Dilara Kahyaoğlu
2011
Birinci Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile yenik Almanya arasında
28 Haziran 1919’da Fransa’nın (Paris) Versailles Sarayı’nın Aynalı Galerisi’nde
imzalanan ve 10 Ocak 1920 de yürürlüğe giren barış antlaşması.
Alman
hükümeti Wilson’ın 14 maddelik ilkesine güvenerek daha farklı bir antlaşma
yapılacağını umuyordu. Ama bazı İtilaf devletleri sivil halkın gördüğü zararın;
Almanya’ya ödetilmesi kanaatindeydi. Ayrıca İngiltere, Fransa ve İtalya’nın hem
kendi aralarında hem de Yunanistan ve Romanya ile imzaladıkları gizli
antlaşmalar hem de bizzat 14 ilkenin ilk dokuz maddesinde yer alan yeni toprak
düzenlemeleri Almanya’nın ümitlerini suya düşürdü.
Antlaşmanın taslağı Paris Barış
Konferansı’nda hazırlandı. Konferansta İngiltere’yi Llyod George, Fransa’yı
George Clemenceau, ABD’yi Woodrow Wilson ve İtalya’yı Vittorio Orlanda temsil
etti. Özellikle ismi geçen ilk üç devlet ve kişiler kararların belirlenmesinde önemli
rol oynadı. Yenik devletlere söz hakkı tanınmadı. Alman heyeti özellikle savaş suçu ve tazminatla ilgili maddelere itiraz ettiyse de sonunda antlaşmayı
imzalamak zorunda kaldı.
Antlaşmanın belli başlı maddeleri şunlardır:
Toprakla İlgili Düzenlemeler/Yaptırımlar (Sınırlar- Bölgeler- Sömürgeler)
·
Alsace-Lorrraine Fransa’ya geri veridi.
·
Saar Havzası, 1935’e kadar Milletler Cemiyeti yönetimine
bırakıldı.
·
Kuzeyde üç küçük bölge Belçika’ya bırakıldı. Yapılan
plebisitin ardından Schleswig’in kuzey kesimi yeniden Danimarka’ya bağlandı.
·
Polonya yeniden kuruldu. Polonya’nın Baltık
Denizi’ne açılmasını sağlayan bir “koridor” oluşturuldu. Böylelikle Almanya’nın
Doğu Prusya denilen parçası esas Almanya’dan Danzig Koridoru denilen bu koridor ile ayrıldı.
·
Danzig (Gdansk) şehrine özgür kent statüsü sağlanarak hiçbir yere bağlanmadı.
·
Yukarı Silezya’nın bir bölümü yapılan bir plebisitin
ardından; Polonya’ya bağlandı.
·
Çin ve Kuzey Pasifik’teki sömürgeler;
Japonya’ya bırakıldı.
·
Güney Pasifik, Doğu ve Güneybatı Afrika’da
bulunan sömürgeler; İngiltere’ye bırakıldı.
·
Batı
Afrika’da Kongo’nun kuzeyinde bulunan sömürgeler; Fransa’ya bırakıldı.
Böylelikle
Almanya’nın nüfusu ve toprak büyüklüğü; yaklaşık %10 oranında azalmış oldu.
Sömürgelerinin tamamını kaybetti.
Ekonomik
Yaptırımlar- Tazminatlar
Antlaşma’da, Almanya’nın; Fransa ve Belçika’da sivil halkın
uğradığı zararı tazmin etmesi kararlaştırılsa de miktar belirlenmemişti Bu
miktar 1921 yılında 33 milyon dolar olarak belirlendi. Dönemin ekonomistleri bu
kadar yüklü bir miktarın uluslararası mali dengeleri bozacağını ileri sürse de;
İtilaf Devletleri, bu tazminatı Almanya’nın ödemesi konusunda ısrar ettiler. Hatta
antlaşma maddeleri, tazminatın ödenmemesi durumunda; Almanya’ya karşı askeri harekâtta
bulanmalarına izin veriyordu.
Askeri
Yaptırımlar
·
Alman silahlı kuvvetleri 100 000 askerle
sınırlandı. Genelkurmay kurumu kaldırıldı.
·
Zırhlı araç, tank, denizaltı, uçak ve zehirli
gaz üretmesi yasaklandı. Sadece belli birkaç fabrikada silah ve cephane üretilmesine
izin verildi.
·
Ren ırmağının 50 km doğusuna kadar olan bölge
silahsızlandırılacak bütün askeri mevkiler kaldırılacaktı.
Milletler
Cemiyeti’nin kurulması ve görevleri
Antlaşma’da Milletler
Cemiyeti (Cemiyeti Akvam) isminde
uluslararası bir örgütün kurulması da öngörülmüştü.1
- Bu örgüt öncelikle üye devletlerin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü garanti altına alacaktı.
- Manda topraklarını, işgal altındaki Saar Havzası’nı ve Danzig’i denetleyecekti.
- Dünya çapında silahsızlanmanın gerçekleşmesi için uğraşacaktı.
- Savaşa başvuran ülkelere ekonomik yaptırımlar uygulayacaktı.
- Bu antlaşmayla Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Çalışma Örgütü de (ILO) kuruldu.
Antlaşma maddelerinde zamanla
değişiklikler yapıldı. 1938 yılına gelindiğinde antlaşmanın yalnızca toprak
düzenlemeleriyle ilgili maddeleri yürürlükteydi. Bazı tarihçiler maddelerin
uygulanmasında gevşek davranılmasının; Alman militarizminin oluşumunu
kışkırttığını ve desteklediğini ileri sürerler. Buna karşın bu kadar ağır koşulların
bulunmasının da Hitler’in iktidara gelişini kolaylaştırdığı ve militarist,
saldırgan politikasını uygulamak için antlaşma hükümlerini örnek göstererek; özellikle
Alman halkı gözünde meşruiyet kazandığı da bir gerçektir. Örneğin 1936 yılında Almanlar
Ren bölgesini silahlandırırken buna hakları olduğuna inandılar ve ilginç olan
bu uygulamaya İtilaf devletlerinden herhangi tepki gelmedi. Bu pasif tavrın, Hitler’in
daha saldırgan politikaları uygulamaya sokmasına olanak sağladığı söylenebilir.
1. ABD ve Büyük Britanya delegelerinin
ısrarıyla, Milletler Cemiyeti’nin oluşturulması yönündeki plan, barış
antlaşmalarının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmişti. Oluşturulan
komisyonun hazırladığı sözleşme, Paris Barış Konferansı’nda oy birliği ile
kabul edildi. Cemiyet Sözleşmesi Versailles (Versay) Antlaşmasının bir parçası
olduğundan, teşkilatın resmi kuruluşu 8 ay daha geciktirilerek, 10 Ocak 1920’de
Versailles Antlaşması’nın onaylanmasıyla yürürlüğe girdi. http://www.gau.edu.tr/PDF-Files/JASA_03_06_PDF/JASA_003_06_03_Kiran.pdf
Yazar adı belirtilmeden, link verilmeden kullanılamaz, alıntılanamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder