10 Nisan 2019

Anadolu Beyliklerinden Önceki Dönemin Belli Başlı Olguları


Dilara  Kahyaoğlu

8. yüzyılda; Talas savaşı’ndan sonra, Türkler arasında Müslümanlık yayılmaya başladı. İlk Müslüman Türk boyu “Karluklar” olarak bilinir. Müslümanlık, diğer Türk boylarına çok daha geç yayılmıştır.
                                                                            
11. yüzyılda; Oğuzlar, geleneksel bölgelerinden Batı'ya doğru göçe başlarlar. Oğuzlar arasında Müslümanlığın yayılışı, işte bu olaydan sonra olacaktır.
                                                                                   
Anadolu’ya gelen göçebeler, özellikle Doğu ve Orta Anadolu’da “beylik” denilen siyasi birlikler oluştururlar. Bunlar esas olarak aşiret temelinde örgütlenen birliklerdir.

Selçuklu hanedanından  önce Süleyman Şah (1077) daha sonra oğlu I. Kılıç Arslan, Anadolu Selçuklu  Devleti’ni kurdu. Bu devlet, Anadolu’da Türkler tarafından oluşturulmuş, ilk siyasi birliktir.

Selçukluların Anadolu’ya egemen olduğu bu dönemde, Bizans İmparatorlu’ğu  iyice küçülür
ve Batı Anadolu’ya doğru çekilir.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluş döneminde (1096),  Batılı/Katolik  Hristiyanlar, Kudüs'ü Müslümanların elinden almak için Haçlı Seferleri’ni başlatırlar. Anadolu,  Haçlıların Ortadoğu’ya inerken kullandıkları bir geçiş yoludur artık. Bu durum bir yüzyıl kadar devam eder.

Anadolu Selçuklu Devleti, 12. yüzyılın tamamını yer yer Haçlılarla, Bizanslarla ve  Türk beylikleriyle  mücadele içinde,  zaman zaman da birbirlerine karşı çeşitli ittifaklar içinde birleşerek  geçirirler.

13. yüzyılın başlarında Haçlılar artık, Anadolu’yu doğrudan geçiş yolu olarak kullanmaktan vazgeçmiştir. Bizans iyice zayıflamış ve  bir çok Türk beyliği ortadan kaldırılmış olduğundan  Selçuklular “yükselme dönemi” denilen süreci yaşarlar. Bu dönemde ciddi ölçüde ticarete de dayanan bir ekonomik yapı yaratmayı başarırlar. Ama bu dönem kısa sürecektir.

13. yüzyılın hemen başlarında Asya’da önemli gelişmeler olmaktadır. 1205 yılında Cengiz Han, Moğol Konfederasyonu’nu oluşturur. 1206-1215 arasında Asya toprakları Cengiz Han’ın büyük toprak fetihlerine sahne olacaktır. İşte tam bu aşamada Moğollar’ın egemenliğine girmek istemeyen Türk boyları ve diğer gruplar hızla Anadolu’ya girmeye başlarlar.

Anadolu’ya gelen göçerler, Selçuklu sultanlarının ve yöneticilerinin  izni  ve yönlendirmesi ile özellikle “uç” lara yani sınırlara yerleştirilirler. Göçerlerin gelişi ve yerleşmeleri, Selçuklular için hem avantaj  hem de dezavantajdır. Avantajdır çünkü; sınırlarda hem koruyuculuk yaparlar hem de yayılmaya hizmet ederler vb. Dezavantajdır çünkü; merkezin denetimi altında bulunmak istemez, aşiret yapılarını bozup, dağılmak, eski geleneklerini terk etmek istemezler bu yüzden de Selçuklu merkezine karşı sürekli direnip, isyanlar çıkarırlar vb.

1240 yılında meydana gelen “Babailer Ayaklanması  Anadolu Selçuklu devleti için dönüm noktası bir gelişmedir. Bu ayaklanma, göçebelerin, Türkmen aşiretlerinin, Selçuklu merkezine karşı başlattıkları ciddi bir ayaklanmadır.  Ayaklanmanın önderi Baba İshak, bir Türkmen şeyhiydi. Doktrini ile ilgili bilgiler azdır. Muhtemelen Türk şamanlığı etkisiyle yoğrulmuş popüler bir İslamı (heteredoks İslam) temsil ediyor ve Türkmenleri vergi mükellefi ve asker olarak “reaya”laştırmaya çalışan merkezi idareye karşı halkı ayaklandırıyordu”[1]  Selçuklu Sultanları Baba İshak’ın takipçilerini; Ermeni asillerinin ve Frank şövalyelerinin yardımını sağlayarak yenebildiler.

Selçuklu Devletini bu zayıf anlarında yakalayan Moğollar, 1243 yılında yapılan Kösedağ savaşı ile Selçukluları yenip Anadolu’yu kendi denetimleri altında yönetmeye başlarlar. Görünüşte Anadolu Selçuklu Devleti devam etmektedir ama, Moğollara bağımlı bir yönetimdir bu.

Bu seride yer alan Osmanlı tarihiyle İlgili diğer konular ve kaynaklar için bkz.

https://tarihegitimi.blogspot.com/2019/06/osmanl-tarihi-ders-notlar-konular.html




[1] Taner Timur, Osmanlı Toplumsal Düzeni, say; 94-95

Türkiye Tarihi, cilt 1 ve 2, Cem Yayınevi



Hiç yorum yok: