Dilara Kahyaoğlu
2007
V. Adım
Kaynak: 20.Yüzyıl Dünya ve Türkiye Tarihi için Öğretmen Kitabı, "Ekim Devrimi" içinde, Tarih Vakfı Yayınları, Ekim 2007, s. 93-97
2007
(Grup çalışması) iktidar mücadelesi nedir? Bu tür çatışmalı durumlar farklı
perspektiflerden nasıl analiz edilir? konulu
grup çalışması yapılır. (bkz.nedir?)
Bunun için önceden Troçki ve
Stalin konusunda öğrenciler araştırma yapmalıdır. Daha önce yapılmış olan ana-metin
ile ilgili çalışma, bu aşamada ön hazırlık işlevi görecektir. Ayrıca bazı gerekli kaynaklar öğretmen tarafından da
sınıfa getirilebilir.
Çalışmanın nasıl yapılacağı aşağıda yer alan örneklerde
adım adım açıklanmıştır. Benim hazırladığım örnekler sadece somut bir fikir vermek amacıyla
buraya konmuştur. Bu nedenle herkesin ulaşabileceği genel kaynaklardan
yararlanmaya çalıştım. Çalışma bambaşka iki lider üzerinden de yapılabilir,
önemli olan yeterli malzeme olması… Ama ele alınan konu aynı zamanda “hassas”
bir konu ise, o konuyu doğrudan sınıfta işlememek yararlı olabilir. Bu tür
durumlarda aynı problemi, benzer başka
konular üzerinden işlemek, nesnel bakmayı kolaylaştırıyor… Eleştirel düşünme
becerisini geliştirmek istiyorsak, buna benzer çalışmalar yapılmalıdır diye
düşünüyorum.
Nedir?
Liderler, klikler arası iktidar
mücadelesi ve "Resmi Tarih" problemi
Tarih kitapları ve tarihi belgeler,
çeşitli dönemlerde liderler ve klikler arasında cereyan eden mücadelelerin
ipuçlarıyla doludur. Bu mücadele kendi içinde önem taşıdığı kadar daha sonra
yazılan “tarih” için de önemlidir. Çünkü çoğu zaman “tarih” artık yenilenin ağzından
değil, kazanılanın ağzından yazılacaktır
(resmi tarih). Bu mücadele her zaman hatta genellikle “demokratik” koşullarda
yapılmaz. Çoğu zaman buna şiddet ve kazanmak
için her şey mubahtır anlayışı eşlik eder, buna “tarihi değiştirmek” de
dahildir: olguları gizlemek, yok saymak, tek taraflı seçilmiş olguları
kullanmak, belgeleri yok etmek, ulaşılmayı engellemek, sahte belgeler
kullanmak…
Bu nedenle bu tür konuları işleyen,
içeren, yansıtan; resmi belgelerin,
hatta tarih kitaplarının farklı perspektiflerden eleştirel bir gözle
incelenmesi gerekir. Çünkü kimi zaman bazı şeyler göründüğü gibi değildir. Olay
görece yakın bir dönemde olmuşsa farklı perspektiflerden incelemek kolay
değildir. Ortadaki resmi belgeler
genellikle tek yönlü şeyler söyler, arşivlerde ise pek az belge bulunur veya hatta hiçbir şey bulunmayabilir.
Troçki-Stalin mücadelesi bu bağlamda en fazla bilinen yaşanmış örneklerden
biridir ve olayın farklı bakış açılarından analizi için bol malzeme ve olanak
sunmaktadır.
Stalin-Troçki mücadelesinin farklı
perspektiflerden analizi
I. Adım: Ne, Nerede, Ne zaman, Kim?
Ne?
|
Stalin
ile Troçki arasında “iktidar” mücadelesi
|
Nerede?
|
SSCB…
Moskova,
|
Ne zaman?
|
1921,
1924, 1926
|
Kim?
|
Stalin
(destekleyenler) ve Troçki (destekleyenler)
Biyografi
çalışması ile ayrıntılandırılır.
|
Nasıl?
|
Açıklamalı Kronoloji çalışmasında yanıtlanır.
|
Neden?
|
“Kaynaklar, Görüşler
ve Tezler” çalışmasında yanıtlanır.
|
II. Adım: Biyografiler
Stalin (1879-1953) İosep Vissarionoviç Çugaşvili
Gürcü. Annesi çamaşırcı, babası
ayakkabıcıydı. Rusça’yı kilise okulunda
öğrendi. Papazlık eğitimi aldı, yarım bıraktı. Bir ara Tiflis Gözlemevi’nde
çalıştı. 1900’de yer altı etkinliklerine katıldı. 1903 yılın RSDRP Menşevikler
ve Bolşevikler diye iki kanada ayrılınca Bolşeviklere katıldı. 1905, 1906 ve
1907 yıllarındaki parti toplantılarına katıldı ama etkisi olmadı. 1912-1913
arasında çeşitli kereler hapse girdi, sürgüne gitti. 1907’de Tiflis’te büyük
soygun gerçekleştirdi. 1912’de RSDRP’nin
Bolşevik kanadının “ilk merkez komitesi” üyelerinden biriydi. Bu aralar stal sözcüğünden türettiği “Stalin”
adını kullanmaya başladı (çelik adam).
1913’te Lenin’in isteği üzerine Marksizm
ve Milli Mesele adlı çalışmasını yazdı. Kısa bir süre Bolşeviklerin
gazetesi Pravda’nın yayın yönetmenliğini yaptı. 1913-1917 yılları arasında Sibirya’da sürgündeydi. 1917 yılının
mart ayında Petrograd’a döndü yeniden Pravda’nın yayın yönetmenliğini üstlendi.
Bu ara Bolşeviklerin geçici hükümette ağırlığı olan orta sınıf
liberallerle işbirliğini savundu ama
Lenin’in etkisiyle silahlı ayaklanmayı destekledi ve ayaklanmada rol aldı. 1918-20 arasındaki iç
savaş sırasında çeşitli cephelerde siyasasi-askeri yöneticilik ve yeni hükümette milliyet komiserliği
görevlerini yaptı. Kızıl Ordu’nun Troçki tarafından kuruluş ve çalışma biçimini
eleştirdi. 1922’de Lenin’in rahatsızlığı üzerine parti merkez komitesi genel sekreteri oldu.
(Ana Britannica’dan özetlenmiştir)
Troçki (1879-1940) Lev Davidoviç Bronştayn
Annesi Anna orta sınıftan eğitimli bir
kadın, babası Yahudi asıllı Rus çiftçisiydi. Odessa Üniversitesi’nde kısa bir
süre okudu. 1898’de Sibirya’ya sürgüne gönderildi. 1902’de sahte pasaportla
Troçki adını kullanarak kaçtı daha sonradan hep bu ismi kullandı. Londra’da
Lenin ile birlikte İskra gazetesinde çalıştı. 1905 Devrimi üzerine Rusya’ya
döndü, Petersburg Sovyeti’nin önde gelen
sözcülerinden oldu. Devrim sonrası hapse atıldı Sibirya’ya sürüldü. Hapisteyken
sürekli devrim, sonuçlar ve olasılıklar başlıklı
kitabını yazarak sürekli devrim kuramına ilişkin ilk görüşlerini ortaya koydu. 1907’de kaçarak
Viyana’ya yerleşti. 1912-13 Balkan Savaşları’nda savaş muhabirliği yaptı. 1917
Devrimi’nde Rusya’ya geldi, Kerenski
Hükümeti tarafından tutuklandı. Hapisteyken Bolşevik Partisi’ne resmen kabul
edildi ki bu zamana kadar Menşeviklerin
yanında yer almıştı. Devrim günlerinde
Petrograd’ı geri almaya çalışan kuvvetlere
karşı direnişi örgütledi. Sovyet yönetiminin dışişleri komiseri oldu.
Brest-Litovsk görüşmelerinde Sovyetleri temsil etti, antlaşmayı imzalamayarak
geri döndü, daha sonra savaş komiserliğine getirildi ve Kızıl Ordu’yu kurma
görevi verildi. Kızıl Ordu’yu küçük profesyonel ve disiplinli bir ordu olarak
örgütledi, eski çarlık subaylarına görev verdi. Bu durum başta Stalin olmak
üzere çeşitli taraf ve kişilerce
eleştirildi. Bu aralar Lenin’den sonra ikinci adam konumuna yükseldi.
III.Enternasyonal’in kuruluşunda önemli
rol oynadı, ilk bildirgesini hazırladı.1920’de Kızıl Ordu’nun iç savaştan galip
çıkması Troçki’nin gücünü arttırdı. 1921’de Kronştad ayaklanmasını bastırdı. Lenin’in Yeni Ekonomik Politika”sını
benimsedi.
(Ana Britannica’dan özetlenmiştir)
III. Adım: Çatışmalı süreç için açıklamalı kronoloji
1922
(mayıs)
Lenin beyin kanaması geçirdi. Stalin parti merkez komitesi genel sekreteri
oldu. Diğer parti önderleri Zinovyev ve Kamenev, Troçki’ye karşı Stalin’i
desteklediler. Zinovyev, Kamenev ve Stalin üçlü yönetimi partiye hakim oldu.
1923
(kış)
Lenin iyileşti ve üçlü yönetimin; dış ticaret, ulusal azınlıklar politikası ile
bürokratik reformda yaptıkları
uygulamaları eleştirdi. Bunların
düzeltilmesi için Troçki’den yardım istedi. Ünlü vasiyetnamesini yazdı.
1923
(Nisan)
Stalin, 12. Parti Kongresi’nde merkez komitesindeki konumunu güçlendirici
tedbirler aldı.
1923
(ekim)
Troçki, Merkez Komitesi’ne kapsamlı bir eleştiri sundu. Bu eleştiride, parti
içinde demokrasiye uyulmadığı ve ekonomik planlamanın yetersizliği
vurgulanıyordu. Bu eleştiriler üzerine reform sözü verilince Troçki, izlenmesi
gereken yolu ayrıntılı bir biçimde açılayan bir açık mektup yazdı. Bu davranışı
karşı-propaganda için malzeme olarak kullanıldı, hizipçilik ve oportünistlikle
eleştirildi.
1923
(…)
Troçki ağır bir ateşli hastalığa yakalandı. Bu süre içinde aktif olarak
mücadele edemedi.
1924
(ocak)
13. Parti Konferansı’nda Troçkist
muhalefet, Menşevik benzeri bir sapma
olarak mahkum edildi.
1924
(ocak)
Lenin öldü. Troçki’ye cenaze töreni yanlış bildirildiği (?) için Moskova’ya
gidemedi. Stalin, Zinovyev ve Kamenev ile anlaşarak Lenin’in vasiyetnamesinin
ortaya çıkarılmaması konusunda uzlaşma sağladı.
1924
(mayıs)
13. Parti Kongresi’nde parti disiplinine uymadığı için Troçki suçlandı.
Troçki, Parti’ye olan inancını dile
getirdi ama karşıtlarını ikna edemedi.
1925
(ekim)
Troçki, Ekim Dersleri adını verdiği
bir kitap yazdı. Bu kitabında Zinovyev ve Kamenev’in Ekim Devrimi kararına
muhalefet etmeleri ile 1923 Alman Komünist Ayaklanması’nın başarısızlığı
arasında ilişki kurdu. Bunun üzerine karşı-propaganda başlatıldı. Troçki’nin
savunduklarının Leninizm’e karşı bir akım olduğu söylendi. Devrimdeki rolü
küçültüldü, Sürekli Devrim tezi Menşevik bir sapma olarak nitelendi. Savaş
komiserliği görevinden alındı.
-
Stalin
ve Buharin 14. Parti Kongresi’nde Zinovyev ile Kamenev’i suçladılar
-
Stalin,
Tsaritsin kentine Stalingrad adını verdi (bugün Volgograd).
1926
(başı)
Troçki, eski karşıtları Zinovyev ve Kamenev ile birleşti. Stalin ve Buharin’e
karşı “Birleşik Muhalefet” oluşturdular. Eleştirilerinin odak noktalarını: parti içi demokrasi ve ekonomik planlamada
burjuva öğelere ağırlık verilmesi, tek ülkede sosyalizm tezi ile dünya
devriminden vazgeçilmiş olması, oluşturuyordu. Buna karşılık parti
önderliği resmi suçlamalarını arttırdı.
Buna Yahudi aleyhtarı fısıltı kampanyası da eşlik etti.
1926
(ekim)
Troçki, önce Politbüro’dan, bir yıl sonra da Zinovyev ile birlikte Merkez
Komitesi’nden ihraç edildi.
1927
(…) Troçki ve Zinovyev ile birlikte Ekim
Devrimi’nin onuncu yıldönümü için gösteri düzenlemek istedi ama başarılı
olamadı ikisi de partiden atıldı.
1928
(…) Stalin, Yeni Ekonomik Politika’nın
uygulanmasına son verdi ve merkezden sıkı bir şekilde denetlenen beş yıllık
planlamalarla sanayileşme programını başlattı. Troçki, başlıca taraftarları ile birlikte Alma Ata’ya sürgüne gönderildi.
1929
(…)
Troçki, ülke dışına çıkarıldı. Türk Hükümeti’nin kabul etmesi üzerine
Türkiye’ye geldi ve Büyükada’ya yerleşti. Bu dönemde Stalin’e karşı
saldırılarını yoğunlaştırdı. Stalin’den “Bonapartist” SSCB rejiminden ise
“yozlaşmış işçi devleti” olarak söz ediyordu.
1933
(…)
Troçki, Fransa’ya gitti. Burada IV. Enternasyonal’i örgütlemeye çalıştı.
1934
(Aralık)
Kirov, Leningrad’da öldürüldü.
1935 (…) Troçki,
Norveç’e gitti. Sovyetlerin baskısı üzerine Meksika’ya yerleşti.
1936-37-38
(…)
Moskova Duruşmaları’nda; Zinovyev,
Kamenev, Buharin, Rikov ve diğer Bolşevik önderler, karşı devrimci, Nazi ajanı
olarak suçlanarak idam edildi.
-1937’de
Mareşal Mihail Tuhaçevski ve bazı önde gelen generallerin “vatana ihanet”ten
yargılanıp idam edildiği açıklandı.
1939
(Ağustos)
Stalin, Hitler ile “saldırmazlık paktı” imzaladı. Bunun gerekçesi olarak,
Batı’nın, Hitler’i SSCB üzerine saldırtma politikasını bozmak ve zaman kazanmak
olarak açıklandı. Antlaşmaya eklenen gizli ek protokol uyarınca, Hitler, Polonya’ya
saldırıp Batı Cephesi’ne dönerken; Stalin, Doğu Polonya, Estonya, Letonya ve
litvanya ile Romanya’nın bazı kesimlerini ilhak etti. Finlandiya’ya saldırdı ve
bazı toprak tavizleri kopardı.
1940
(…)
Troçki, buz baltasıyla saldırıya uğradı ve öldü. Katil 20 yıl hapis yattıktan
sonra SSCB’ye yerleşti. 1985’ten sonra Troçki’nin Stalin’in emri ile
öldürüldüğü açıklandı.
1941
(22 Haziran) Hitler,
savaş ilan etmeksizin SSCB’ye saldırdı…
(Ana Britannica’dan özetlenmiştir)
IV. Adım: Tarafların
görüşleri, tezleri…
STALİN
“tek ülkede sosyalizm”
Dünya ekonomik sistemi bütünsel bir yapıya sahip
değildir ve ulusal ekonomik sistemlerin gevşek bir bileşkesinden oluşur. Bu
nedenle ulusal ekonomiler kendi kendine yeterli bir sistem kurabilirler.
Dolayısıyla sosyalizm, herhangi bir ülkede başka ülkelerdeki devrimlere ve
oralarda sosyalist ekonomilerin oluşmasına bağlı olmadan kurulabilir,
yaşayabilir.
“Bunun tek bir anlamı olabilir: Öncelikle Troçki
devrimimizin iç gücünü hissetmiyor. (…) Şimdiye kadar ‘sürekli devrim”
teorisinin genellikle yalnız bir yanına işaret ediliyordu: Köylü hareketinin
devrimci olanaklarına inançsızlık. Bugün doğru olmak için bu yanı başka bir
yanla tamamlamak gerekir: Rusya proletaryasının güçlerine ve yeteneklerine
inançsızlık.”
(Stalin, Trotskizm mi Leninizm mi? Sol Yayınları,
54-57)
“Kurtulmak zorunda olduğumuz … iki militan tipimiz
daha var. Bu militanlardan birinci tipi, geçmişte hizmet etmiş, şimdi
de büyük adamlık taslayan kişilerdir; bunlar, parti ve Sovyet devleti
yasalarının kendileri için değil, avanaklar için yapıldığını düşünürler. Bu
adamlar partinin ve hükümetin kararlarını yerine getirmek zorunda
olmadıklarına sanıyorlar ve böylelikle de parti ve Sovyet
devletin disiplin temelini yıkıyorlar. Partinin ve Sovyet devletinin
yasalarını çiğnerken neye güveniyorlar? Sovyetler iktidarının, geçmişteki
hizmetleri yüzünden kendileriyle çatmayı göze alamayacağını umuyorlar. Bu
kendini beğenmiş büyük beyler, kendilerinin yeri doldurulamaz sanıyorlar. Bu
militanlara nasıl davranmalı? Hiç duraksamadan, geçmiş hizmetlerine bakmadan,
bunları yönetici görevlerden almak gerekir. Bunların rütbelerini indirmek ve
bunu da basında yayınlamak gerekir. Bunu, bu kendini beğenmiş bürokratların,
bu büyük beyefendilerin kurumlarını bozmak için ve onları yerlerine oturtmak
için yapmak gerekir. Bunu, bütün çalışmamızda parti disiplinini ve
Sovyet devleti disiplinini sağlamlaştırmak için yapmak gerekir.”
