11 Temmuz 2021

İnsanlık Tarihinde "Anaerkil Dönem" Yaşandı mı?

 



Laussel Venüsü’nün tarihi, MÖ 19.000 civarıdır. Dordogne'da bir mağaranın duvarlarına oyulmuş bir alçak kabartmadır ve kırmızı aşıboyası ile boyanmıştır. Yü­zünde hiçbir yaşam belirlisi olmayan ama berberden çıkmışçasına düzgün ve omuz­lara dökülen saçları, iri memeleri ve cinsel organını sergileyecek kadar açık bacakla­rıyla oturmuş bir kadın figürüdür. Dirsekten kıvrılmış sağ kol yarımay şeklinde bir bizon boynuzu tutmaktadır.

Erken Avrupa sanatının pek çok benzer örneğinde olduğu gibi, insanlık tarihi­nin % 90'ında dişi cinsin elinden çıkmış bu eserdeki apaçıklık; hem çarpıcı hem de anlamlıdır. Kendisine tapınma şekli dikkate alınarak, bir anaerkil toplumun dinsel törenlerine egemen olan "Büyük Kozmik Ana"nın bir türevi olan Paleolitik Tanrı’yı temsil ettiği kabul edilmiştir. Bir yoruma göre kadın; erkeğin ve çocuğun hayvan ruhlarıyla birlikle mistik bir topluluk olarak düşünüldüğü, maskeli dinsel danslara başkanlık eder. Daha düşük bir olasılıkla, mağaranın, "Büyük Dünya Ana­sının, türbe-labirent cinsel organı" olduğu ve "kan-kadın-ay-bizon boynuzu-doğum- büyü-yaşam dönemi"nin sürekli bir kutsal enerji yankılanması veya bir uyum için­de benzeştiği mağara-yaşamı betimlemesinin doruk noktasını oluşturur.

Tarihöncesi toplumun anaerkil karakteri Marks ve Engels'ten başlamak üzere pek çok kuramcı tarafından kabul edilmiştir. Ancak anaerkilliğin sadece en "ilkel' düzeyde işlediği varsayımı, bugün geçerli sayılmamaktadır. Şair Robert Graves, söy­lencelerle ilgili çalışmasında Avrupa'da anaerkil kültürün kökenini ve akıbetini, an­tik tanrısallıktan klasik köleliğe kadının statüsündeki düşüşü izleyerek onaya koy­muştur. Başka araştırmacılar sözün, dilin, ifadenin dişil kökeni, buradan hareketle de bilinçli kültürün kökeni üzerinde durmuşlardır. İnsanlığın uzun ‘'fidanlık” dönemin­de erkekler ava giderken kadın ve çocuklar muhtemelen konuşmayı öğrenmişlerdir.

Öyleyse, erkek çocuklar konuşmayı kız kardeşlerinin yanında öğrendiğine göre, cin­siyet farklılığı yalnız bir ölçüde var olabilmiştir.

10 Temmuz 2021

Avcı Toplayıcılarla İlgili Temel Soru

 

İskitli Okçu
y. 520 ile y. MÖ 500 arasında

Örgütlü siyasal topluluğun veya ''devlet"in kökenleri, neolitik çağdan önce ender görülmüştür. Marksistler dahil bazı kuramcılar; Bronz ve Demir çağlarının kabileleri veya kabile şeflikleri, başka bazı kuramcılar ise; tarımdaki Neolitik Devrim ve buna bağlı olarak yerleşik yaşamın gelişmesi üzerinde durmuşlardır, örneğin V. Gordon Childe'a göre, devlet örgütlenmesinin akrabalığa değil de sabit iskâna tabi olduğu önkoşulları arasında birbirinden farklı unsurlar olan, toprak üzerinde egemenlik, sermaye fazlası, simgesel anıtlar, uzak mesafe ticareti, işbölümü, katmanlara ayrıl­mış toplum, bilimsel bilgi ve yazı sanatının bilinmesi yer almaktadır. Bu tür önkoşul­ların varlığına ilk olarak Mısır ve Mezopotamya ile Antik Yunan kent-devletlerinde rastlanmıştır (Bkz. Bölüm II).