25 Ocak 2016

1848 Devrimleri: Özgürlükçü ve Milliyetçi Ayaklanmalar

Dilara Kahyaoğlu
2016

Meissonier, 1849, Musée du Louvre
Meissonier'nin Barikat'ı, Haziran 1848'deki katliamı betimler. Bu tablo zamanında büyük etki yaratmıştır.

1848 Devrimleri,  Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ortaya çıkan ayaklanmalara ve devrim hareketlerine verilen isimdir. Özellikle İtalya, Almanya, Fransa, Avusturya, Polonya, Romanya ve Macaristan bu hareketten etkilenmiştir.

19. yüzyılın ortalarında Sanayi Devrimi büyük bir hızla gelişirken ve belli bir kesim zenginleşirken; köylülerin, işçilerin, yoksulların hayatında değişen çok fazla bir şey yoktu. Hatta artan nüfus artışı yüzünden toprak yetersizliği ve işsizlik artmış, kentlerin varoşlarında yaşayan yoksul halkın sefaleti şehre gelenlerin sayısının artmasıyla daha da katlanmıştı.
Londra varoşlarında yaşayan bu sefalet içindeki insanları en iyi anlatan yazarlardan biri Charles Dickens'tır. 

1850 Londra'sında bir odada konaklayanlar. 
İşçilerin bir kısmı  çok düşük ücretle çalışan kadınlar ve çocuklardı. Bunlar günde 13-15 saat çalışıyorlar, sağlıksız, kirli konut ve güvensiz sokaklarda oldukça zor koşullarda tıbbi bakımdan ve eğitimden yoksun olarak yaşamaya devam ediyorlardı. Çocuklar sokaklarda büyüyor ve iş gücü olarak kiralanıyordu. Yetimhaneler sokağa bırakılmış veya sonradan yetim kalmış çocuklarla doluydu.

Bu dönemde yoksuların karınlarını doyurmalarının neredeyse tek olanağı olan; bir zamanlar Amerika'dan getirilip Avrupa'da yetiştirilen mucize bitki patateste bir hastalık ortaya çıktı. 1845 ve 1846 hasat mevsimlerinde Belçika'da ortaya çıkarak diğer Avrupa ülkelerine yayılan Patates Hastalığı (Phytophthora infestans') [1] Avrupa'da büyük bir açlık salgını ortaya çıkardı. Örneğin 1845-47 deki büyük kıtlık zamanında İrlanda'da 750 bin kişi ölmüş, bir milyon kişi de denizaşırı yerlere göç etmiştir.Sonuç olarak bütün bunlar toplumun dayanma noktasının aşılmasına yol açtı. 

Aynı yıllarda Karl Marx ve Friedrich Engels'in birlikte yazdığı ve 1 Şubat 1848 tarihinde yayımlanan Komünist Manifesto; "Proleteryanın zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yok. Kazanacakları bir dünya var. Bütün ülkelerin işçileri, birleşiniz!" diyor, özel mülkiyeti bir devrimle ortadan kaldırmanın ve sınıfsız  bir toplum düzeni yaratmanın mümkün olduğunu söylüyordu.  Bu koşullar altında devrim düşüncesi toplumun çeşitli kesimlerinde çok sayıda taraftar bulmuş ve 1848 yılından başlayarak bu devrimler bütün şiddetiyle patlak vermiştir. Ama 1848 devrimlerinin bir yönü devrimci/özgürlükçü ayaklanmalarsa; diğer bir yönü de milliyetçi/bağımsızlık yanlısı ayaklanmalar olmasıdır. Sonuç olarak; 19. yüzyılı Milliyetçilikler ve Devrimler Çağı olarak isimlendirmek yerinde bir adlandırma olacaktır.

Fransa Örneği: (önceki gelişmeler için bkz.)
23 Şubat 1948 tarihinde onaltı göstericinin bir askeri birlik tarafından öldürülmesi üzerine Paris halkı ayaklandı. Kral Louis Philippe tahtı bıraktı. Kral naibi seçme önerisi de kabul görmeyince 25 Şubat'ta cumhuriyet ilan edildi. Bu Fransa'nın İkinci Cumhuriyet'iydi. Lamartine'nin de yer aldığı geçici hükümet devrimci kararlar aldı. Bunlar şunlardır: 
Kölelik kaldırıldı. 
Siyasi suçlular için idam cezası kaldırıldı.
Erkekler için genel oy hakkı tanındı.
Toplantı ve basın özgürlüğü ile çalışma hakkı onaylandı.
İşsizler için "ulusal atölyeler" kuruldu.

Nisan'da kurulan Kurucu Meclis içindeki tartışmalar, kışkırtmalar sonucu aşırı solun önde gelen yöneticileri tutuklandı. 120 000 işsiz için tek geçim kaynağı olan "Ulusal Atölyeler" kapatıldı. 23-26 Haziran'da Paris halkı yeniden ayaklandı. General Cavaignac ayaklanmayı sert biçimde bastırdı. 3 500 aşkın kurbanın çoğunu, yakalandıktan sonra kurşuna dizilenler oluşturuyordu. 15 000'den fazla kişi tutuklandı. Bunların üçte biri Cezayir'e sürgüne gönderildi. Toplantı ve basın özgürlüğü sınırlandı. Çalışma hakkı yeni anayasadan çıkarıldı. 

Cumhurbaşkanının genel oyla seçilmesi öngörülmüştü. Seçimi "Düzen Partisi"nin [2] adayı Louis Napoleon Bonaparte (Napolyon'un yeğenidir) kazandı. Solun gelişmesinden doğan korkuyu kullanarak solculara karşı baskı uygulandı, bir çok yerde sıkıyönetim ilan edildi. Eğitim tekrar kilisenin denetimine verildi. Louis Napoleon demokrat bir görünüm çizmeyi, ülke içinde muhafazakarların desteğini kazanmayı ihmal etmedi. 2 Aralık 1851'de düzenlediği  bir darbeyle yasama meclisini dağıttı. Paris'te ve taşrada ayaklanmalar oldu. Paris'teki ayaklanmalarda 400 kişi öldü. 14 ocak 1852  Louis Napoleon bir halk oylaması ile kendi tutumunu onaylatarak on yıl için cumhurbaşkanı seçildi. Bütün yetkileri elinde topladı. Nihayet aynı yıl III. Napoleon adıyla kendini imparator ilan etti. Bu da halk oylamasına sunuldu. Kabul edildi. Böylece ikinci cumhuriyet de bitmiş oldu. Tarihin garip bir cilvesi olarak Fransız Devrimi sürecinde ortaya çıkan Birinci Cumhuriyet'e kendini imparator ilan eden Napoleon Bonaparte (1804) ve burada kısaca değinilen ikinci Cumhuriyet'e ise yeğeni Louis Napoleon son vermiştir. 

Prusya:1848-1852 yılları arasında 4 yıl süren bir cumhuriyet yönetimi başladı.
Berlin'de yapılan miting ve gösterilerden korkan Prusya kralı IV. Friedrich Wilhelm göstericilerin taleplerini kabul ederek parlamento seçimlerinin yapılmasını, bir anayasa hazırlanması ve basın özgürlüğünü kabul etmek zorunda kaldı. Saksonya’nın Dresden kentinde 3-9 Mayıs 1849 tarihlerinde ortaya çıkan ayaklanmada ünlü Klasik Müzik bestecisi Richard Wagner de rol oynadı. Halkın baskısı sonucu Bavyera'da Kral I. Ludwig tahtan inmek zorunda kaldı.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun egemenliği altındaki bölgelerde de ayaklanmalar ve gösteriler yaşandı. Viyana'da 1848 yılı boyunca 4 defa hükümet değişikliği yaşandı. İmparatorluğun vatandaşı olan Çekler, İtalyanlar, Slovenler, Lehler, Sırplar, Hırvatlar, Slovaklar, Romenler ve Macarlar arasında bağımsızlık talepleri yükseldi. 

Macaristan'da bağımsızlık hareketleri bir bağımsızlık savaşına dönüştü.
Budapeşte'de Lajos Kossuth'un başkanlığı altında kurulan hükümet Avusturya'dan bağımsızlığını ilan etti. Avusturya kralı I. Franz Joseph Rus çarı I. Nikolay'dan bu ayaklanmayı bastırmak için yardım istedi. Lajos Kossuth Macaristan'dan kaçarak Osmanlı Devleti'ne sığındı.  Bir yıl kadar Vidin, Şumnu ve Kütahya'da yaşadı.

Ayrıca 1848 yılında Polonya'da Prusya işgaline karşı büyük ayaklanmalar yaşandı. 

Romanya'da Rusya'nın yönetimine karşı ayaklanmalar ortaya çıktı. Bu ayaklanmaların bastırılmasında Osmanlı ordusu da rol oynadı. 25 Eylül 1848 tarihinde Bükreş'e girerek Rusya'nın Romanya'yı etkisi altına almasını önlemeye çalıştılar. 

Bu dönemde Almanlar ve İtalyanlar arasından da siyasi birliklerini kurmak için harekete geçenler olduysa da bu hareketler başarısızlıkla sonuçlandı. 

Yine de Prusya, otoriter bir yürütme ve geniş tabanlı bir meclis arasındaki uzlaşmaya razı olarak Metternich sistemi tarafından desteklenen gericiliği bir yana bıraktı.


Kaynak
Thema Larousse, Milliyet Yayınları, s: 190-91, 193, 



Yazar adı belirtilmeden, aktif link verilmeden kullanılamaz, alıntılanamaz.




[1] Genetik olarak özdeş olan tüm Lumper patatesleri Phytophthora infestans’ın neden olduğu küflenmeye karşı dayanıksızdı ve hastalık; dirençsiz patatesleri, yemenin imkânsız olduğu bir küfe dönüştürüyordu. Özellikle İrlanda, patatese aşırı bağımlı olduğundan 1840’larda ülkedeki her sekiz kişiden biri üç yıl süren patates kıtlığında açlıktan öldü.
[2] 1849 seçimlerinde iktidara gelen monarşistlerin partisi. 

Hiç yorum yok: