13 Temmuz 2022

Yeni Tarih Ders Kitaplarını Örneklerle Eleştirmek: 1. Tarih-Yanılgısı (anakronizm) ve ona bağlı kötü sonuçlar

Bundan önceki giriş niteliğindeki yazımdan sonra problemli örnekleri ayrıntılı olarak eleştireceğim seri çalışmama başlıyorum. İlk örnek olarak sözü geçen yazımda da yer alan bir etkinliği eleştirmeyi seçtim. 

Sırayla ilerleyelim.

1. Etkinlik sayfasının başında yer alan giriş bilgileri şöyle:


Etkinlik, bir grup çalışması, süresi 40 dakika, Arap Yarımadası'nda Müslümanların ilk hakimiyetinin kurulması konusu için hazırlanmış, grubun çalışma yöntemi de güzelce yazılmış. 

Problem amaç kısmından başlıyor. Şöyle bir cümle var:
"Dört Halife Dönemi’nde, Arap Yarımadası ve çevresinde Müslümanların siyasi hâkimiyet kurmaya yönelik problemlerine çözüm önerileri getirebilme."

Baştan söyleyeyim böyle bir amaç olmaz. Absürt. Arap Yarımadası'nda zaten hâkimiyet kurmuş olan Müslümanların böyle bir yardıma ihtiyaçları yok. Gerçek bir olay/olgu üzerine fantastik bir kurgu yapılmış. Yine aynı cümlede problemlerden bahsedilmiş aşağıda göreceğimiz gibi bunlar da "gerçek" problemler değil. Bu konuya sonunda yine döneceğim.

07 Temmuz 2022

 

Türkiye'de Tarih Eğitimi Üzerine Konuşmak: Hiç Bitmeyen Monolog

1975'ten Bugüne

Bundan yıllar önce Türkiye'nin en eski okullarından birinde1 öğretmenlik yaparken dersin sonunda bir öğrenci yanıma geldi “hocam Varlık Vergisi hakkında ne söyleyebilirsiniz?” dedi. “Nedir o?” dedim.

Bilmiyordum. Yıllarca bu ülkenin resmi okullarında okumuş bir vatandaş ve en tuhafı öğretmen olarak o gün; resmi tarihin sakıncalı saydığı konular hakkında; “hiçbir şey” bilmediğimi öğrendim. Keza; Ermenilerin, Kürtlerin ve başka halkların başına gelenlerde de durum aynıydı. Bilmiyordum. Konuşulmayan, yazılmayan bu konular hakkındaki bilgileri; ders kitaplarından, okuldan, öğretmenlerimden, ailemden, medyadan öğrenmedim, kazıya kazıya edindim. Şimdilerde bu eşik aşılmıştır artık her yerden kaynaklara, bilgiye ulaşmak mümkün ama o bilgilerin eleştirel okumasının yapılmasının önemli olduğunu not edip, devam ediyorum.

O gizlenen bilgilere kendi çabalarımla ulaştım ama çok önemli bir şey daha vardı; kendimi ait hissettiğim kolektiflerimi bulmuştum. Bunlar iç içe geçen birden çok kolektif ağlar olmakla birlikte tarih eğitimi alanında Tarih Vakfı'nın2 özel bir yeri vardır. Nitelikli bilgi ve üretime ulaşmanın en iyi yolu kolektiflerdir. Okuduğunu, düşündüğünü, ürettiklerini korkusuzca tartışabileceğin ortamlar bir nimettir. "Eleştirel bir ruhla beslenen radikalleşme" diyor Freire3.

Tarih Vakfı ve bu kurumla bağlantılı işler yapan Sosyal Bilimler (Bilgiler?) Öğretmenleri Platformu; tarih dersinin (ve diğer sosyal bilimler alanlarının) öğrenim programlarını, ders kitaplarını, önerilerimizi duymak için MEB tarafından gönderilen taslak programları inceledi, eleştirdi, yayınlar, raporlar4 hazırladı. "Hep eleştiri olmaz biraz da örnek ders kitapları hazırlayıp nasıl yapılacağını göstermek lazım" dedik. Hem toplantılarda örnek dersler sunmaya başladık, sunumlarımızı tartışmaya açtık, kıyasıya eleştirdik hem de kaynak kitaplar hazırladık.5 Tarih Vakfı'nın ve yüzlerce gönüllünün yaptığı en önemli iş ders kitaplarının insan hakları ölçütlerine göre taranması ve ders bazında değerlendirme raporları yazılması ve bunların kamuya tartışmaya açılmasıdır. Ders Kitaplarında İnsan Hakları (DKİH1-2)6 projesi iki kere ders kitaplarının taranması ve bulguların raporlanması şeklinde yapıldı. Üçüncüsünde (DKİH3) ise örnek ders kitapları yazma projesi şeklinde gerçekleşti.7

İlk ve ortaöğretimdeki tarih eğimi ve ders kitaplarının ilk eleştirisini 1975 yılındaki Felsefe Kurumu Seminerlerinde sunduğu bildiri ile gündeme getiren kişi Mete Tunçay'dır.8 O konuşmada Mete Tunçay şunları söylüyordu: