08 Mayıs 2016

Cumhuriyet’in İlanı: “Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz!”

Dilara Kahyaoğlu

Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından önce TBMM’nin  1 Kasım 1922’de saltanatlık rejimine son verdiğini biliyoruz. Bu arada 24 Kasım 1923 tarihinde Lozan Antlaşması da imzalanmıştı ama yabancı gazetecilerin  Mustafa Kemal’e sık sık sorduğu bir sorunun yanıtı hala cevapsızdı: “Yeni rejimin ismi nedir?”  Aslında o aralar rejimin ismi konmamakla birlikte, ülkenin cumhuriyetle yönetildiği açıktı. Başta bir meclis vardı ve   M.Kemal, Meclis Başkanı sıfatı ile devlet başkanlığı görevini yerine getiriyordu.

Milli Mücadeleyi gerçekleştirmiş olan  Birinci Meclis 16 Nisan 1923’te son toplantısını yaparak tarihe karıştı,  yeni seçimler yapılarak  İkinci Meclis kuruldu. Böylelikle Birinci Meclis’te yer alan cumhuriyete karşı çıkabilecek bazı milletvekilleri tasfiye edilmiş oldu. 9 eylül 1923’te M. Kemal kendi partisini  kurdu: Halk Fırkası. Bu parti cumhuriyet döneminin ilk siyasi partisidir.  Cumhuriyetin ilanından sonra ismini Cumhuriyet  Halk Partisi (Cumhuriyet Halk Fırkası) olarak değiştirmiştir.  Bu arada Mustafa Kemal 22 Eylül 1923’te yabancı bir gazeteciye  verdiği demeçte “cumhuriyet” kelimesini ilk kez kamuoyu önünde telaffuz etmişti. Bu demecin ardından cumhuriyet konusu yoğun olarak tartışıldı. 

Basının tavrı genellikle  bu görüşü destekler nitelikteydi ama  bazı İstanbul gazeteleri buna karşı  çıkıyorlardı. 


(bkz. "Cumhuriyet'in İlanı Günlerinde Gazetelerde Çıkan Yorumlar"
http://kaynaklarlatarih.blogspot.com.tr/2015/11/belge-cumhuriyetin-ilaniyla-ilgili.html


Ekim aynın sonuna doğru başlayan hükumet bunalımı M. Kemal’e cumhuriyetin ilanı için uygun ortamı hazırladı.  28 Ekim akşamı M. Kemal,  yakın çalışma arkadaşlarını Çankaya Köşkü’ne bir akşam yemeğine davet ederek: “Yarın Cumhuriyet’i ilan ediyoruz” dedi. O akşam ve ertesi günü Halk Fırkası  toplantısında bu meselenin ayrıntılarının tartışıldığını ve anayasa değişikliği için ilgili maddelin oluşturulduğunu biliyoruz. Ardından TBMM Genel Kurulu toplandı ve anayasa değişikliğini kabul ederek  cumhuriyeti resmen ilan etti (29 Ekim 1923).  

Buna göre M. Kemal cumhurbaşkanı seçildi ve M. Kemal İsmet İnönü’yü başbakan olarak atadı (o zamanlar “kuvvetler birliği sistemi” olduğunu hatırlayalım). Bakanlar yani o zamanki adıyla vekiller ise başbakan tarafından seçildi.  Anayasanın ikinci maddesinde, T.C. Devleti’nin resmi dininin İslam, resmi dilinin Türkçe olduğu belirtildi. Anlaşılacağı gibi “laiklik” konusu o sıralar doğrudan gündeme getirilememiştir. Bununla ilgili tartışmalara ilerideki konularda değineceğiz.


ARAŞTIRMA, ÇALIŞMA, TARTIŞMA

1. M. Kemal’in  yabancı gazeteciye verdiği demeci nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce “cumhuriyet” kelimesi ağızdan yanlışlıkla çıkan bir sözcük müdür?

2. Saltanatlık 1 Kasım 1922 kalkmış, Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edilmiştir. Neden ikisi bir arada yapılamamış ve bir süre beklenmiş olabilir? Düşüncelerinizi yazınız.

3. Cumhuriyet’in ilk kurucu kadroları neden sürekli Batı’ya mesaj vermek ihtiyacı içindeler? Bu mesajların niteliği, özü  nedir? Batı, neden bu kadar meraklı, neyi veya neleri öğrenmek istiyor?

Yazar adı belirtilmeden, aktif link verilmeden kullanılamaz, alıntılanamaz.

Hiç yorum yok: