Kaynaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kaynaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

02 Aralık 2018

Ortaçağ ile İlgili Konuların Linkleri, Kaynakça, Sözlük ve Sınav Soruları

Dilara Kahyaoğlu
2018-Aralık
Kaynak: Ortaçağ Tarih Atlası
11. yüzyıl insanlarının (okumuşların, bilginlerin, ilgilenenlerin) dünyalarının sınırları bu kadardı,
Dünya'yı böyle algılıyorlardı.
Avrupa merkezli bakış olduğunu da ayrıca belirtelim

Konuların Linkleri

01 Mayıs 2018

Kimlik Penceresinden Eski Türk Toplumlarına Genel Bir Bakış

Dilara Kahyaoğlu
1998
Raşid Al-Din'in (Reşidüddin) Câmi'u’t-tevârîħ’indeki minyatürde
Cengiz Han'ın Pekin'i fethedişi betimlenmiş.
Cengiz Han en büyük ve sonuncu bozkır imparatorluğunu kurmuştu.
Ardılları zamanında imparatorluk bölündü ve yerelleşerek bozkır imparatorluğu olma özelliğini kaybetti. 
Eski Türk toplumları göçebe/savaşçı bir yaşam tarzını benimsemiş topluluklardı. “Göçebe/Savaşçı” terimleri ile ne anlatmak istediğimizi kısaca özetlemeye çalışalım çünkü bu sorun ileri ki konularda daha ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.

Boylar (kabileler, aşiretler) halinde Orta Asya bozkırlarında yaşamakta olan Türkler bozkır ikliminin geçerli olduğu o iklim koşullarında yerleşik bir yaşam sürdürme şansına sahip değillerdi.

Bu durum onları avcılık, sınır ticareti ve yağmacılık türünden geçim kaynakları yaratmaya itmiş ve çok geniş bir alanda dağınık bir yerleşime sahip görünen bu boylar, zaman zaman güçlü bir hakanın ve/veya boyun egemeliği altına girerek “bozkır imparatorlukları” veya daha klasik bir söyleyişle “boylar Konfederasyonu” dediğimiz “kabileler birliğini”, “boylar birliği”ni oluşturmuşlardır.

06 Nisan 2018

Eski İç Asya Toplulukları Hakkındaki Bilgileri Nerelerden Öğreniyoruz?

Dilara Kahyaoğlu
1998
Önemli kaynaklardan biri
Macarcadan çeviren Sadrettin Karatay
Orta Asya Neresidir?

İç Asya adı da verilen Orta Asya, en geniş şekliyle doğudan batıya Baykal Gölü ile Ural Dağları; Güneyde Altay Dağları, Balkaş Gölü-Aral Gölü arasında kalan bölgedir. Bölge tarıma elverişli olmayan steplerle (bozkır) kaplıdır.

Orta Asya’nın bizim tarafımızdan bilinen tarihi, MÖ 1000’li yıllara kadar gitmektedir. Günümüzden üç bin yıl öncesinde, herhangi bir yerleşik uygarlığın bulunmadığı bu bölgede, çok çeşitli kavimlerin birbirleriyle sık sık yağma savaşlarına girişen göçebe çoban toplulukları olarak yaşadıkları bilinmektedir. Bu topluluklara kavim adı verilmektedir.

Eski Orta Asya Toplulukları Hakkındaki Bilgileri Nerelerden Öğreniyoruz?
Moğollar, Slavlar, Samoyedler, Tunguzlar, Kırgızlar burada yaşadığı bilinen göçebe kavimlerden bazılarıdır. Bölgede yaşayan kavimler hakkındaki en eski bilgilerimizi, yerleşik ve gelişmiş (yazıya sahip) bir uygarlığa sahip olan sınır komşusu Çin kaynaklarına borçluyuz. Kavimler batıya doğru hareket ettikçe, başta İran, Roma ve Bizans  olmak üzere diğer yerleşik ve gelişmiş  Ön Asya/Anadolu ve sonra Avrupa  uygarlıklarıyla karşı karşıya gelecekler ve onların kayıtlarında da yer alacaklardır dolayısıyla daha geç dönem hakkındaki bilgilerimizi de bu kaynaklara borçluyuz.

13 Kasım 2017

Yunan Uygarlığı- Yunan Anakarası ve İyonya

Dilara Kahyaoğlu
1997-2004
Kasım 2017
Yunan Kolonileri ve alışveriş ürünleri
bkz. kaynak *
Yunan Anakarası - Dorlar 
MÖ 1200 yılında kuzeyden bugünkü Yunan Anakarası’na gelen Dorlar, eski Akha Uygarlıklarının üzerinde egemenlik kurdular. Dor göçlerinin ardından Akhaların Anadolu’nun Ege kıyılarına göç edip İyon Şehir devletlerini oluşturduğu kabul edilir. Akhaların ardından bazı Dor kabileleri de Anadolu’nun Güneybatı bölgelerine yerleşmişlerdir. Yunanistan’a gelen Dorların eski Akha topraklarında şehir devletleri şeklinde siyasi örgütlenmelerini kurdukları biliniyor. “Polis” denilen bu şehir devletleri bir ya da bir çok şehirle birlikte onlara bağlı ve onları tamamlayan kırları da kapsayan siyasi bir birliktir. Bunların en önemlileri Atina, Sparta, Korint, Tebai ve Larissa’ydı. Şehir devletlerinin ortaya çıkması ile beraber sosyal sınıflar da ortaya çıkmaya başlamıştır. Aristokrat sınıfın belki de ilk adımı kralın arkadaşlarına ve yakın çevresine meclise girme hakkı verilmesiyle ortaya çıkmıştı. Bu meclis sadece danışma kurulu niteliğindeydi. Köleler siyasi hayata ve orduya katılamıyordu. İlk dönemlerde ticaret Fenikelilere bırakılmıştı.

08 Nisan 2016

Ortaçağ'da Avrupa Teknolojisinin Kaynakları

Dilara Kahyaoğlu
2014


Amaç: Ortaçağ’da Avrupa teknolojisinin kaynaklarını konusunda bilgi edinir. Araştırır. Tartışır.

Kilit Beceriler: Okuma, Anlama



İngiltere'de bir yeldeğirmeni. 1815
https://en.wikipedia.org/wiki/Windmill
Avrupa yavaş yavaş yeni teknolojileri benimsedi. En önemlilerinden biri su değirmeniydi; 1086'da İngiltere’de 5624 tane bulunuyordu, ama tahılı uzak mesafelere taşımak o kadar zordu ki birçoğu pek kullanmıyordu. Su değirmenlerinin kullanılması yavaş yavaş yaygınlaştı. 9. yüzyılın ortasından itibaren Fransa'da bira için malt yapımı ve 11.-12. yüzyıllara gelindiğinde kenevir için presleme değirmenleri ve kumaş kasarlamak için kullanıldı. İslam dünyasında yel değirmenleri yaklaşık olarak 10. yüzyıldan itibaren gelişti, fakat dikey milleri vardı. Avrupa'ya has gelişme muhtemelen ilk defa 12. yüzyılda İngiltere'de kullanılan yatay milli yel değirmeniydi. 13. yüzyıla gelindiğinde Ypres'in çevresinde 120'den fazla bu tür değirmen bulunuyordu. Hepsinden önemlisi, Avrasya‘nın başka bir yerinde genellikle 1000 yıldan beri kullanılan teknolojilerin Avrupa'da benimsenmesiydi. Birçoğu İslam aracılığıyla buraya ulaşmıştı.

04 Nisan 2016

Çin'in İki Bilgesi


Dilara Kahyaoğlu
2014

Amaç: Çin’in iki bilgesini tanır, düşünceleriyle tanışır, karşılaştırır, günümüzle karşılaştırır, eleştirir.
Kilit Beceriler: Araştırma, Tartışma, Çıkarımda Bulunma, Karşılaştırma, Eleştirel Düşünme Becerisini kullanma



Konfüçyüs'ün heykeli
https://www.flickr.com/photos/drs2biz/72692733
Kaynak 1: Konfüçyüsçülük

Konfüçyüsçülüğün epey tutucu olan fakat yumuşak sözcüklerle dile getirilen dindarlığı, Çin toplumuna zamanımıza kadar silinmeden gelen bir damga vurmuştur. Konfüçyüsçülüğün böyle bir ürün vereceği Konfüçyüs'ün yaşadığı tarihlerde (MÖ 551-479) açıkça ortaya çıkmış değildi. Gerçekte hiçbir zaman toplumu yönetmeye çağrılmadığı için Konfüçyüs,  kendisini başarıya ulaşmamış saydı. Çünkü eğitim görmüş bir insanın erdemini, ancak iktidar sahibi olup, sorumluluk üstlenmesiyle tam olarak ortaya koyabileceğine inanıyordu. Konfüçyüs ancak öldükten sonra öğrencileri aracılığıyla Çin'i yönetmiştir.