01 Kasım 2018

Hiung-nular veya Asya Hunları Üzerinde Farklı Konuları Tartışma

Dilara Kahyaoğlu 
1998

Sınırlar için aşağıdaki tartışmaya bkz.
"Hun" adı ilk kez Çin kaynaklarında karşımıza çıkar ( M.Ö 318 yılına ait bir yazılı antlaşmada), yalnız orada “Hiung-nu” olarak geçmektedir.
Yaşadıkları esas bölge; Orhun ve Selenga ırmakları civarıdır.
Bilinen ilk hükümdarları  Teoman'dır (Tu-man).
En parlak dönemlerini Mete (Mao-dun)* zamanında yaşamışlardır.
Dikkat: Avrupa Hunları ile Asya Hunlarının aynı etnik kökene sahip oldukları tartışmalı bir konudur.



Kısa siyasi tarihleri
Teoman’ı (Tu-man) öldüren Mete, başa geçince iki alanda mücadele etmiştir. Bunlar bir taraftan egemenliği altına almaya çalıştığı Orta Asya kavimleri diğer taraftan da Çinlilerdir.
Orta Asya kavimlerini kendi önderliğinde birleştirmeyi başarınca esas hedefi, yerleşik bir toplum olan Çin olmuştur.
Mao-tun ismi nasıl Mete oldu?
17. yüzyılda bir Fransız tarihçisi tarafından Çin kaynağındaki Türklerle ilgili bölümler çevrilirken Mao-tun’un ismi Mei-Dei (Mei-Tei) şeklinde okunmuştur. Türk tarihçileri ise bu kelimeyi doğrudan doğruya “Mete" şeklinde okumuşlardır. Bundan dolayı Hun hükümdarının adı doğrudan doğruya Mete olarak yazılmış, kullanılmış, ders kitapları aracılığıyla bu şekilde yaygınlaşmıştır. Yalnız bir çok tarihçi de doğru şekliyle kullanmaya devam etmiştir, ediyor. 

Tartışalım 1
Öykü-Durum; Tunghular, Mete’den atını, karısını istiyorlar veriyor ama çorak bir toprak parçası istedikleri zaman razı gelmeyip savaşıyor... 
Bu alıntının kaynağı belli mi? Cevap belli değildir olmalı çünkü yok. Peki o zaman ne yapmalı konusunda tartışın.

Tartışalım 2
Öykü-Durum; Çin imparatoru Kao-Ti’yi yenilgiye uğratıyor, istese Çin’i işgal edebilir ama yapmıyor ve antlaşmayı imzalıyor... Bu alıntının kaynağı belli mi? Cevap belli değildir olmalı çünkü yok. Peki o zaman ne yapmalı konusunda tartışın.

Tartışalım 3
Bir çok ders kitabında Hunların sınırı şöyle belirtilmiştir: "
 Doğuda; Kore, Batıda; Aral gölü, Kuzeyde; Baykal gölü, Güneyde; Tibet ve Karakurum dağları "
Göçebe bir "Boylar Birliği”nde bu sınırların anlamı ne olabilir? Bu durumu nasıl yorumlamalıyız? 

Tartışalım 4
Mao-tun'un Çin İmparatoruna Yazdığı Mektup: “Batı’da Yüeçiler’i göğün yardımı ile , askerlerimin savaşçılığı, atalarımın kudreti ile yendim. Hepsini kılıçtan geçirerek hakimiyetim altına aldım. Bundan sonra yirmi altı kavmi daha Hakimiyetim altına aldım. Bunların hepsi Hun (Hiung-nu) oldu. Yay çekebilen tüm kavimler tek bir aile gibi birleştiler. Kuzeydeki memleketlerin hepsi hakimiyetim altındadır...  Gönderdiğim bir deve, iki cins at ve dört atlı arabalarım için kullandığım iki koşumluk sekiz atın kabulünü rica ederim. Eğer majesteleri benim ve Hunlarımın Çin Seddine yaklaşmalarını istemiyorlarsa, elçimin oraya gelişine kadar geri çekilmeleri lazımdır”.
Kısaltılarak alınan yukarıdaki metin sizlere neler düşündürdü? Özellikle “Hun” kelimesinin nasıl kullanıldığına dikkat ediniz.

Hun Devleti’nin parçalanması ve yıkılması
*Çin Devletinin etkisi, Çin’in geleneksel savunma siyasetini bırakarak daha etkin bir politika benimseyip harekete geçmesi (Bazı hanedan üyelerini ve boyları kendi denetimine alması, gönderdiği casuslar aracılığı ile Hunlar ve onların düşmanları hakkında bilgi toplatıp bunları değerlendirmeleri ve bunun sonucu Çin’in İpek Yolu’nun denetimini ele geçirmesi ...).

*Boylar birliğine bağlı olan kavimlerin çeşitli nedenlerle ayaklanmaları .

Sonuç olarak; Hunlar MS 58 tarihinde önce Doğu ve Batı Hunlar olarak ikiye bölündü. Önce Batı Hunlar, Çinliler tarafından dağıtıldı (MS 38). Doğu Hunlar da MS 48 tarihinde Kuzey ve Güney Hunlar olmak üzere ikiye ayrıldı. Daha sonra önce Güney Hunları ardından da Kuzey Hunları  Çinlilerin egemenliği altına girdiler. Dağınık Hun boyları batıya göç etmeye başladılar ve bunlar ileride “Kavimler Göçü” nün başlamasına neden olacaktır (bildiğimiz kadarıyla etkenlerden biri).

Tartışalım 5
Çang Çien Seyahatnamesi Çang-Çien , Çin İmparatoru Wu-ti zamanında Hunları durdurmak amacıyla Çin’e  komşu olan ülkelerden yardım sağlamak için gönderilmiş bir elçidir. Yüeçileri bulmuş fakat onlar artık Hunlardan uzak yaşadıkları için bir şikayetleri olmadığını söylemiştir. Ülkesine dönerken Hunlara esir düşmüş, on yıl Hunların yanında yaşamış, hatta bir Hunlu bir kadınla evlenmiş, ondan çocukları olmuştur. Hun hükümdarının ölümü üzerine meydana gelen karışıklıktan yararlanıp kaçarak ülkesine döner. Çang-Çien, ikinci seyahatini MÖ 115 yılında Vu-sun kavmine yapmıştır. Bu geziler sonucu çok değerli bilgiler (yonca ve üzüm gibi bir çok bitkiyi ilk defa tanımışlar) Çin kaynaklarına girmiş ve bu kavimler üzerine Çin’in yaptığı araştırmalar artmıştır.
Bu tip eserlerin Türk tarihi açısından nasıl bir önemi olduğunu düşününüz. Tartışınız. 

***************
*Mao-tun veya Mao-dun, kaynaklarda iki türlü de geçmekte.. Türk tarihçileri başlangıçta Çin kaynaklarında olduğu haliyle Mao-tun olarak yazarken, "Mete"yi, Maolaştırmak eleştirileri üzerine Mo-tun olarak yazmaya başladılar (Kafesoğlu, Deliorman ve İslam Ansk.) Ders kitaplarında tamamen yanlış olarak uzun yıllar Mete olarak yazıldı. Mo-tun adı çok kullanılmaz, yerleşmemiştir. Şimdilerde Mao-tun (veya Mao-dun... Ana Britannica'da böyle geçiyor) adını kullanmak daha yaygınlaşmış görünmekte.

Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Hiç yorum yok: