Dilara Kahyaoğlu
2000
***
https://en.wikipedia.org/wiki/Giuseppe_Mazzini#/media/File:Citizens_shot_for_reading_Mazzini_Jurnals.jpg |
[Bu konunun yeni düzenlenmiş hali şurada: https://tarihegitimi.blogspot.com.tr/2018/04/milli-devletlerin-dogusu-ve-millet-nedir.html]
Millet ve Milliyetçilik
Milliyetçilik, en genel hatlarıyla; bir kişin kendi ulusuna olan bağlılığını her şeyden (kişisel çıkarlar, din, aile, uluslar arası ilkeler vb.) üstün tutması gerektiğini savunan bir görüş, siyasal bir bakış açısı olarak tanımlanabilir.
Millet ve Milliyetçilik
Milliyetçilik, en genel hatlarıyla; bir kişin kendi ulusuna olan bağlılığını her şeyden (kişisel çıkarlar, din, aile, uluslar arası ilkeler vb.) üstün tutması gerektiğini savunan bir görüş, siyasal bir bakış açısı olarak tanımlanabilir.
18. yüzyılla birlikte ortaya çıkan bu yaklaşım, Fransız Devrimi, ulus devletlerin ortaya çıkışı, imparatorlukların yıkılarak yerlerine merkezi devletlerin kurulması ile de ilişkilendirilir. Bu nedenle görece yeni bir olgudur ama o zamandan beri dünyadaki tüm siyasi gelişmeleri derinden etkilemiştir.
18. yüzyılda başlayan bu tarihsel koşullar aynı zamanda “yurttaş” kavramını da ortaya çıkaran koşullardır. Milliyetçiliğin temel sorularından biri şudur: “Millet” nedir? Milleti yaratan öğeler nelerdir?
Bu soruya Fransızların verdiği yanıt şöyle olmuştur:
Ulus (millet) kökenleri ne olursa olsun aynı ilkeler etrafında kendi istekleri ile birleşmiş bir yuttaşlar topluluğu olarak tanımlanmalıdır. Burada önemli olan kan veya ırk gibi doğuştan gelen özelliklerden ziyade toprak ve iradi katılım gibi sonradan kazanılabilecek türden özelliklerdir.
Burada ilke olarak “Yurttaş olmak”, “soydaş” olmaya üstün tutulmaktadır.
Buna karşılık ulusu kollektif bir ruhun iradesi olarak gören anlayış da vardır. Onlar tarihin, geleneklerin ve kökenin belirleyici olduğunu öne sürerler. Bu anlayışa göre “ulus” ilke olarak dışarıdan katılıma kapalıdır. Örneğin Alman ulusu iradi bir edimin sonucu doğmamıştır, Alman ulusu zaten doğuştan Alman olanlar tarafından oluşturulmuştur.
Böylelikle ulusların (milletlerin) doğuşu döneminde ulusu neyin oluşturduğu ya da ulusun temelinde neyin bulunduğu konusunda iki farklı anlayış belirmiştir. Bunlar “sözleşmeye dayalı ulus” anlayışı ile” kolektif ruha dayalı ulus” anlayışlarıdır. Tek tip bir milliyetçilik yoktur…
Milliyetçiliğin ne olduğu ve nasıl ortaya çıktığı konusunda farklı görüşler vardır. Bir çok yazar “milliyetçiliği” yukarıda anlattığımız milli devletlerin ortaya çıkış süreci ile birlikte düşünmek eğilimindedir. Onlara göre önce milli devlet yaratılır ve toplum içinde yaşanan doğal entegrasyon süreci sürerken aynı anda “milliyetçilik” denilen “ideoloji” ile yukarıdan aşağıya ortak değerlere sahip bir yurttaşlar topluluğu, millet yaratılmıştır. Örneğin İtalyan ulusu böyle yaratılmıştır. Mazzini’nin, “İtalyan devletini kurduk, şimdi sıra İtalyan ulusunu yaratmakta” şeklindeki ifadesi bu görüşü doğrular niteliktedir.
En kaba hatlarıyla özetlersek; bir görüşe göre; “Milliyetçilik ideolojisi” ile 19. ve 20. yüzyıllarda şu aşamalardan geçilerek milletler yaratılmıştır:
a. Önce elit bir “aydın” kesim ortaya çıkar. Bunlar yazılar yazarlar, araştırmalar yaparlar, yaratılmak istenen milli devletin kuramsal alt yapısını oluştururlar. Örneğin halk içinde yapılan çalışmalar ile folklorik ve kültürel birlik sağlanır. Ortak dil, ortak dans ve şarkılar yaratılması buna örnek olarak verilebilir.
b. Daha sonra eski ve büyük bir devlet ile bağlantıları olduğunu ileri sürerek tarihsel açıdan kendi varlıklarını, meşruluklarını ve haklılıklarını ispatlamaya girişirler. Burada önemli olan nokta şudur ki; eğer herhangi bir eski ve güçlü bir devletle gerçekte böyle bir bağ yoksa bile bu yaratılır, icat edilir. Bu durum bir anlamda geçmişin yeniden yaratılması anlamına gelmektedir. Örneğin İtalyanlar; Roma İmparatorluğu’nun, Yunanlılar; Bizans İmparatorluğu’nun mirasçılarıdır.
c. Son olarak milli bir devlet kurmak isteyen halklar, yaptıkları veya dahil oldukları bir savaş ile kendilerini diğer devletlere kabul ettirirler. Örneğin,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu bile adına “Kurtuluş Savaşı” dediğimiz böyle bir savaşın ardından olmuştur.
b. Devlet kurulduktan sonra yukarıdan aşağıya ideolojik propaganda süreci başlar. Bu aşama yöneticileri sahip olduğu milliyetçilik anlayışına göre görece “yumuşak” ya da “sert” geçebilir.
c. Bütün bunların sonucunda kitle desteğine ulaşılır. Millet yaratılmıştır.
*** Ders Notu olarak hazırlamıştım. Şimdi bunları yayımlamaya başladım.
Milliyetçiliğin ne olduğu ve nasıl ortaya çıktığı konusunda farklı görüşler vardır. Bir çok yazar “milliyetçiliği” yukarıda anlattığımız milli devletlerin ortaya çıkış süreci ile birlikte düşünmek eğilimindedir. Onlara göre önce milli devlet yaratılır ve toplum içinde yaşanan doğal entegrasyon süreci sürerken aynı anda “milliyetçilik” denilen “ideoloji” ile yukarıdan aşağıya ortak değerlere sahip bir yurttaşlar topluluğu, millet yaratılmıştır. Örneğin İtalyan ulusu böyle yaratılmıştır. Mazzini’nin, “İtalyan devletini kurduk, şimdi sıra İtalyan ulusunu yaratmakta” şeklindeki ifadesi bu görüşü doğrular niteliktedir.
En kaba hatlarıyla özetlersek; bir görüşe göre; “Milliyetçilik ideolojisi” ile 19. ve 20. yüzyıllarda şu aşamalardan geçilerek milletler yaratılmıştır:
a. Önce elit bir “aydın” kesim ortaya çıkar. Bunlar yazılar yazarlar, araştırmalar yaparlar, yaratılmak istenen milli devletin kuramsal alt yapısını oluştururlar. Örneğin halk içinde yapılan çalışmalar ile folklorik ve kültürel birlik sağlanır. Ortak dil, ortak dans ve şarkılar yaratılması buna örnek olarak verilebilir.
b. Daha sonra eski ve büyük bir devlet ile bağlantıları olduğunu ileri sürerek tarihsel açıdan kendi varlıklarını, meşruluklarını ve haklılıklarını ispatlamaya girişirler. Burada önemli olan nokta şudur ki; eğer herhangi bir eski ve güçlü bir devletle gerçekte böyle bir bağ yoksa bile bu yaratılır, icat edilir. Bu durum bir anlamda geçmişin yeniden yaratılması anlamına gelmektedir. Örneğin İtalyanlar; Roma İmparatorluğu’nun, Yunanlılar; Bizans İmparatorluğu’nun mirasçılarıdır.
c. Son olarak milli bir devlet kurmak isteyen halklar, yaptıkları veya dahil oldukları bir savaş ile kendilerini diğer devletlere kabul ettirirler. Örneğin,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu bile adına “Kurtuluş Savaşı” dediğimiz böyle bir savaşın ardından olmuştur.
b. Devlet kurulduktan sonra yukarıdan aşağıya ideolojik propaganda süreci başlar. Bu aşama yöneticileri sahip olduğu milliyetçilik anlayışına göre görece “yumuşak” ya da “sert” geçebilir.
c. Bütün bunların sonucunda kitle desteğine ulaşılır. Millet yaratılmıştır.
*** Ders Notu olarak hazırlamıştım. Şimdi bunları yayımlamaya başladım.
Yararlanılan Kaynaklar:
Benedict Anderson, Hayali Cemaatler, Metis Yayınları, 1995/2
E. J. Hobsbawm, 1780’den Günümüze Milletler ve Milliyetçilik, Ayrıntı Yayınları, 1993
Ernest Gellner, Uluslar ve Ulusçuluk, İnsan Yayınları, 1992
*Kaynak gösterilmeden, aktif link verilmeden kullanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder