savaşçı göçebeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
savaşçı göçebeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Mayıs 2018

Kimlik Penceresinden Eski Türk Toplumlarına Genel Bir Bakış

Dilara Kahyaoğlu
1998
Raşid Al-Din'in (Reşidüddin) Câmi'u’t-tevârîħ’indeki minyatürde
Cengiz Han'ın Pekin'i fethedişi betimlenmiş.
Cengiz Han en büyük ve sonuncu bozkır imparatorluğunu kurmuştu.
Ardılları zamanında imparatorluk bölündü ve yerelleşerek bozkır imparatorluğu olma özelliğini kaybetti. 
Eski Türk toplumları göçebe/savaşçı bir yaşam tarzını benimsemiş topluluklardı. “Göçebe/Savaşçı” terimleri ile ne anlatmak istediğimizi kısaca özetlemeye çalışalım çünkü bu sorun ileri ki konularda daha ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.

Boylar (kabileler, aşiretler) halinde Orta Asya bozkırlarında yaşamakta olan Türkler bozkır ikliminin geçerli olduğu o iklim koşullarında yerleşik bir yaşam sürdürme şansına sahip değillerdi.

Bu durum onları avcılık, sınır ticareti ve yağmacılık türünden geçim kaynakları yaratmaya itmiş ve çok geniş bir alanda dağınık bir yerleşime sahip görünen bu boylar, zaman zaman güçlü bir hakanın ve/veya boyun egemeliği altına girerek “bozkır imparatorlukları” veya daha klasik bir söyleyişle “boylar Konfederasyonu” dediğimiz “kabileler birliğini”, “boylar birliği”ni oluşturmuşlardır.

08 Nisan 2016

Göçebe Savaşçılar ve Boylar Konfederasyonu Hakkında Üç Görüş

Dilara Kahyaoğlu
2014

Amaç: Göçebe, savaşçı, göçebe, yerleşik vb. kavramlar üzerinden Orta Asya topluluklarının ekonomik, siyasi ve sosyal yapısını inceler, tartışır.
Kilit Beceriler: Analiz,  Araştırma, Yazma, Kanıt Kullanma, Çıkarında bulunma



Kaynak 1: 
İbn-i Haldun  (1332 Tunus -  1406 Kahire)

1a. İbn-i Haldun Enstitüsünün sembolü 
 Arap-Amerikan Müzesi, Michigan
Modern historiyografininsosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen 
14. yüzyıl düşünürüdevlet adamı ve tarihçisi. Köklü bir aileden geldiği için iyi bir eğitim aldı. Tunus ve Fas'ta devlet görevlerinde bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır'da çalıştı. Kuzey Afrika'nın o dönem istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına neden oldu. Bedevi kabilelerini çok iyi tanımasından dolayı aranan bir devlet adamı ve danışman oldu. Mısır'da 6 defa Maliki kadılığı yaptı. Şam'ı işgal eden Moğol İmparatoru Timur ile görüşmesi bir fatih ile bir bilginin ilginç buluşması olarak tarihe geçti.

Siyasal yaşamdan çekildiği dönemlerde adını tarihe geçiren 7 ciltlik dünya tarihi Kitâbu’l-İber ve onun giriş kitabı olarak düşündüğü Mukaddime'yi yazdı. Eseri, Arap dünyasında etki yaratmasa da Osmanlı tarih anlayışını derinden etkiledi. Başta Kâtip ÇelebiNaima ve Ahmet Cevdet Paşa olmak üzere Osmanlı tarihçileri Osmanlı Devleti'nin yükseliş ve çöküşünü pek çok defa onun teorileriyle analiz etti. Arap dünyasında yeniden keşfedilmesi ancak Arap milliyetçiliğinin gelişmeye başlaması ile oldu. 19. yüzyıldan itibaren ise Avrupalı tarihçiler tarafından keşfedildi ve eserleri büyük takdir gördü. Öyle ki Toynbee, aradan geçen yüzyıllardan sonra onun için şöyle dedi: "Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibi".

27 Kasım 2015

Orta Asya'dan Anadolu'ya Kısa Tarihçe

Dilara Kahyaoğlu 2002

 “uygarlık ve ‘barbarlık’ ” kuşağı



Elimize  Avrasya’yı gösteren bir harita aldığımızda aşağı yukarı 45. Kuzey Paralelinin kuzeyinde yer alan  devasa bir coğrafi bölge  görürüz. Bu bölge esas olarak soğuk ılıman ve soğuk kuşakta yer alır, en kuzey kısımları ise artık kutup ikliminin görüldüğü yerlerdir.
İşte bir zamanlar (aslında Asya kısmında şimdi de)  “bu insana uygun olmayan alanlarda çoban halklar”[1] yaşamaktaydı. “Türkler, Türkmenler, Kırgızlar ve Moğollar... Atlılar topluluğu... şiddete yatkın, yağmacı, gaddar, delice cesur... Yerleşik halklar –bu çoban/ savaşçı göçebelere – ancak XVII. Yüzyılın sonunda top barutu sayesinde ”[2] egemen oldular...

Devlet Nedir?

Dilara Kahyaoğlu
1998

Tarih I kitabına göre devlet tanımı; Bir milletin belli sınırlara sahip bir toprak parçası üzerinde kendi istiklalini elinde bulundurup teşkilatlanmasıyla ortaya çıkan kurumdur. Bir devletin olabilmesi için halk, toprak (ülke), bağımsızlık ve siyasi örgütlenme yani devlet yönetiminin bulunması gerekir.

Diğer devlet tanımları;

*Belli bir ülkede meşru egemenlik iddiasıyla o ülkede yaşayan bütün insanların hak, görev, sorumluluk ve davranışlarının kontrolünü elinde tutan siyasal kurum

*Bir toplumdaki bütün siyasal kurumların soyut düzeyde toplamını ifade eden kavram.

*Sınıflı toplumlarda egemen sınıfların alt sınıflar üzerindeki sömürüsünü meşrulaştıran, hâkim sınıfın ideolojisini savunup onun çıkarlarını korumaya yarayan temel aygıtlardan biri.

DİKKAT; Bazı tarihçiler eski Türk toplumlarını ve/veya daha genel bir ifade ile bozkır halklarının oluşturduğu “Kabileler Birliğini / Boylar Konfederasyonu’nu” Devlet olarak kabul etmezler. Burada sorun 1- Sınırları belli toprak parçası tanımında 2-Siyasal örgütlenme tanımında karşımıza çıkar.

***Bozkır halklarında ülke sınırı olarak belirtilen çerçeveyi, günümüz devletlerinin ve/veya tarihte “yerleşik devlet “olarak isimlendirilen devletlerin sınırları ile karşılaştırıp aradaki farkları belirleyiniz.

Buradan çıkartacağınız sonuç, birinci sorunun cevabını verecektir.