Dilara Kahyaoğlu
Lozan
Antlaşması’nın imzalanmasından önce TBMM’nin
1 Kasım 1922’de saltanatlık rejimine son verdiğini biliyoruz. Bu arada
24 Kasım 1923 tarihinde Lozan Antlaşması da imzalanmıştı ama yabancı
gazetecilerin Mustafa Kemal’e sık sık sorduğu
bir sorunun yanıtı hala cevapsızdı: “Yeni
rejimin ismi nedir?” Aslında o
aralar rejimin ismi konmamakla birlikte, ülkenin cumhuriyetle yönetildiği
açıktı. Başta bir meclis vardı ve M.Kemal, Meclis Başkanı sıfatı ile devlet
başkanlığı görevini yerine getiriyordu.
Milli
Mücadeleyi gerçekleştirmiş olan Birinci
Meclis 16 Nisan 1923’te son toplantısını yaparak tarihe karıştı, yeni seçimler yapılarak İkinci
Meclis kuruldu. Böylelikle Birinci Meclis’te yer alan cumhuriyete karşı çıkabilecek
bazı milletvekilleri tasfiye edilmiş oldu. 9
eylül 1923’te M. Kemal kendi partisini
kurdu: Halk Fırkası. Bu parti cumhuriyet döneminin ilk siyasi
partisidir. Cumhuriyetin ilanından sonra
ismini Cumhuriyet Halk Partisi
(Cumhuriyet Halk Fırkası) olarak değiştirmiştir. Bu arada Mustafa Kemal 22 Eylül 1923’te
yabancı bir gazeteciye verdiği demeçte “cumhuriyet”
kelimesini ilk kez kamuoyu önünde telaffuz etmişti. Bu demecin ardından cumhuriyet
konusu yoğun olarak tartışıldı.
Basının
tavrı genellikle bu görüşü destekler nitelikteydi
ama bazı İstanbul gazeteleri buna karşı çıkıyorlardı.
(bkz. "Cumhuriyet'in İlanı Günlerinde Gazetelerde Çıkan Yorumlar"
http://kaynaklarlatarih.blogspot.com.tr/2015/11/belge-cumhuriyetin-ilaniyla-ilgili.html
(bkz. "Cumhuriyet'in İlanı Günlerinde Gazetelerde Çıkan Yorumlar"
http://kaynaklarlatarih.blogspot.com.tr/2015/11/belge-cumhuriyetin-ilaniyla-ilgili.html
Ekim aynın sonuna doğru başlayan hükumet bunalımı M. Kemal’e cumhuriyetin ilanı için uygun ortamı hazırladı.
28 Ekim akşamı M. Kemal, yakın
çalışma arkadaşlarını Çankaya Köşkü’ne bir akşam yemeğine davet ederek: “Yarın Cumhuriyet’i ilan ediyoruz” dedi.
O akşam ve ertesi günü Halk Fırkası toplantısında bu meselenin ayrıntılarının
tartışıldığını ve anayasa değişikliği için ilgili maddelin oluşturulduğunu
biliyoruz. Ardından TBMM Genel Kurulu toplandı ve anayasa değişikliğini kabul
ederek cumhuriyeti resmen ilan etti (29
Ekim 1923).
Buna göre M. Kemal
cumhurbaşkanı seçildi ve M. Kemal İsmet İnönü’yü başbakan olarak atadı (o zamanlar
“kuvvetler birliği sistemi” olduğunu
hatırlayalım). Bakanlar yani o zamanki adıyla vekiller ise başbakan tarafından
seçildi. Anayasanın ikinci maddesinde, T.C.
Devleti’nin resmi dininin İslam, resmi dilinin Türkçe olduğu belirtildi.
Anlaşılacağı gibi “laiklik” konusu o sıralar doğrudan gündeme getirilememiştir.
Bununla ilgili tartışmalara ilerideki konularda değineceğiz.
ARAŞTIRMA, ÇALIŞMA, TARTIŞMA
1.
M. Kemal’in yabancı gazeteciye verdiği
demeci nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce “cumhuriyet” kelimesi ağızdan
yanlışlıkla çıkan bir sözcük müdür?
2.
Saltanatlık 1 Kasım 1922 kalkmış, Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edilmiştir.
Neden ikisi bir arada yapılamamış ve bir süre beklenmiş olabilir?
Düşüncelerinizi yazınız.
3.
Cumhuriyet’in ilk kurucu kadroları neden sürekli Batı’ya mesaj vermek ihtiyacı
içindeler? Bu mesajların niteliği, özü
nedir? Batı, neden bu kadar meraklı, neyi veya neleri öğrenmek istiyor?
Yazar adı belirtilmeden, aktif link verilmeden kullanılamaz, alıntılanamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder