25 Mart 2019

Çocukların Bilgeliği: "Biz Kimiz?"




Tolstoy, 191O'daki ölümüyle yarıda kalan son çalışması Çocukların Bilgeliğinde   çocukları çeşitli konular hakkında konuşturur. Diyaloglardan biri  "Anavatan: Devlet" üzerinedir ve ikisi Rus, biri Alman üç çocuk konuşmaktadır:





KARLHEN ŞMİT [9 yaşında]: Prusyamız, Rusların  bizden toprak almasına izin vermeyecek!

PETYA ORLOV [10 yaşında]: Biz de diyoruz ki, önce biz fethettiğimize göre toprak bize ait.

MAŞA ORLOVA [8 yaşında]: "Biz" kimiz?

PETYA: Sen daha çocuksun anlamazsın . "Biz" ülkemizin halkı demek

KARLHEN: Her yerde böyledir   Bazı insanlar bir ülkeye  bazıları da diğerine aittir.

MAŞA: Ben kime aitim?

PETYA: Rusya'ya, hepimiz gibi.

MAŞA: Ama ya istemezsem?

13 Mart 2019

Gotik Binaları Tanımak İçin Birkaç Küçük İpucu

Dilara Kahyaoğlu

Bu çalışma "Uygarlıklar Tarihi 2 Öğrenci ve Öğretmenler İçin Çalışma Kitabı" için hazırlanmış ve orada yayımlanmıştı... İlgili bölümü buraya alarak ve yeni bölümler ekleyerek (örneğin Saint Antuan Kilisesi'ni de çalışmaya dahil ettim.) Gotik Üslup'un öğrenilmesini kolaylaştırmak istedim. 

Kaynak A:  Notre Dame Katedrali Gotik katedrallerin en ünlüleri arasında bulunan Paris Notre Dame Katedrali, Paris’in gururu ve ekonomik özgürlüğün sembolü olarak yerel tüccarlar tarafından Meryem Ana’ya ithafen yaptırılmıştır. 1163-1345 yılları arasında tamamlanan katedralin inşası uzun yıllar sürdüğünden yapıda çok sayıda mimar çalışmış ve üslup değişiklikleri ortaya çıkmıştır. 
Resimde Katedralin ünlü “batı cephesi” (krala ait giriş bölümü) görülmektedir. 

Kaynak B: Gotik Üslubun Özellikleri
Gotik üslup, siyasal değişimlerin ve ulusal devlet bilincinin yaşandığı yıllarda ilk kez
Fransa’da ortaya çıkmıştır. Fransa ve Avrupa’da, bu üsluptaki eserlere Opus Francigenum-Fransız İşi denilmiştir. İtalyan hümanistleri 15. Yüzyıldan sonra bu tarz işleri beğenmeyip Barbar Sanatı diye nitelendirmiş ve istilacı kavimleri, Gotları hatırlatacak biçimde Gotik kelimesi ile adlandırmaya başlamışlardır.

Gotik, gerçekte bir mimarlık üslubudur. Romanesk dönemde temelleri atılan Gotik üslupta, bilinçli olarak Romanesk üslubun özellikleri bir araya getirilmiş ve Orta Çağ kentlerinin katedralleri (büyük, anıtsal kilise) Gotik üslupta inşa edilmiştir. Bu çağda katedral, dönemin düşünce ve sanatının anıtsal ifadesidir. Katedraller piskoposların öncülüğünde, halkın ve loncaların desteği ile yapılmıştır. 

Gotik katedrallerin ilk örneği rahip Suger tarafından planlanan Saint Denis Katedrali’dir. Suger’in, Fransızlara özgü millî bir mimari yaratmaya çalıştığı bu katedralde gül pencerebatı cephesinde iki kuleışınsal şapeller (şapel: küçük kilise veya katedrallerde ibadete ayrılan yer), sivri kemerler, kaburgalı tonoz gibi Gotik üsluba ait özellikler bir arada kullanılmıştır.


04 Mart 2019

Dolmabahçe Sarayı'nı bir de bu gözle gezelim...

Dilara Kahyaoğlu

Fındıklıdan Saray'a bakış..
Sanatçı: Pascal Sebah (1823-1886)
Bu fotoğraf önemli. Bugün ortadan kalkmış olan saraya ait yapılar burada görülüyor ve sarayın yapıldığı dönemde nasıl bir peyzajın hakim olduğuna dair fikir ediniyoruz.

Anadolu'nun ve Balkanların; Türk-İslam dönemine ait saray ve yönetim mekanlarının, kamusal binalarının çoğu günümüze erişmemiştir. Örneğin Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi saraylarından -istisnalar olmakla birlikte- geriye yalnızca arkeolojik kalıntılar ve yıkıntılar kalmıştır. Erken Osmanlı Döneminde Bursa, Edirne ve Fatih'in; Fetih'ten sonra İstanbul'da yaptırdığı ilk saray olan Eski Saray, belgelerden bildiğimiz; Filibe, Dimetoka, Manisa ve Üsküdar saraylarından çok küçük kalıntılar kalmıştır. Bu sarayların mimari özelliklerini, görünümlerini yazılı ve minyatür, gravür gibi görsel belgelerden öğreniyoruz.

Sağlam bir şekilde günümüze ulaşan saray, yazlık saray ve kasrların çoğu 19. yüzyılda yapılmış binalardır. Topkapı Sarayı gibi daha eski olup da günümüze kadar ulaşan binaların çoğunda zaman içinde büyük değişiklikler yapıldığını da hatırlamak gerekir.
1. Hazine Kapı'dan Saraya Giriş: Saat Kulesi'nin bulunduğu alandan...
Hazine Kapı
Sarayın dışa dönük kısmında bulunan bezemeli demirdöküm kapı kanatlarının her birinin ağırlığı 3 tondur.
Kapının üstündeki tuğranın altında 1853 tarihi bulunmaktadır.
1848 yılında yapımına başlanan saray 1856 yılında tamamlanmıştır. Bu tarih aynı zamanda Islahat Fermanının da ilan edildiği tarihtir. Yurt dışından ilk borcun da 1854 yılında alındığını hatırlayalım. Çoğu tarihçi/yazar bu borcun nedeninin Dolmabahçe Sarayı'na yapılan masraflar olduğunu öne sürmüştür. Örneğin Kuban bu konuya şöyle değinmiştir: "Abdülmecit'in Dolmabahçe Sarayı, başlayan yeni dönemin anıtsal bir jestidir. Saray çok pahalıya mal olmuş ve Kırım Savaşı sırasında (1853-56) Avrupalı bankerlerden alınan büyük miktardaki yabancı borçlarla tefriş (döşenmiş) edilmiştir." [Kuban 369]