03 Ocak 2016

Hunlar: Antik Çağ Yazarlarının Gözünden

Dilara Kahyaoğlu
2012

Süryani Kilisesinden St. Efraim, Urfa’ya kadar gelen (363-373) Hunları şöyle anlatıyor:
Bu Allahsızların İsa’nın şerefine bina edilen kadın erkek keşiş ikametgâhlarını alçaltmak için şehrin yükseklerine kadar nasıl tırmandıklarını gördüm.“ Efraim’in kayıtları bu nedenle önem taşır çünkü o olanlara bizzat tanıklık etmiştir. Aynı Efraim şunları da söyler: 
"[Bunlar] Hazkiyel Peygamber tarafından gelecekleri önceden kehanet buyrulan Ye’cüc ve Me’cüc kavmidir. Çocuk eti yerler, kadın kanı içerler, haykırmaları aslan kükremesini andırır. Küheylan üzerinde ufukta bir fırtına gibi uçarlar."

Romalı Tarihçi Amianus Marcellinus’un (322-400) Hunları betimlemesi şöyle: "Sakalları çıkmadan ihtiyarlarlar. Tıknaz, kuvvetli ve boyunları kalın insanlardır. Eğri ve şekilsiz kimseler olup, iki ayaklı hayvanlar veya daha çok insan biçiminde kabaca yontulmuş köprü tırabzanlarını süslemek için kullanılan ağaç gövdelerine benzerler."

Yine Romalı bir tarihçi olan Jordanes (6. Yüzyıl) ise şunları yazıyor:  
"Yüzleri korkunç derecede siyah olup bir insan tasvirinden ziyade işlenmemiş bir et yuvarlağıdır. Gözlerinin yerinde yalnız noktalar görünür. Vücutça ufak yapılı iseler de mahirane hareket ederler ve çevik atlılardır. Geniş omuzları vardır, ok atmağa her zaman hazır bulunurlar."

Sidonius ise;
“Çocuklarının yüzü dahi korkunçtur. Kısa ve kalın vücutları dar bir başla biter. Gözleri alnın altında birbirinden uzak iki çukurda bulunur. Yüzleri geniştir, boyları ise yok gibidir” der.

Romalı tarihçilerin Hunları betimlemeleri genellikle bu tür olumsuz yargı cümleleriyle süslenmiş olmakla birlikte hepsinde çevikliklerinin, savaş yeteneklerinin ve özellikle atları kullanma becerilerinin övüldüğü görülür.

Aşağıdaki kaynakta daha fazla bilgi var. Ben sadece yukarıdakileri, bu kaynaktan derledim.
Kaynak: Attila ve Hunları, Gyula Nemeth, DTC Fakültesi Yayınları, 1982, s: 53-55, içinde Peter Vaczy'nin makalesi.





Hiç yorum yok: