27 Eylül 2020

Ölçme ve Değerlendirmede, Eğitim ve Öğrenimde "Güvenilirlik" Nedir?

Dilara Kahyaoğlu

Bir kere şunu baştan kabul etmeli: Hiçbir "Ölçme ve Değerlendirme" hatasız olmaz.  Önemli olan bu hataları en asgariye indirmektir. Bunun için de en başta gelen çözüm yolu; ölçme ve değerlendirme süreciyle ilgili gerek teknik gerekse teorik bilgiye sahip olmaktır ki yaptığımız hataları fark edelim ve düzelte düzelte ilerleyelim. Ve en önemlisi temel hatalar yapmayalım.

Bir ölçme aracında (yazılı sınav çeşitleri, çoktan seçmeli testler, projeler, ödevler, sınıf içi faaliyetler vb.) iki nokta çok önemlidir: Geçerlilik ve Güvenilirlik. (Geçerli+lik; Geçerli olma durumu. Güvenilir+lik; Güvenilir olma durumu.) Geçerlilik içerikle ilgilidir. Bu konuyu ayrı bir sayfada inceleyeceğim. Onun dışında kalan  her şey sınavın güvenilirliğiyle ilgilidir. Aslında geçerliliği olmayan bir sınavın güvenilirliği de sıfırdır. Yani bir sınavın güvenilir olması için temel şart geçerliliğinin olmasıdır. Dediğim gibi bu konuyu ayrıca ele  alacağım. 

Önemli bir NOT: Burada yazılan sorunları sadece sınavlar için mi düşünmeliyiz? Aslında bunların hepsi ve daha fazlası eğitim, öğrenme süreçlerini etkilemiyor mu? Yazıyı bu gözle de okumanızı öneririm.  

"Adil bir seçim için herkes aynı sınava girer: Lütfen o ağaca tırmanın." 

Bir ölçme aracının "güvenilir" olması ne demektir? Vereceğim örneklerle bu konuyu açmak istiyorum. 

Bir ölçme aracında güvenilirliği sarsan iki tür hata yapılabilir: 1. Sistematik Hatalar; 2. Rastgele Hatalar

07 Eylül 2020

Buzul Devirleri, Küresel İklim Değişiklikleri, Milankovitch Kuramı

 Osman Demircan, 1984


On sekiz bin yıl önce yaşanan buzul çağı, son bir milyon yılda geçi­rilen on kadar buzul çağının sonun­cusudur. 1979 yılında Belgrad’da bu konuda yapılan uluslararası bir top­lantıda sunulan çalışmalardan basit­leştirilerek derlenen ve İki bölüm ha­linde hazırlanan bu yazının ilk bölümünde buzul çağlarının zaman ve sü­relerini saptamada kullanılan yeni bir yöntem sonuçlarıyla birlikte verilecek ve buzul çağlarının oluşum nedeni olarak Güneş'in enerji yayımındaki uzun dönemli değişimler üzerinde durulacaktır. İkinci bölümde İse. Dünya'nın dönme ekseni ve yörüngesindeki uzun dönemli değişmelerin buzul çağlarına yol açabileceğini ileri süren Milankovitch Kuramı açıklanacaktır.

On sekiz bin yıl önce Kuzey Yarımküre de, karaların üçte biri buzullarla kaplıydı. Ku­zey Amerika, Avrupa ve Asya’nın kuzey kıyıla­rı, kilometrelerce kalınlıkta buzulların altınday­dı. Bu buzulların kapsadığı su o kadar fazlaydı ki dünya denizlerinin seviyesi bugünkünden 100 m. kadar daha düşük düzeydeydi. Tahminlere göre o zaman, yıllık dünya sıcaklık ortalaması bu­günküne göre sadece 5 °C daha düşüktü; fakat hemen hatırlatalım ki asırlardır yıllık dünya sıcaklık ortalamasındaki değişimler yarım °C’yi geçmemiştir.

Dünyanın bir seri buzul çağları geçirmiş ol­duğu 19. asırdan beri bilinmektedir. Bu bilgi temel olarak jeolojik kaynaklıdır. Buzulların hareketiyle çizilmiş, sürüklenmiş ve parlatılmış kayalar, rüz­gâr ve suların oluşturamayacağı ve ancak uzun süre var olan buzullarla açıklanabilen yüzey şe­killeri; büyük kütleli buzulların oluşturduğu ya­taklar ve bu yataklarda kalan kum benzeri biri­kintiler; üstelik tüm bu oluşumların katmanlar oluşturması. Dünya’nın bir seri buzul çağları ge­çirdiğini göstermiştir. Bu oluşumlar Asya, Avru­pa ve Amerika’nın kuzey enlemlerinde görünmek­tedir ve en eski katman Dünya’nın 500 milyon yıl kadar önce ilk etkin buzul çağını yaşadığını Göstermektedir.

02 Mayıs 2020

Penguen Haritalarıyla Ortaçağ Tarihi ve Günümüz Siyasi Devletlerinin Oluşması

Dilara Kahyaoğlu


Harika haritalar... Yıllarca derslerimde kullandım, İngilizce olmasına çok da aldırmayın içine girince biraz da meseleyi az çok bilince haritaların dilini kolayca çözüyorsunuz. Ben de gerekli açıklamaları (temel) resim altı yazısı olarak yazdım. Bu serinin Sabancı Üniversitesi tarafından yayımlanmış Türkçe baskıları da var.

Bu haritaları yıllar önce ben taramıştım. Alt yazı açıklamaları ile de derslerde kullanılabilecek "yardımcı temel kaynak" olarak; faydalı olacağını söyleyebilirim. Çünkü; hem verimli hem de güvenilir kaynaklar bunlar. Bir çok haritada olan ideolojik problemler bunlarda yok denecek kadar az (hiç olmadığını iddia etmiyorum). Ortaçağ'ı gerçeğe yakın bir şekilde temsil etmeye gayret etmişler. Takdir edersiniz ki gerçeğin tam olarak temsili diye bir şey söz konusu olamaz hele de konumuz "Ortaçağ Tarihi" olursa..

Haritaların üzerine tıklayarak veya elinizle büyütebilirsiniz. Yüksek çözünürlüklü olduğu için ne kadar büyütürseniz büyütün bozulmaz, böylece ayrıntıları ve yazıları daha yakından görme şansınız olur.

Harita anahtarını en sona yerleştirmiştim ama buraya da koyuyorum. Haritaları anlamamız için bu anahtar gerekli olan bir araç çünkü.

AD, Milattan sonra olanlara işaret etmek için kullanılan bir kısaltma. Biz MS olarak kullanıyoruz. Normalde, MS kısaltmasının yıl sayısının önünde kullanılması şart değildir. Milattan önceki yıllarda mutlaka kullanılır yoksa ayırt edemezdik. Bu haritalarda ise istisnasız bütün yılların önünde kullanılmış. Ben de orijinale sadık kalarak kullanıyorum. Aslında (mesela) 362 yazmak yeterliydi.

NOT: Penguen Haritaları dememin nedeni, bu atlasların Penguen Yayınları (Penguin Publishing) tarafından yayımlanmış olması. Türkiye'de bu haritaları kullananlar kısaca böyle bahseder bu atlaslardan. Ben de geleneğe uyarak bu ismi kullandım. Aslında kendilerinin verdiği isim de farklı değil: "The Penguin Historical Atlas of...."

 
Harita Anahtarı
Her bir etnik grup farklı grafiksel çizimlerle belirtilmiş.
Örneğin Türk kökenli kabileler içi dolu dairelerle, Moğollar ise içi boş dairelerle gösterilmiştir.
Oklar, halkların yer değiştirmelerini gösteriyor. Okların genişliği göçün gücüne vurgu yapıyor.
İçi dolu daire üstündeki bayrak  tek  bir kabilenin yerleşimini gösteriyor.
Eğer daire çizgileri kesintisiz bir çizgi ise o etnik grubun yerleşik bir halk veya siyasi bir
oluşum olduğunu veya artık yerleşik bir aşamaya geçtiğini gösteriyor.  Örneği Orta Anadolu'daki
Türk yerleşimcilerin içi dolu dairelerinin etrafı kesintisiz bir daire ile gösterilerek onların artık o
bölgeye yerleştiklerine işaret edilmiş.


MS 362
Roma İmparatorluğu hala bir bütün. Barbar Kavimler Roma sınırına yığılmış bekliyor.
Ermeni Krallığı Anadolu'nun kuzey doğusuna egemen. Hunlar, Avrasya steplerinden gelerek
batıya doğru ilerliyorlar. Hunların hemen önünde yer alan Ostrogotlara dikkat!
Kuzey sınırında bekleşen Germen kavimlerin isimlerine dikkat ediniz, bunlar ileride
Avrupa halklarını oluşturacak, etnik bir karışıma yol açacaklar. Belli başlıları: Franklar,
Frizyalılar, Saksonlar, Angıllar, Jütler, Lombardlar, Almanlar, Vizigotlar, Vandallar.
Alanlar, Anadolu'nun kuzeydoğusunda konumlanmış, o bölgede ayrıca, Lazlar ve Gürcüler de
var.  Arabistan ve Kuzey Afrika'da Arap ve Berberi kabileleri var.

14 Nisan 2020

Eski Atina'da Gelin Alayı, Analiz Sorularıyla Birlikte..

Dilara Kahyaoğlu

Eski Atina'da evlilik, gelinin baba evinden törenle alınıp koca evine götürülmesi ile başlıyordu. Anadolu'da bugün bile sürmekte olan adetlerle olağanüstü bir benzerlik vardır. Aslında günümüz modern dünyasının bir çok yerinde benzer adetler gözlenebilir.

Atina'da Gelin Alayı, British Museum
Bu resim bir pyksis üzerine çizilmiş.
Pyxis:  Antik çağda, içine takıların veya makyaj malzemelerinin konduğu kapaklı seramik kutudur. Kapağın ortasında bir tutamağı vardır. MÖ  V. yüzyılın sonlarında  pyxislerin kapaklarına tunçtan halka şeklinde bir kulp eklenmiştir. Aşağıya bir tane pyksis örneği aldım.


Yukarıdaki sahneyi uzmanlar şöyle yorumluyor.

1. Olasılıkla gelinin annesi olan bir kadın yarı açık kapıdan giden alayı gözlüyor. 

2. Bir sonraki kadın, lebes gamikos yani evlilik kasesi denilen büyük bir kap taşıyor. Bu kapların kazılarda ele geçen örneklerinde üzerlerinin genellikle evlilik sahneleri ile süslenmiş olduğu görülmektedir. Evlilik törenlerinde hediye olarak verilen bu kap bu nedenle evlilikle ilişkilendirilmiş ve evlilik kabı olduğu düşünülmüştür. Aşağıya bir örnek aldım. 

15 Mart 2020

Arkeolojik Verilerin Oluşma Sürecine Grafiksel Bir Örnek

Dilara Kahyaoğlu

Eski insan davranışlarının somut ürünleri hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmaz. Ama bazıları diğerlerinden daha iyi durumda günümüze ulaşır. Ancak bu arkeolojik kayıtlar insan davranışlarının mükemmel bir yansıması değildir, dönüşümsel süreçlerin etkisiyle değişime uğramışlardır ve onları doğru değerlendirmek, yorumlamak gerekir.

Aşağıdaki açıklamalı örnekleri inceleyiniz.

1.
2000 yıl önce bir Avcı Kampı
 İnsanların satın alma, 
üretim, kullanım ve biriktirme davranışı sonucu
ortaya çıkan somut ürünleri görüyoruz. Bunlar; barınak (çadır), ateş ve çöp.
2.
1800 yıl önce
Kamp yeri sel altında kalıyor, alüvyonlu topraklar tarafından üstü kapatılıyor.
Böylece dönüşüm süreci başlıyor.  Çadırın dikmeleri, ocak, çöp yığını
kumun altında kalıyor.

27 Şubat 2020

Gezi: Beyazıt Meydanı Mayıs 2019

Dilara Kahyaoğlu
Mayıs 2019

Yağmurlu ve bulutlu mayıs ayında bir gün burayı gezerken durup bu meydana baktığımda soluğum kesildi bir an. Burası neresiydi? Uzun zamandır buralara gelmemiş ve işin doğrusu meydanla ilgili haberleri de takip etmemiştim. İstanbul Üniversitesinde okuduğum için iyi bildiğimi iddia ettiğim bu yeri artık tanımıyordum.

Üniversitenin önündeki merdivenlerin önü 2019 Mayısı'nda bu haldeydi
Karşıda görülen mavilik Marmara Denizi
Maviliğe doğru dümdüz yürüdüğümüzde Kumkapı'ya ineriz
Bu meydanı hiç bir zaman bu kadar kötü durumda görmemiştim
Mimar Turgut Cansever’in 1958 yılında tasarladığı, İstanbul Üniversitesi’nin ana giriş kapısı
önündeki merdivenler de yıkılmış

Bu bölge Bizans İmparatorluğu zamanında yerleşime açılmış. 4. yüzyıla kadar Forum Tauri (Boğa heykelinden dolayı Boğa Meydanı olarak anılıyormuş) adıyla bilinen meydan, Theodosius'tan itibaren onun adıyla anılır olmuş.  Bugün bu meydandan kalanlar Veznecilerde bulunuyor.

Theodosius Forumu'nun kalıntıları
Arkada görülen binalar Fen ve Edebiyat Fakülteleri (yeşil damlı pembe boyalı)
Sütunların üzerileri ağaç gövdelerinden esinlenerek süslenmiş

Bu dağınıklığın, kötü görünümün sebebi sadece etraftaki tarihi binalarda
görülen restorasyon olabilir mi? Değil. Şu habere bkz. 
Burada görülen Tarihi Beyazıt Camii bir restorasyon aşamasından geçiyor.

14 Şubat 2020

Gezi: İstanbul Üniversitesi Merkez Binası

Dilara Kahyaoğlu
Mayıs 2019

Yağmurlu, bulutlu bir vakitte kızımla birlikte Eski İstanbul'u gezmeye karar verip yola çıkmıştık. Başlama noktamız, metrodan indiğimiz Vezneciler'di. Oradan fotoğraf çeke çeke merkez binaya kadar gelmiştik. Buradaki görseller o gün Birce'nin çektiği fotoğraflardır.  Ben de bu üniversite okudum ama bu binada değil. Buraya genellikle öğle yemeğimizi yemeye gelirdik. Bu binada hukuk ve iktisat fakülteleri vardı. Bu bina neler gördü neler... Mesela 16 Mart öğrenci katliamını gördü. O gece hepimiz burada gecelemiş, ertesi gün binadan çıkıp büyük bir yürüyüş gerçekleştirmiştik. Bu binayı ve çevresini hatırlamak bana neşe değil hüzün veriyor.
İstanbul Üniversitesi Merkez Binası, Beyazıt
1933 yılına kadar Darülfünun-ı Şahane, Darülfünun-ı Osmani ve İstanbul Darülfünunu adıyla eğitim veren kurum,
1 Ağustos 1933'te İstanbul Üniversitesi adını alır ve aynı yıl 18 Kasım'da Türkiye'deki ilk ve tek üniversite olarak eğitim
hayatına başlar.
Kayıtlara göre bu arazide Fâtih’in İstanbul’da yaptırdığı ilk saray yani Sarây-ı Atîk (Eski Saray) bulunmaktaydı.  II. Sultan Mahmud bu arazide (1836) Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’nin yönetildiği bir kışla inşa ettirir ve sarayın kalıntıları bu maksatla yıktırılır. Daha sonra buraya Abdülaziz zamanında Askerlik Dairesi yaptırılır. Bu dairenin adı daha sonra Harbiye Nezareti olarak değiştirilir. Bu bakanlığın ortadan kaldırılmasıyla da bu binalar Darülfünun yönetimine geçer. 

Merkez Binası'ndaki büyük bahçeden bir köşe
Bu bahçede her zaman kediler vardı, hala varlar
Tabelada, bahçe düzeninin İBB tarafından yapıldığı yazılmış (2005)

29 Ocak 2020

Oryantalist Tabloların Ders İçi Etkinliklerde Kullanılmasına Bir Örnek

Dilara Kahyaoğlu

Bu resimle ilgili bilgi daha sonra verilecektir
1810 tarihli Napolyon Piramitlerde (Versay'da) Gros için bkz. 


Aynı tablonun siyah beyaz baskısı.. Bazı ayrıntılar daha iyi seçiliyor
İki versiyonu da kullanınız.

A. Herhangi bir açıklama okumadan aşağıdaki soruları yanıtlayalım.

1. Tablonun konusu nedir? Hangi ipuçlarını kullanarak yanıtı buldunuz? Bulduğunuz yanıtları tartışınız.

2.  Burası neresi? Hangi ipuçlarını kullanarak yanıtı buldunuz? Bulduğunuz yanıtları tartışınız.

3. Resimdeki insanlar kimleri temsil ediyor? Kim bunlar?  Hangi ipuçlarını kullanarak yanıtı buldunuz? Bulduğunuz yanıtları tartışınız.

4. Resimde bir olay canlandırılmış. Hangi olay olduğunu tahmin ediyorsunuz? Hangi ipuçlarını kullanarak yanıtı buldunuz? Bulduğunuz yanıtları tartışınız.

12 Ocak 2020

Tarihlemede Kullanılan Kısaltmalar

Kaynak: The Essential World History, Volume I: To 1800: Sixth Edition, William J. Duiker, Jackson J. Spielvogel, 2011
Bu kaynak; düzeltilmiş, onanmış tarihler kullandığı için başa "c." kısaltmasını koymuş.
Her kaynakta bu tür bir ayrıntıya rastlamayız. Ama yeni basım kitaplarda arkeometrik
hesaplamalarla düzeltilmiş tarihler artık daha sık kullanılıyor. 

Milattan Sonra (MS) için kullanılan kısaltmalar
AD: (Anno Domini), latince bir kelimedir ve in the year of our Lord anlamına gelir. Yani İsa, kastedilerek Efendimiz'in Yılı anlamında kullanılmaktadır. Türkçe'de Milattan Sonra anlamında kullanıyoruz. Kısaltarak; MS (M.S.) olarak yazıyoruz. İS (İ.S.) şeklinde de kullanılır (İsa'dan Sonra).

Yahudi tarihçiler ve/veya bu din odaklı kısaltmaya karşı çıkanlar;

CE: (Common Era) yani Bilinen Dönem anlamına gelen CE kısaltmasını kullanırlar.  Bu kısaltma Türkçe tarih yazımına yerleşmemiştir.

Şu önemli: Milattan Sonra için hiç bir kısaltma kullanılmaz. Doğrudan tarih yazılır. Ama bazen vurgulamak için bazen de Milat'a yakın bir dönem veya iki dönemi de aynı anda yazmak söz konusuysa karışıklığı önlemek için  kısaltma kullanılır.