08 Ocak 2016

Manda Sistemi



I. Dünya Savaşı'ndan sonra, eski Osmanlı ve Alman topraklarının bazıları üzerindeki yönetim yetkilerinin, Milletler Cemiyeti'nin belirlediği koşullar çerçevesinde,  üye devletlerden biri tarafından kullanılmasına dayanan rejim.

Mandates in the Middle East and Africa, which included: 1. Syria, 2.Lebanon, 3. Palestine, 4.Transjordan, 5. Mesopotamia, 6.British Togoland, 7. French Togoland, 8. British Cameroons, 9.French Cameroun, 10. Ruanda-Urundi, 11. Tanganyika and 12.South West Africa
Manda kavramı ilk kez 1919'da toplanan Paris Barış Konferansı'nda gündeme geldi ve 28 Haziran 1919'da imzalanan Milletler Cemiyeti Sözleşmesi'nin 22.ci maddesinde resmen tanımlandı.

Dünya siyasal tarihinde Birinci Dünya Savaşın’dan (1914-1918) sonra kullanılmaya başlayan bu terim kelime anlamı olarak Latince “Mandatum”, Fransızca “Manda” kelimelerinden gelmekte olup özellikle Vekâlet anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Devletler hukukuna göre manda altında bulunan devlet bağımsızlığı kısıtlı devletlerden sayılırdı.
Manda projesinin temelinde, I. Dünya Savaşı'nda yenilen Osmanlı Devleti ve Almanya'dan ayrılan ve Avrupa dışında kalan bölgelerin yönetimi sorunu yatıyordu. Dünya kamuoyunda sömürgeciliğe duyulan tepki nedeniyle, bu ülkelerin doğrudan doğruya galip devletlerarasında paylaşılması uygun görülmedi. Ayrıca barış konferansında etkin olan ABD, sömürgeci sistemin genişletilmesine karşı idi.
Savaştan galip çıkan itilaf Devletleri, Almanya’dan ve Osmanlı Devletinden kopan sömürgelerin ve bağımlı ülkelerin kendilerini yönetecek bir gelişme düzeyinde bulunmadıkları gerekçesiyle buralarda manda rejimi uygulama yoluna gittiler.
Buna göre mandater sıfatını taşıyan devletler Milletler Cemiyeti'yle yapacakları anlaşmalarda öngörülen koşullar çerçevesinde bağımsızlık koşullarını hazırlamak üzere vesayet görevini yerine getireceklerdi.  Manda rejimi, Daimi Manda Yönetimleri Komisyonu'nun yönlendiriciliği ve yardımıyla, Milletler Cemiyeti Konseyi'nin gözetimi altında yürütülecekti. Komisyon,  çoğunluğu mandater olmayan devletlerin yurttaşlarından seçilmiş 10 kişiden oluşmaktaydı. Manda altındaki ülkelerde yaşayanlara, Milletler Cemiyeti'ne dilekçeyle başvurma hakkı tanınmakla birlikte bu hak mandater devlet hükümeti aracılığıyla ve onun onayı alınarak kullanılabiliyordu. Komisyonun mandater devletler üzerindeki denetim yetkisi, gerçek anlamda bir yaptırım gücünün olmaması nedeniyle sınırlıydı.
Milletler Cemiyeti’nin getirdiği manda rejimi,  coğrafi konumlarıyla siyasal ve ekonomi gelişmişlik düzeylerine göre; A, B ve C olmak üzere üç farklı tipte mandanın kurulmasını öngörüyordu. A tipi manda rejimi, Osmanlı Devleti'nden ayrılan bazı topluluklara ilişkindi. Bunlar, bağımsız uluslar olarak tanınabilecek bir gelişme düzeyine erişmiş ülkelerdi; kendi kendilerini yönetecekleri olgunluğa erişecekleri aşamaya ulaşana değin yönetimlerine bir mandaterin tavsiye ve yardımları yol gösterici olacaktı, Mandaterin seçiminde, bu toplulukların istekleri temel bir koşul olarak göz önüne alınacaktı. 
Nisan 1920'de gerçekleştirilen düzenlemeyle Irak, Filistin ve Ürdün İngiliz mandasına, Suriye ve Lübnan da Fransız mandasına girdi.
Milletler Cemiyeti döneminde yalnızca Irak,  İngiltere'nin önerisi üzerine 1931’de bağımsızlığını kazandı. Suriye ve Lübnan'ın Fransa ile manda rejiminin sona erdirilmesi konusunda yaptığı antlaşmalar, ancak II. Dünya Savaşı sırasında onaylandı. Ürdün'deki manda rejimi 1946'da yapılan antlaşmayla sona erdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Kasım 1947'deki kararıyla ikiye ayrılan Filistin'in bir kesimi Ürdün'e bırakılırken, Yahudilerin yerleştiği topraklarda İsrail Devleti kuruldu.
Milletler Cemiyetinin öngördüğü B tipi manda rejimi Orta Afrika'daki eski Alman sömürgelerini kapsıyordu. Bu tip mandada, geniş yetkilerle donatılan mandater devlet yönetimi doğrudan doğruya üstüne alıyor­du. Mayıs 1919'daki düzenlemeyle bugün Tanzanya'nın bir parçası olan Tanganika İngiliz, Kamerun ve Togo'nun büyük bölü­mü Fransız, Ruanda-Urundi de (günümüz­de Ruanda ve Burundi) Belçika mandasına bırakıldı.
Eski Alman topraklan olan Güneybatı Afrika ve bazı Büyük Okyanus adaları için öngörülen C tipi manda rejiminde, manda­ter devletin yasalarının uygulanması ve yer­li halkların korunması koşuluyla söz konusu toprakların mandater devlete bağlanması il­kesi benimsendi. Bu düzenlemeye göre Gü­ney Afrika, Güneybatı Afrika'nın (bugün Namibia); Avustralya, Yeni Gine'nin ve Na­uru'nun (İngiltere ve Yeni Zelanda'yla bir­likte); Yeni Zelanda, Batı Samoa'nın; Ja­ponya da Ekvator'un kuzeyindeki Büyük Okyanus adalarının mandaterliğini üstlen­di. B ve C tipi manda rejimi 1946'da yerini Birleşmiş Milletler Vesayet Sistemi'ne bı­raktı.


Hiç yorum yok: