10 Aralık 2016

Ders Kitaplarındaki İnsan Hakları Sorunlarını Saptamak İçin Ölçütler


Bu çalışma, Tarih Vakfı öncülüğünde başlatılan ders kitaplarındaki insan hakları sorunlarını saptamak için hazırlanmış olan "Niteliksel Çözümleme İçin Ölçütler"dir. Bu kriterler kullanılarak yüzlerce ders kitabı/kaynağı gönüllüler tarafından taranmış ve bu tarama kayıtları kullanılarak  ders alanları temelinde nihai raporlar yazılmıştır. 

DKİH projesinin birincisini, ikincisi takip etmiş ve son olarak DKİH 3 projesi ile öğrenci ve öğretmenler için "örnek-kaynak" niteliğinde iki kitap yazılmıştır.

Bu kriterler insan hakları ihlallerini çalışmak/saptamak isteyen herkes için rehber niteliğindedir. Kullanışlıdır, neredeyse hiç bir sorun atlanmamıştır, sadece ders kitaplarının analizi için değildir, her alanda kullanılabilir.

Buradaki niteliksel kriterlerin dışında "niceliksel" olarak ölçüm yapan kriterler de vardır. DK
...............


Niteliksel Çözümleme İçin Ölçütler

Kitapta sorunlu bulduğunuz bir pasaj,  çoğu kez birden çok ölçütü ihlal ediyor olabilir.  Bu durumda anket formunda "sorunlar" kutusuna tüm bu maddeleri işaretleyiniz.

Taramayı yaparken lütfen alttaki ana başlıkları göz önünde bulundurunuz.

DOĞRUDAN İNSAN HAKLARINA AYKIRI ÖĞELER; TEMEL İNSAN HAKLARI KAVRAMLARINDA YANLIŞLAR, KASTİ SAPTIRMALAR, GÖRMEZDEN GELMELER

1. Belli başlı uluslararası insan hakları belgelerinde yer alan ilkelere aykırı düşünceler ve ifadeler:
Uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan insan hakları, bu çalışmanın amaçları bakımından aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir: 

11 Haziran 2016

Mezopotamya Uygarlıkları

Dilara Kahyaoğlu
1997-2004
Kasım 2017


Nehir Vadisi Uygarlıkları - İlk Uygarlık Merkezleri- Su Uygarlıkları
http://www.amherstschools.org/webpages/mgoss/index.cfm?subpage=27043
Mezopotamya terimi, yunanca kökenli olup “iki nehir arası” anlamına gelir. Araplar ise bölgeye
“El-Cezire” demektedir. Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bu verimli topraklar bugün Irak Devleti’nin sınırları içindedir. Nehirlerin akış yönüne göre ilkçağda (günümüzde de) Toroslar ile Bağdat şehri arasında kalan bölgeye Yukarı (Kuzey), Bağdat ile Basra (İran) Körfezi arasında kalan bölgeye Aşağı (Güney) Mezopotamya denilmekteydi(dir).

Mezopotamya Uygarlığının kurucusu kabul edilen Sümerlerin MÖ 4000’de Orta Asya’dan geldiklerini düşünenler olduğu gibi İran yöresinden veya kuzeyden geldiklerini düşünenler de vardır. Bunların göçebe çoban topluluklar olduğu tahmin edilmektedir. Dünya uygarlık ve kültürünün temellerinin atıldığının düşünüldüğü bu bölgede, ilkçağ boyunca; Sümer, Elam, Babil, Akad (aşağı), Asur (yukarı) devletleri kurulmuştur.

09 Haziran 2016

Tarihin Diğer Bilimlerle/Disiplinlerle İlişkisi

Dilara Kahyaoğlu
1997...


Tarihin en önemli yardımcılarından biri de arkeolojidir. Resimde arkeologları
 "Kilise Tepe  Arkeoloji Projesi"nde çalışırken görüyoruz.
http://www.beu.edu.tr/IcerikDetay.aspx?zcms=1551
Tarih, yazılı ve yazısız belgelere genellikle başka disiplinlerin yardımıyla ulaşır. Örneğin; eğer o kaynaklar toprak altındaysa ancak kazı yapan bir bilim olan arkeoloji sayesinde yazılı ve yazısız kaynaklara ulaşılabilecektir. Çoğu zaman bir tarihçi, ne belgelere tek başına ulaşabilir ne de onları tek başına çözümleyebilir. Belgeleri anlaşılır bir biçimde elde edebilmenin dışında başka nedenlerle de tarihin yardımcı disiplinlere ihtiyacı vardır; hiç bir olayın tek bir nedeni ve tek bir sonucu olamaz, örneğin Osmanlı Devleti’nin Batı’ya yaptığı seferlerin elbette ki ekonomik, toplumsal, siyasi, psikolojik vb. bir sürü nedeni vardır. Bu yüzden tarihçi araştırdığı konuyu bütün girdileri ve sonuçları ile birlikte kavramak ve yorumlamak istiyorsa; diğer disiplinlerle çalışmak/onlardan öğrenmek durumundadır.
Unutulmaması gereken konulardan biri de şudur: Bu bilimler/disiplinler sadece tarihe yardımcı olmaları için ortaya çıkmamışlardır. Çoğu tarihten bağımsız olarak bir işleve, amaca sahip disiplinlerdir.

Tarihin Tanımı ve Yöntemi

Dilara Kahyaoğlu
1997...



Tanımı
Yukarıda anlatılanlardan da tahmin edilebileceği gibi tarihe bakış zamanla büyük değişim gösterdiğinden tarihin tanımı da bu süreçle beraber değişmiştir. Tarih bilimi için genel olarak “İnsanlığın ve toplumların geçmişi ile ilgili bilgileri ve gelişmeleri ele alan inceleyen “bilim dalı”dır diyebiliriz. Tarihçi ise, tarih üzerine araştırmalar yapan ve tarihle ilgili eserler yazan kişidir (müverrih).



Konusu ve Yöntemi


Konusu:
Eskiden sadece kralların, kahramanların, tanrıların, devletlerin savaşlarını, ilişkilerini anlatan ve diğer gelişmeleri bu merkezler çevresinde ele alan tarih biliminin ilgilendiği alanda çok önemli değişimler olmuştur. Bugünkü tarih biliminin en önemli özelliği giderek çok çeşitli bilim dalları ile işbirliği yapması ve artık hemen hemen her konuyu ilgi alanı içine katmış olmasıdır, bunda özellikle filozof Michel Foucault’un etkisi büyük oldu. Böylece 20. yüzyıl tarihçileri daha önceki tarihçilerin ilgisini çekmeyen ama önemli bilgiler sağlayan birçok konuya eğildiler. Örneğin; halkın beslenme koşulları, günlük yaşamı, eğlence yerleri, okuma alışkanlıkları vb.

Tarih Yazıcılığı Kısa Özet


Dilara Kahyaoğlu
1997 ...


Annales Okulunun kurucularından tarihçi March Bloch. Fransız direniş hareketi içinde yer aldığı için
 Gestapo tarafından vurularak öldürülmüştür.
Olayların yer ve zaman gösterilerek kaydedilmesinin uygarlıkların ve devletlerin ortaya çıktığı dönemlere denk gelmesi şaşırtıcı değildir. Çünkü yazı keşfedilmiş, geliştirilmişti ayrıca halk ile saray ve tapınak arasında derin uçurumların bulunduğu bu ilk dönemlerde “tarih yazıcılığı”  yalnızca devletin, hükümdarların askeri zaferlerinin öyküsünü anlatmak için kullanılıyordu. Ve elbette bu öyküler mitlerle/efsanelerle iç içeydi.

Tarihin mitolojiden koparak bir “bilim”[1] kimliği kazanması; ilkçağlarda eski Yunanistan’da tarihçi Herodotos’la başlar (MÖ yaklaşık 460 -yaklaşık 395). Herodotos’un tanrıların savaşlarından değil de Med Savaşları’ndan bahsetmesi yani araştırılıp doğrulanabilir olaylardan söz etmesi bu başlangıcın ilk adımı sayılır. Herodotos’un eserlerinde görülen mitolojik yaklaşımın son izlerini de tarihçi Thukydides silmiştir.  Buna rağmen tarih “bilim”in kesintisiz geliştiği söylenemez.

Örneğin, Ortaçağ’ın düşünce ürünleri; “geçmişe, geleneklere ve tarihteki örneklere göndermelerle dolu ve eleştirel tutarlılıktan yoksundu.”  Herhangi bir iddiayı desteklemek için uydurulmuş tutanakların ve sahte belgelerin çokluğu da bununla açıklanabilir. Ama bu durumdan ortaçağ tarihçilerinin sadece önemsiz eserler verdikleri sonucunu çıkartmamalıyız.

08 Haziran 2016

Kabakçı Mustafa İsyanı


Derleyen
Dilara Kahyaoğlu


II. Selim’in saltanat kafilesinin önüne ot arabası konulduğu tarihten başlamak üzere kesin ve açık bir şekilde anlaşılmıştı ki bu dik başlı ve asi askerler gerçekte yağma ve talan amacıyla savaşırlar fakat çıkarları ortadan kalktığında isyanlar ve ihtilaller yaparlardı. Osmanlı siyaseti bu kanlı azgınlıklara sadece bir çözüm bulmuş ve onunla kalıcılığı sağlayabilmişti: Para.

Fakat paranın kaynağı, zenginliğin dayanağı savaş idi. Ganimet, devletin başlıca kaynaklarından biriydi. Bu şekilde Osmanlı orduları başarılı oldukça, Padişahlar zevk ve eğlencelerinden ayırdıkları para ile yeniçerilerin karınlarını doyurdukça, isyanlara meydan vermemek mümkün olmuştu. Fakat bir zaman sonra öyle bir dönem geldi ki Osmanlılar aymazlık içinde uyurlarken, komşuları askerlik açısından gelişmeye, Osmanlıları yenmeye başlamışlardı. İşte o zaman, zafer ve ganimetten yoksun, eğitimin yararlarına boş vermiş, iç güvenliği bozuk olan Osmanlı Devleti, yeniçerilerin isyan ve eşkıyalık sürülerini besleyememeye başlamış ve o andan itibaren felaket ve yenilgiler birbiri izlemiştir.

Edirne’de II. Sultan Mustafa’yı tahtan indiren Çalık Ahmet ile İstanbul’da I.Mahmud’u tahta çıkaran Patrona Halil ve III. Selim’in düşmesine neden olan Kabakçı Mustafa, hep aynı tabakaya, aynı sınıfa mensup aşağılık kişilerdi. İsyana katılan rezillerin büyük bölümü, ağır suçlara yatkın serseriler, hamal, esnaf, baldırı çıplak, içki ve eğlenceyle akılları karışık işsiz güçsüzlerdi.

05 Haziran 2016

Padişah Anaları/Valide Sultanlar






Ana kaynak olarak Sicill-i Osmani kullanılmıştır. Soylarını gösteren parantezlerde bulunan soru işaretleri başka kaynaklarda farklı bilgiler bulunduğunu veya hiç bir bilgi bulunmadığını gösterir. Bazı farklı bilgiler açıklamalarda da gösterilmiştir. Kaynaklar aşağıda belirtilmiştir.


Adı (ve Soyu)                                     Oğlu                                      Validesultanlığı/Yıl

1. ? (?Türk)                                        Osman?                                   yok
Hayma Ana (?), Türbesinin bulunduğu iddiaları var...

2. Mal Hatun (Türk)                          Orhan Bey                             yok                 
Türkmen Ömer Bey 'in kızı (Malhon)

3. Nilüfer (Rum)                                Murad Bey                             yok
Yarhisar tekfurunun kızı (Halofira) esir edilir, Orhan’la evlendirilir, kaynaklarda Orhan Bey'in adı ilk kez bu olayla geçer.

4. Gülçiçek (Rum)                              I. Bayezid (?)                         yok

5. Devletşah (Türk ?)                         I. Mehmed                              1402-1411 (9)
Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı olduğu iddialarına rağmen adına düzenlenen vakfiyede adı "Devlet bint Abdullah" olarak yazılmış, bu durum onun sonradan Müslüman olduğunu gösteriyor.

13 Mayıs 2016

Şeyh Said Olayı ve Takriri Sükun Dönemi

Dilara Kahyaoğlu
2009

Şeyh Sait ayaklanması olarak bilinen ayaklanma, eşkıya olduğu gerekçesiyle haklarında tutuklama kararı  bulunan on kişinin jandarmaya silahlı karşılık vermesiyle başladı. Ayaklanma kısa sürede büyüdü. Ayaklananlar   17 Şubat’ta 1925’de Genç ilinin merkez kazası Darahini’yi basıp vali ve diğer yetkilileri tutukladılar. Şeyh Sait, halkı İslam adına dinsel kökenli bir ayaklanmaya çağıran bir bildiri yayımladı. Bazı aşiretlerin desteğini alan Şeyh Sait’e bağlı aşiret kuvvetleri kısa sürede Maden, Siverek, Ergani ve Varto’yu ele geçirip Diyarbakır ve Muş’a yöneldiler. 

11 Mayıs 2016

Cumhuriyetin ilk Muhalefet Partisi kuruluyor Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası

Dilara Kahyaoğlu
2009

Halk Fırkası içinde yer alan bazı önde gelen üyeler çeşitli nedenlerle oradan ayrılıp ayrı bir parti kurdular. Bu parti cumhuriyetin ilk muhalif partisidir. Bu kişilerin ayrılma nedenleri çeşitli kaynaklarda şöyle belirtilmiştir: M. Kemal’in gittikçe artan etkisi, yaptırım gücü; kendi konumlarının önemsizleşmesi ve reformların büyük bir süratle yapılması.

 Esas hedefleri M. Kemal’den çok İsmet İnönü gibidir veya pratikte   böyle yaşanmış, gösterilmiştir. Bu çatışmanın bir ucunda bulunan İsmet İnönü ve çevresi köktenci ve radikal, TCF yanlıları ise reformist kanatmış gibi görünmektedir (?).  

Meclisin Halifeliği Kaldırması

Dilara Kahyaoğlu
2009


Bilindiği gibi 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatlık kaldırılmış, son padişah yurt dışına gönderilirken  halifelik kaldırılmadığı için Osmanlı Hanedanı’ndan Abdülmecit Efendi halife olarak ilan edilmişti.  Cumhuriyetin ilanından sonra son halifenin istifa edeceği söylentileri çıktı. Bunun üzerine Halife Abdülmecit Efendi Vatan Gazetesine bir demeç vererek bu söylentileri yalanladı.  

09 Mayıs 2016

Yeni Anayasanın Kabulü: Teşkilat-ı Esasiye Kanunu/1924 Anayasası

Dilara Kahyaoğlu
2009

        
Büyük Millet Meclisi'nden bir görünüm.
Olağanüstü koşulların ürünü olan 1921Anayasası, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte miadını doldurmuştu, yeni duruma uygun yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuluyordu. Bu amaçla Cumhuriyetin ilanından yaklaşık bir yıl sonra yeni anayasa Nisan 1924 yılında TBMM’nde kabul edildi. Anayasanın hazırlık aşamasında cumhurbaşkanın yetkilerini güçlendirmek amacıyla getirilmeye çalışılan maddeler ciddi bir muhalefetle karşılaştı ve kabul görmedi. Bu anayasada da kuvvet birliği sistemi devam etmekle birlikte, 1921 Anayasası’nda ki kadar güçlü değildir çünkü yargı, yasama ve yürütmeden kesin olarak ayrılmıştı. Yürütmeye, meclisi fesih yetkisi de verilmemişti. Bu durum meclisin üstünlüğü ilkesinin devam ettiğini gösterir. 

Yunanistan ile Nüfus Mübadelesi… Müslümanların ve Rumların Değiş Tokuşu

Dilara Kahyaoğlu




Lozan görüşmeleri sırasında Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus değişimi konusunda (Ahali Mübadelesi) bir sözleşme yapılmıştı. Buna göre: 
Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklularla, Yunan topraklarında bulunan Müslüman dininden Yunan uyruklarının 1 Mayıs 1923’ten başlayarak zorunlu mübadelesi kararlaştırılmıştı. Ayrıca İstanbul’un yerleşik Rum ahalisi ve Batı Trakya Müslümanları bu mübadelenin dışında tutulacaktı

08 Mayıs 2016

İzmir İktisat Kongresi - Batı’ya Mesaj: “Liberal Ekonomiden Yanayız!”


Dilara Kahyaoğlu


Mustafa Kemal, İzmir İktisat Kongresi'nin açılışını yapıyor. 1923


17 Şubat 1923 ‘de “İzmir İktisat Kongresi” toplandı. Kongreye Kazım Karabekir başkanlık etti. Lozan görüşmelerine  ara verildiği sırada yapılan kongredeki kararlar daha çok Batı’nın sorularına cevap verir niteliktedir. 

O dönemlerde  Batı’nın en fazla merak ettiği konu; “Türkiye, SSCB ile ne kadar yakınlaşacak  ve ekonomik sistem olarak neyi benimseyecek?” sorusudur. Nitekim kongre liberal ekonomiyi benimsediğini ilan etmiş, işçi ve köylülerin isteklerine yer verilmemiş, kongre kararlarında  daha çok ticaret burjuvazisinin  istekleri  yer almıştır. Örneğin devletçilik, grev hakkı, işçi hakları  konuları bu kongrede gündeme gelmemiştir.

Cumhuriyet’in İlanı: “Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz!”

Dilara Kahyaoğlu

Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından önce TBMM’nin  1 Kasım 1922’de saltanatlık rejimine son verdiğini biliyoruz. Bu arada 24 Kasım 1923 tarihinde Lozan Antlaşması da imzalanmıştı ama yabancı gazetecilerin  Mustafa Kemal’e sık sık sorduğu bir sorunun yanıtı hala cevapsızdı: “Yeni rejimin ismi nedir?”  Aslında o aralar rejimin ismi konmamakla birlikte, ülkenin cumhuriyetle yönetildiği açıktı. Başta bir meclis vardı ve   M.Kemal, Meclis Başkanı sıfatı ile devlet başkanlığı görevini yerine getiriyordu.

07 Mayıs 2016

Meclis'te Particilik ve Muhalefet İkinci Grubun Sonu


Dilara Kahyaoğlu

http://www.milliyet.com.tr/-geleneklerimiz-bizi-avrupa-ya-yoneltiyor-/can-dundar/
guncel/gundemyazardetay/29.10.2009/1155767/default.htm
Birinci Meclis oluşturulurken bütün milletvekilleri siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak tek bir hedef için birleşmişlerdi: “ülkenin kurtuluşu, bağımsızlığı”.  Ama bu durum ilk meclis içinde farklı görüşlerin ortaya çıkmasına engel olmadı. Zaman için mecliste, kendilerine parti demeyen, grup adı verilen kümeleşmeler oldu. Burada esas olarak  İki gruptan bahsedilebilir. Bunlardan biri; Birinci Grup olarak anılan gruptu ki bu grup: M. Kemal ve yakın arkadaşlarının oluşturduğu bir gruptu. Bu grubun  resmi bir adı vardı:  “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”. Bu cemiyetin adı daha sonra Halk Fırkası’na daha da sonra “Cumhuriyet Halk Partisi’ne çevrildi. 

M Kemal’e muhalif gruplar ise 1922 temmuzunda “İkinci Grubu” resmen kurdular.  İkinci Grup’un karşı çıktığı konular şunlardı: 

27 Nisan 2016

Bir Ders Etkinliği Olarak Film İzleme Rehberi

Dilara Kahyaoğlu
2014

NOT: Buna benzer bir çok örnek çizelge hazırladım ama en sonuncusu budur. Bir anlamda şimdiye kadar yaptıklarımın bir sentezi oldu bu çalışma. Bu çizelgenin derste izlenen  filmlerde daha etkili kullanılabileceğini düşünüyorum, biliyorum. Denedim. Örneğin Swing Çağı filmini izlerken bunu kullanmıştım.

****
Önceden Bilinmesi Gerekenler: Bildirilir veya araştırılır (aşağıdaki başlıklar vb.)
Filmin Tarihi:
Yönetmeni:
Arka Plan Hikayesi:  Yönetmen bu filmi neden çekmiş, amacı ne? vb.
TÜRÜ: Dönem filmi/tarihsel film, korku, gerilim, komedi, dram, belgesel vb.
Dönemine etkisi: Sinema tarihini, dilini etkilemiş mi? Bir ilk örnek mi? Kült bir film mi? vb.

15 Nisan 2016

Ortaçağ'ın Gotik Katedrali Notre Dame'ı Kim Kurtardı?

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Gotik sanatı görseller ve metinler aracılığıyla incelerken Victor Hugo ile bağlantılı olarak kültürel miras ve onların korunmasındaki sorumluluklarımız üzerine düşünür, tartışır. 


Kilit Beceriler: Görsel Okuma, Analiz, Değerlendirme

****


NOT: Resimlerin altındaki linklere tıklayınca ayrıntıları görecek şekilde büyüme sağlanmaktadır.


Kaynak 1: 
Gotik katedrallerin en ünlüleri arasında bulunan Paris Notre Dame Katedrali Paris’in gururu ve ekonomik özgürlüğün sembolü olarak yerel tüccarlar tarafından Meryem Ana’ya ithafen yaptırılmıştır. 1163-1345 yılları arasında tamamlanan katedralin inşası uzun yıllar sürdüğünden yapıda çok sayıda mimar çalışmış ve üslup değişiklikleri ortaya çıkmıştır. 
Resimde Katedralin ünlü “batı cephesi” (krala ait giriş bölümü) görülmektedir. http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/a/a4/NotreDameDeParis.jpg

Kültür/Tarih Nedir Üzerine Farklı Düşünceler

Dilara Kahyaoğlu
2014

Amaç: Kültür ve tarihin ne olduğu sorusuyla ilgilenen kişilerin kısa metinlerini okur karşılaştırır, çıkarımda bulunurken öğrenir.
Kilit Beceriler: Karşılaştırma, Analiz, Çıkarımda bulunma


“ kültür” Bir halkın ya da bir toplumun maddi ve manevi alanlarda oluşturduğu ürünlerin tümü; yiyecek, giyecek, barınak, korunak gibi temel ihtiyaçların elde edilmesi için kullanılan her türlü araç gereç, uygulanan teknik; fikirler, bilgiler, inançlar; geleneksel, dinsel, toplumsal, politik düzen ve kurumlar; düşünce, duyuş, tutum ve davranış biçimleri; yaşama tarzı vb. örneklerle açıklanabilir.
Veya en geniş anlamı ile yeryüzünde beşeri hayatın başlangıcından bu güne kadar insanoğlu tarafından üretilmiş olan her şey.

Konuyla ilgilenen yazarların kültürün ne olduğuyla ilgili olarak yazdıklarını incelediğimizde birçoğunun farklı fikirler savunduğunu görürüz.


Malinowski Trobriand Adaları'ndaki yerliler ile birlikte, (1918)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bronis%C5%82aw_Malinowski

İpek Yolu ve Marco Polo


Dilara Kahyaoğlu

2014


Amaç: Marco Polo ile birlikte İpekyolu’nu inceler, Orta Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan yolun önemini öğrenir, tartışır. Ticaret yollarının aynı zamanda bir kültür taşıyıcısı olduğu konusunda farkındalık kazanır, değerlendirir.


Kilit beceriler: Harita Okuma, Görsel Okuma, Analiz, Çıkarımda Bulunma,  Araştırma



Kaynak 1: 
İpek Yolu ve Marco Polo
İki bin yıl kadar önce Çin'in açtığı en önemli ticaret yolu olan İpek Yolu, dünyaca ünlüdür. Çin ile Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki köprü olarak kabul edilen İpekyolu’nun, Doğu ile Batı arasındaki ekonomik ve kültürel alışverişe önemli katkıları olmuştur.

İpek Yolu, tarihte Çin'den başlayıp Orta Asya üzerinden Güney Asya, Batı Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika'ya uzanan kara ticaret yoluydu. Çin ipeği ve ipekli ürünleri bu yol üzerinden batıya taşındığı için İpek Yolu olarak adlandırılmıştı. Yapılan arkeolojik araştırmalara göre, ipek Yolu'nda faaliyetler esas olarak Çin’in MÖ l. yüzyılda hüküm süren Batı Han hanedanının hükümdarı Zhang Kian tarafından başlatılmıştı. O zamanki İpek Yolu'nun güney rotası, Afganistan, Özbekistan ve İran’ı geçerek Mısır'ın İskenderiye şehrine; öbür rota, Pakistan ve Afganistan'ın Kabil şehrini geçerek İran Körfezi'ne, ya da Kabil'in güneyine inerek şimdiki Pakistan'ın Karaçi şehrine ya da deniz üzerinden Pers-İran ve İmparatorluğu’na kadar uzanmaktaydı.

11 Nisan 2016

İpek Yolu

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Haritalar üzerinden analiz yapar. Araştırma yaparak bilgilerini, araştırma sonuçlarını bir poster/deneme çalışması ile sunarak/yazarak sentezler

Kilit Beceriler: Harita Okuma, Görsel Okuma, Araştırma, Poster Hazırlama, Deneme Yazma


Kaynak 1: 
İPEK YOLU’NDA KALINTILAR VE COĞRAFYA




Kaynak 2: 
İPEK YOLU’NDA TİCARET



10 Nisan 2016

Kaşgarlı Mahmut'un Dünyası ve Türk Dünyası


Dilara Kahyaoğlu

2014



Amaç: Harita üzerinde araştırma yaparak eski Türk dünyasının (dünyanın) nasıl olduğuna, algılandığına dair farkındalık yaşar, günümüzle karşılaştırır, değerlendirir.

Kilit Beceriler: Araştırma, Analiz, Sonuç Çıkarma, Harita Okuma



Kaynak 1
Divan ü Lügati’t-Türk içinde yer alan Dünya ve Türk Dünyası haritası

Suavi Aydın tarafından çevrilmiş, Kaya Güvenç tarafından yeniden çizilmiştir.

Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, Remzi Kitabevi, Arka kapak içinde   

09 Nisan 2016

Efsanelerin Öğrettikleri

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Efsaneleri karşılaştırmalı inceler, öğrenir. Farklı içerikte olmasının nedenlerini sorgular.


Kilit Beceriler: Araştırma, Tartışma, Çıkarımda Bulunma, Karşılaştırma, Eleştirel Düşünme Becerisini kullanma, Yazma

Kaynak 1:

“Masallar, mitler, halk hikâyeleri, ortak (kollektif) bilinçdışının ürünleridir; ait olduğu topluluğun bireye sunduğu, binyıllar boyunca yaşanagelmiş, sınanmış zihin modellerini sahneler”



Bilgin Saydam, “Deli Dumrul’un Bilinci” 


Eski Türklerin İnanışları Üzerine Farklı Görüşler

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Eski Türklerin inanışlarına dair farklı görüşleri karşılaştırır, tartışır.


Kilit beceriler: Eleştirel Düşünme, Analiz, Çıkarımda bulunma, Araştırma 



Kaynak 1: 
Göktürk Dini

 “Bazı bilginler, Orta Asya halklarının birer avcı ve çoban olduklarını düşünerek bu eserlerde [Türklerden kalan eserlerde, kalıntılarda] günlük hayatın tezahür ettiğine [yansıdığına, göründüğüne, yaşantılarından izler taşıdığına] inanmışlardı. Hatta daha da ileri giderek Hunlar’ın “totemist” olduğunu iddia edenlere de rastlamaktayız. Hunlar tek tanrılı bir Göktürk dinine inanmakta idiler.
Tek tanrılı bir dine inanan bir kavimde “totem” aramak biraz güçtür. Bunlar olsa olsa eski Hun inanç ve efsanelerinin bir kalıntısı olabilirler. Nitekim “totemist” olmadıkları halde kendi aralarında anlattıkları bir “kurt efsanesi”ne inanıyorlar ve kurt başını da milli bir arma olarak taşıyorlardı.”
 Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihi

Orhun Yazıtlarından Seçmeler

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Orhun Yazıtlarının içeriğini analiz eder, tartışır, çıkarımda bulunur.


Kilit Beceriler: Tartışma, Çıkarımda Bulunma, Analiz, Değerlendirme


Bilge Tonyukuk Anıtı. https://en.wikipedia.org/wiki/Orkhon_inscriptions



Kaynak 1: 
Kültigin Yazıtı, Kuzey Yüzü
Süratle gelen (düşman) ordusunu Kül Tigin dağıtıp Tongra(lardan) bir grup yiğit on eri Tonga Tigin'in cenaze töreninde kuşatarak öldürdük. Beşinci olarak Ezgenti Kadız'da Oğuzlarla savaştık. Kül Tigin Az yağız (at)ına binip hücum etti. İki eri mızrakladı, çamura garketti O ordu orada öldü. Amga korugan'ında kışlayıp (o yılın) ilkbaharında Oğuz'lara doğru ordu sevk ettik. Kül Tigin'i karargâhın başında bıraktık. Düşman Oğuz'lar karargâhı bastılar. Kül Tigin öksüz kır (at)ına binip dokuz er(i) mızrakladı, karargâhı düşmana vermedi. (Kül Tigin olmasaydı) annem Hatun başta olmak üzer (diğer) annelerim, ablalarım, prenseslerim, bunca hayatta kalanlar cariye olacak idi, ölenler (de) yazıda yabanda yata kalacak idiniz; Kül Tigin yok olsa (idi) hep ölecek idiniz.
Tekin, Talat. Orhon Yazıtları. s: 23

Orhun Yazıtları

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Orhun Yazıtları konusunda bilgi edinirken yazıtların anlamını, tarih ve tarihçilik açısından analiz eder.


Kilit Beceriler: Karşılaştırma, Çıkarımda Bulunma, Analiz


Kaynak 1: 
Orhun Yazıtlarının Sahibi kim?
Güney Sibirya’da, Yenisey ırmağının yukarı mecrası boyunca İskandinav “runik” yazısına benzer mezar yazıtlarının bulunduğu daha 18. Yüzyıl başlarında Johann von Strahlenberg’in eseri aracılığıyla biliniyordu. Bu eserin ardından buraya ilk gönderilen araştırmacılar Fin heyetiydi.

Rus arkeolog Yadrintsev, Moğolistan’da Orhon ırmağı kıyılarında aynı yazı ile yazılmış çok daha büyük iki yazıt buldu (1889). Bu yeni keşif üzerine bir Fin araştırma ekibi Orhon ırmağı kıyısına gitti ve bu bilimsel gezi sonunda Orhon Yazıtlarının mükemmel kopyaları yayımlandı (1892).

Orhon Yazıtlarının Finlandiya’da yayımlanan atlası, bu taşlardan biri üzerinde bulunan Çince yazıtın okunabilen kısımlarının bir çevirisini de içeriyordu.  Bu kısa Çince metin bize bu iki anıttan birinin 732 yılında ölen bir Türk prensinin anısına dikilmiş olduğunu haber veriyordu.

Tekin,Talat. Orhon Yazıtları. s: V


08 Nisan 2016

Göçebe Savaşçılar ve Boylar Konfederasyonu Hakkında Üç Görüş

Dilara Kahyaoğlu
2014

Amaç: Göçebe, savaşçı, göçebe, yerleşik vb. kavramlar üzerinden Orta Asya topluluklarının ekonomik, siyasi ve sosyal yapısını inceler, tartışır.
Kilit Beceriler: Analiz,  Araştırma, Yazma, Kanıt Kullanma, Çıkarında bulunma



Kaynak 1: 
İbn-i Haldun  (1332 Tunus -  1406 Kahire)

1a. İbn-i Haldun Enstitüsünün sembolü 
 Arap-Amerikan Müzesi, Michigan
Modern historiyografininsosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen 
14. yüzyıl düşünürüdevlet adamı ve tarihçisi. Köklü bir aileden geldiği için iyi bir eğitim aldı. Tunus ve Fas'ta devlet görevlerinde bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır'da çalıştı. Kuzey Afrika'nın o dönem istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına neden oldu. Bedevi kabilelerini çok iyi tanımasından dolayı aranan bir devlet adamı ve danışman oldu. Mısır'da 6 defa Maliki kadılığı yaptı. Şam'ı işgal eden Moğol İmparatoru Timur ile görüşmesi bir fatih ile bir bilginin ilginç buluşması olarak tarihe geçti.

Siyasal yaşamdan çekildiği dönemlerde adını tarihe geçiren 7 ciltlik dünya tarihi Kitâbu’l-İber ve onun giriş kitabı olarak düşündüğü Mukaddime'yi yazdı. Eseri, Arap dünyasında etki yaratmasa da Osmanlı tarih anlayışını derinden etkiledi. Başta Kâtip ÇelebiNaima ve Ahmet Cevdet Paşa olmak üzere Osmanlı tarihçileri Osmanlı Devleti'nin yükseliş ve çöküşünü pek çok defa onun teorileriyle analiz etti. Arap dünyasında yeniden keşfedilmesi ancak Arap milliyetçiliğinin gelişmeye başlaması ile oldu. 19. yüzyıldan itibaren ise Avrupalı tarihçiler tarafından keşfedildi ve eserleri büyük takdir gördü. Öyle ki Toynbee, aradan geçen yüzyıllardan sonra onun için şöyle dedi: "Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibi".

Orta Asya Neresidir? Nasıl Bir Yerdir?

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Haritalar ve metinler aracılığıyla Orta Asya’yı tanır. Neresi olduğu konusunda farklı fikirlerin farkına varır.


Kilit beceriler: Harita Okuma, Karşılaştırma, Analiz, Çıkarımda Bulunma,  Araştırma


Kaynak 1
Göçebelerin ve Yerleşiklerin Yaşam Alanları
Türkler gibi göçebe, savaşçı halkların esas yaşam alanları haritada “bozkırlar” çemberi içinde gösterilen geniş bölgedir (A).  Hiung-Nu, Göktürk vb. olarak isimlendirilen ve “Türk” etnik grubu içinde düşünülen halkların ana yaşam alanlarının ise; Orhun ve Selenga ırmakları ile Altay Dağları arasındaki bölge olarak düşünülmektedir (bkz. Kaynak 2).

Ortaçağ'da Avrupa Teknolojisinin Kaynakları

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Ortaçağ’da Avrupa teknolojisinin kaynaklarını konusunda bilgi edinir. Araştırır. Tartışır.

Kilit Beceriler: Okuma, Anlama



İngiltere'de bir yeldeğirmeni. 1815
https://en.wikipedia.org/wiki/Windmill
Avrupa yavaş yavaş yeni teknolojileri benimsedi. En önemlilerinden biri su değirmeniydi; 1086'da İngiltere’de 5624 tane bulunuyordu, ama tahılı uzak mesafelere taşımak o kadar zordu ki birçoğu pek kullanmıyordu. Su değirmenlerinin kullanılması yavaş yavaş yaygınlaştı. 9. yüzyılın ortasından itibaren Fransa'da bira için malt yapımı ve 11.-12. yüzyıllara gelindiğinde kenevir için presleme değirmenleri ve kumaş kasarlamak için kullanıldı. İslam dünyasında yel değirmenleri yaklaşık olarak 10. yüzyıldan itibaren gelişti, fakat dikey milleri vardı. Avrupa'ya has gelişme muhtemelen ilk defa 12. yüzyılda İngiltere'de kullanılan yatay milli yel değirmeniydi. 13. yüzyıla gelindiğinde Ypres'in çevresinde 120'den fazla bu tür değirmen bulunuyordu. Hepsinden önemlisi, Avrasya‘nın başka bir yerinde genellikle 1000 yıldan beri kullanılan teknolojilerin Avrupa'da benimsenmesiydi. Birçoğu İslam aracılığıyla buraya ulaşmıştı.

Menocchio’nun Yargılanması


Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Ortaçağ Engiziyonundaki bir yargılama üzerinden dönemin özelliklerinin kişilere yansımasını analiz eder, araştırır, oynayarak gösterir.
Kilit Beceriler: Araştırma, Analiz, Sonuç Çıkarma, Yazma, Oynayarak Gösterme




Ön Bilgi
1532 doğumlu Menocchio, İtalya’nın küçük bir kasabası olan Montereale’de yaşayan bir değirmencidir.  Dilden dile anlatılan sözlü kültürden etkilendiği gibi aralarında Kuran’ın da bulunduğu çeşitli kitapları da okumuştur. Düşüncelerini etrafındaki insanlara anlatmayı sever, onlarla tartışır. Örneğin,  “ Bana göre her şey [başlangıçta] kaostu. Bu bütünün içinden bir kütle doğdu. Tıpkı peynirin sütten yapılışı gibi... Ve içinden kurtlar çıktı, bunlar da meleklerdi.

07 Nisan 2016

Cezalar, Dışlamalar, Cadılar

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Belli başlı kavram, isim ve olgular çerçevesinde Ortaçağın cezalandırma sistemini inceler, değerlendirir.


Kilit Beceriler: Araştırma, Tartışma, Çıkarımda Bulunma, Karşılaştırma, Eleştirel Düşünme Becerisini kullanma, Yazma


Kaynak 1: 
Bir Ortaçağ Kurumu: Enkizisyon (Engizisyon)
Enkizisyonu,  Katolik Kilisesi’nde heretik (egemen olan dine veya inanışa göre; sapkın, kâfir dinsel öğretiler) akımlar ile simya, büyücülük ve cadılık gibi etkinliklere karşı mücadele amacıyla oluşturulmuş, ortaçağda ve yeniçağın başlarında büyük güç kazanmış, “papalığa bağlı yargı kurumu” olarak kısaca tanımlayabiliriz. Sözcük, Latince “inquiro” yani araştırmak, soruşturmak kökünden türetilmiştir. “Enkizitörlerin” yani enkizisyon görevlisi olan sorgucuların görevi ise herhangi bir şikâyet beklemeksizin heretikleri ve başka din suçlularını araştırıp, bulmaktı.
Ortaçağ başlarında Katolik Kilisesi’nin gücünü pekiştirmesinden sonra heretiklere toplum düşmanı gözüyle bakılmaya başlandı.  Heretik akımlar güçlenip devletin varlığını tehdit eder bir duruma gelince de, kilise bir yandan aforoz uygulamalarına girişirken, bir yandan da Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, resmi kovuşturmalar başlatmıştı.