bir inancı ve toplumsal devrim coşkusunu da eklemeyi başardı. 

08 Ocak 2016

Manda Sistemi



I. Dünya Savaşı'ndan sonra, eski Osmanlı ve Alman topraklarının bazıları üzerindeki yönetim yetkilerinin, Milletler Cemiyeti'nin belirlediği koşullar çerçevesinde,  üye devletlerden biri tarafından kullanılmasına dayanan rejim.

Mandates in the Middle East and Africa, which included: 1. Syria, 2.Lebanon, 3. Palestine, 4.Transjordan, 5. Mesopotamia, 6.British Togoland, 7. French Togoland, 8. British Cameroons, 9.French Cameroun, 10. Ruanda-Urundi, 11. Tanganyika and 12.South West Africa
Manda kavramı ilk kez 1919'da toplanan Paris Barış Konferansı'nda gündeme geldi ve 28 Haziran 1919'da imzalanan Milletler Cemiyeti Sözleşmesi'nin 22.ci maddesinde resmen tanımlandı.

Dünya siyasal tarihinde Birinci Dünya Savaşın’dan (1914-1918) sonra kullanılmaya başlayan bu terim kelime anlamı olarak Latince “Mandatum”, Fransızca “Manda” kelimelerinden gelmekte olup özellikle Vekâlet anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Devletler hukukuna göre manda altında bulunan devlet bağımsızlığı kısıtlı devletlerden sayılırdı.

05 Ocak 2016

Versay Antlaşması (Versailles)


Dilara Kahyaoğlu
2011

Birinci Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile yenik Almanya arasında 28 Haziran 1919’da Fransa’nın (Paris) Versailles Sarayı’nın Aynalı Galerisi’nde imzalanan ve 10 Ocak 1920 de yürürlüğe giren barış antlaşması.

Alman hükümeti Wilson’ın 14 maddelik ilkesine güvenerek daha farklı bir antlaşma yapılacağını umuyordu. Ama bazı İtilaf devletleri sivil halkın gördüğü zararın; Almanya’ya ödetilmesi kanaatindeydi. Ayrıca İngiltere, Fransa ve İtalya’nın hem kendi aralarında hem de Yunanistan ve Romanya ile imzaladıkları gizli antlaşmalar hem de bizzat 14 ilkenin ilk dokuz maddesinde yer alan yeni toprak düzenlemeleri Almanya’nın ümitlerini suya düşürdü.

Antlaşmanın taslağı Paris Barış Konferansı’nda hazırlandı. Konferansta İngiltere’yi Llyod George, Fransa’yı George Clemenceau, ABD’yi Woodrow Wilson ve İtalya’yı Vittorio Orlanda temsil etti. Özellikle ismi geçen ilk üç devlet ve kişiler kararların belirlenmesinde önemli rol oynadı. Yenik devletlere söz hakkı tanınmadı. Alman heyeti özellikle savaş suçu ve tazminatla ilgili maddelere itiraz ettiyse de sonunda antlaşmayı imzalamak zorunda kaldı.

Weimar Cumhuriyeti

Dilara Kahyaoğlu
2012

Alman Cumhuriyeti (Weimar Cumhuriyeti) 1919-1933

Penguin Yayınları Haritası
Sosyalist partilerin üye olduğu Sosyalist Enternasyonal, Almanya savaşa girene kadar savaşın karşısında olduklarının propagandasını yapmışlardı. Savaş emperyalist bir savaştı ve eğer Almanya savaşa girerse “genel grev” ilan edeceklerdi. Ama savaş gelip çatınca, çoğunluğu bu sözlerini tutmadı. Hükümeti destekledikleri gibi, “partiler arası barış” ilan eden diğer partilere de katılanlar oldu. Böylelikle Sosyalist Enternasyonalin kararına uyulmamış oluyordu bu da Enternasyonal’in çöküşü anlamına geliyordu.

04 Ocak 2016

Kavafis'ten Antonius üzerine Bir Şiir, İki Çeviri


Konstantinos Kavafis

En önemli şiirlerini kırk yaşından sonra yayımladığı için “Yaşlılığın Şairi” olarak anılır. Antonius'un intihar etmeden önceki dakikalarını 1911 yılında yazdığı şu şiirle ölümsüzleştirmiştir. 


TANRI ANTONİUS'A SIRT ÇEVİRİYOR

Eğer, gece yarısı, duyulursa ansızın

geçişi görünmeyen bir alayın

eşsiz müziklerle ve seslerle …

boyun eğen yazgına, başarısız girişimlerine

ve hep hayalde kalan tasarılarına hayatının

ağlama sakın boş yere.

Çoktandır bekleyen biri gibi, bir yiğit olarak,

veda et ona, bu giden İskenderiye'ye.

Devlerin Aşkı: Kleopatra, Sezar ve Antonius


Dilara Kahyaoğlu
2012

Kleopatra'nın büstü. 
Berlin Müzesi
Kleopatra (VII. Kleopatra, MÖ 69 - ö. 12 Ağustos MÖ 30)  Ptolemaios (Ptolemy) hanedanın son üyesi son Mısır hükümdarıdır. Babalarının ölümü üzerine kardeşi ile birlikte tahta çıktı. Kleopatra,  kardeşi XIII. Ptolemaios’un  hem kardeşi ham karısıdır. Tarihte, bu tür iç evlilikler [1] hanedanlar veya soylu aileler arasında sıkça görülmüştür. Amaç ailenin saflığını korumak olabileceği gibi doğrudan politik de olabilir. Örneğin firavunlar aile içi prenseslerle evlenerek kan saflığını korumak istemişlerdir. Veya Ptolemaioslarda görüldüğü gibi taht veya mülk üzerinde hak iddia edenlerin; birliği bozmaması, ülkeyi veya mülkü parçalamaya kadar götürecek çatışmalara girmemesi için bulunmuş politik bir çare olabilir.

Bilindiği üzere, Ptolemaios hanedanlığı Mısırlı değildi onlar Yunan kültürü/Helenistik kültür içinde görülebilecek Makedonyalı bir hanedandı. Mısır’a hükmettikleri yıllar boyunca Mısır kültürü ile kendi Helenistik kültürlerini bağdaştırmaya çalıştılar. Serapis (Serapeum) tapınağında geliştirilen kült bu amaçla icat edilmişti. Yunanca konuşmaya devam ettiler. Mısır dilini öğrenen tek kişinin Kleopatra olduğu söylenir.

03 Ocak 2016

Priskos, Attila'yı ve Hunları Anlatıyor

Dilara Kahyaoğlu
2012

Romalı Tarihçi Priskos (V. Yüzyıl) hakkında fazla bilgiye sahip değiliz.  8 kitaptan oluşan tarih kitabının bugün sadece bazı parçaları (fragmanlar) elimizdedir. Tarihinin özellikle Hunları ve Attila’yı ilgilendiren bölümü çok önemlidir. Çünkü Doğu Roma İmparatoru’nu (Theodosius) temsilen Attila’ya giden elçilik heyeti içinde bulunan Priskos;  Attila’yı, çocuklarını, karısını, sarayını, yakın adamlarını vb. doğrudan görmüş ve gözlemelerini yazmıştır.  Bu nedenle Priskosun yazdıkları çok değerlidir, birinci elden tanıklıktır.
Aşağıdaki bölümü Attila’yla ilgili ayrıntılı gözlemlerin yer aldığı 8. fragmandan derledim. Özet cümleler ve köşeli parantez içindekiler bana aittir. 

Atilla’nın yanına gitmekte olan elçilik heyetinde hem Romalılar hem de Attila’nın adamları vardır. Yolda şöyle bir tartışma yaşanır. 

Priskos Anlatıyor:
                “Ziyafet sırasında barbarlar Attila’yı, biz de imparatoru methettik. Bu sırada Bigilla [Roma Heyetinden]; Attila insan, Theodosius ise tanrı, Tanrı ile insanı karşılaştırmak etmek mümkün değildir, dedi. Hunlar bunu duyunca çok kızıp öfkelendiler. Biz bu kızmayı yatıştırdık ve sohbeti başka bir konuya çevirdik.”

Hunlar: Antik Çağ Yazarlarının Gözünden

Dilara Kahyaoğlu
2012

Süryani Kilisesinden St. Efraim, Urfa’ya kadar gelen (363-373) Hunları şöyle anlatıyor:
Bu Allahsızların İsa’nın şerefine bina edilen kadın erkek keşiş ikametgâhlarını alçaltmak için şehrin yükseklerine kadar nasıl tırmandıklarını gördüm.“ Efraim’in kayıtları bu nedenle önem taşır çünkü o olanlara bizzat tanıklık etmiştir. Aynı Efraim şunları da söyler: 
"[Bunlar] Hazkiyel Peygamber tarafından gelecekleri önceden kehanet buyrulan Ye’cüc ve Me’cüc kavmidir. Çocuk eti yerler, kadın kanı içerler, haykırmaları aslan kükremesini andırır. Küheylan üzerinde ufukta bir fırtına gibi uçarlar."

Romalı Tarihçi Amianus Marcellinus’un (322-400) Hunları betimlemesi şöyle: "Sakalları çıkmadan ihtiyarlarlar. Tıknaz, kuvvetli ve boyunları kalın insanlardır. Eğri ve şekilsiz kimseler olup, iki ayaklı hayvanlar veya daha çok insan biçiminde kabaca yontulmuş köprü tırabzanlarını süslemek için kullanılan ağaç gövdelerine benzerler."

Yine Romalı bir tarihçi olan Jordanes (6. Yüzyıl) ise şunları yazıyor:  
"Yüzleri korkunç derecede siyah olup bir insan tasvirinden ziyade işlenmemiş bir et yuvarlağıdır. Gözlerinin yerinde yalnız noktalar görünür. Vücutça ufak yapılı iseler de mahirane hareket ederler ve çevik atlılardır. Geniş omuzları vardır, ok atmağa her zaman hazır bulunurlar."

Barbarlar

Dilara Kahyaoğlu
2012

Filipp Klüver'in Germania Antiqua (1616) eserinden
"German dövüşçüleri" tasviri
http://www.wikiwand.com/az/Barbarlar
Eski Yunanlılar Helen olmayan bütün halkalara “Barbaros” derdi. Bu kelime anlaşılmayan bir dilin bar-bar-bar diye gevelenerek taklit edilmesinden doğmuştur. Barbar ismi, başlangıçta Romalıları da kapsardı. Roma döneminde Romalılar da Roma-Yunan etkisi dışındaki halklara Barbar demeye başladılar. 

Arkeolojik bulgular Avrupalı Barbar halkların MÖ 1000 yıllarında tarih sahnesine çıktığını göstermektedir. Bunlardan Keltler, Germenler ve İskitlerin isimleri; Antik Çağ yazarları tarafından en fazla dile getirilenlerdir.  Keltler (bkz. Keltler), uzunca bir Dönem Avrupa siyasi hayatını ve kültürünü etkilemiş çeşitli kabilelerden oluşan bir topluluktu. Ama hiç bir zaman bir imparatorluk veya konfederasyon olarak ortaya çıkmamışlardır.  

Avrupa’nın bildiği en önemli ve etkili diğer Barbar halk İskitlerdir (bkz. İskitler). Herodot, yazığı tarih kitabında bu halkla ilgili çok önemli bilgiler vermiştir. Romalıları en fazla uğraştıran, yıkılmasında da fiili olarak rol oynayanlar ise Germenlerdir.