(Stalin, SSCB Komünist Partisi XVII. Kongresi’ne
sunulan Merkez Komitesi çalışma raporu’ndan, 1934)
|
TROÇKİ
“sürekli devrim”
Ekonomik sistem dünya sistemi olarak görülmelidir.
Yerel düzeyde ekonomik gelişmenin hızı farklı olabilir ama dünya pazarının
yasaları ulusal ekonomik sistemlerin hepsini etkilemektedir. Bu nedenle
SSCB’de sosyalizmin kurulması ve sürmesi başka ülkelerdeki özellikle
Batı Avrupa’daki devrimlere bağlıdır. Bu nedenle bu devrimlerin
desteklenmesi hayati önemdedir.
“Sosyalist toplumun İncil’deki Cennete benzeyip
benzemeyeceğini bilmiyorum. Sanmıyorum da. Ancak Sovyetler Birliği’nde
şimdiye kadar sosyalizm olmadı. Orada hüküm süren durum, çelişkilerle dolu,
geçmişin ağır mirasını yüklenmiş ve ek olarak da kapitalist devletlerin
düşmanca baskısı altındaki bir geçiş dönemidir.” (Troçki, Kopenhag
konuşmasından, 27 kasım 1932)
“Kapitalizmin sonraki gelişimi, gezegenimizin
hem “uygar” ham de “uygar olmayan” tüm bölgelerini öyle bir sıkı şekilde
kaynaştırmıştır ki, sosyalist devrim sorunu bütünüyle ve kesin olarak bir
dünya karakteri kazanmıştır. Sovyet bürokrasisi Manifesto’yu bu temel sorun
açsından tasfiye etmeye çalışmıştır. Sovyet devletinin Bonapartist
yozlaşması, tek ülkede sosyalizm teorisinin yanlışlığının kahredici bir
örneğidir.
(Troçki, Komünist
Manifesto’nun 90.Yıldönümü, 1937)
“…Bunun sonucunda bir köle güdücü takım ortaya
çıkmıştır. Endüstrinin yönetimi süper-bürokratik bir hale gelmiştir. İşçiler
fabrika yönetimi üzerindeki tüm etkilerini yitirmişlerdir. Parça başı ödeme,
maddi geçimin zor şartları, hareket serbestisinden yoksunluk, her fabrikaya
sızan korkunç polis baskısı ile, işçinin kendisini “özgür bir çalışan” olarak
hissetmesi gerçekten zordur. Bürokraside yöneticiyi, devlette işvereni
görmektedir. Özgür emek ile bürokratik devletin varlığı bir arada gidemez.”
(Troçki, İhanete
Uğrayan Devrim, 1936, s.195)
|
V. Adım
Değerlendirme
Sınıf
tartışması yapılır. Burada amaç kim haklı, kim haksız diye karar vermek, öğrencileri buna
zorlamak değildir ve bu yaklaşım çalışmanın sağlıklı yapılması açısından çok önemlidir. Amaç: Çatışan her iki
tarafın konumunu ayrı ayrı, “nesnel” bir
şekilde incelemek, bu bağlamda görüş bildirmektir.
Kaynak: 20.Yüzyıl Dünya ve Türkiye Tarihi için Öğretmen Kitabı, "Ekim Devrimi" içinde, Tarih Vakfı Yayınları, Ekim 2007, s. 93-97
NOT: Bu çalışmayı; 20 yüzyıl Dünya ve Türkiye Tarihi kaynak kitabına ek olarak yazılan Öğretmen Kılavuz Kitabı için hazırlamıştım. Bu kılavuzdaki yazılarımı, kullanmayı kolaylaştırmak amacıyla uygun parçalara bölerek ve biraz da bağımsızlaştırarak bloguma aldım.
*Kaynak gösterilmeden, aktif link verilmeden kullanılamaz.
2 yorum:
Tarih kitapları ve tarihi belgeler, çeşitli dönemlerde liderler ve klikler arasında cereyan eden mücadelelerin ipuçlarıyla doludur. Bu mücadele kendi içinde önem taşıdığı kadar daha sonra yazılan “tarih” için de önemlidir. Çünkü çoğu zaman “tarih” artık yenilenin ağzından değil, kazanılanın ağzından yazılacaktır (resmi tarih). Bu mücadele her zaman hatta genellikle “demokratik” koşullarda yapılmaz. Çoğu zaman buna şiddet ve kazanmak için her şey mubahtır anlayışı eşlik eder, buna “tarihi değiştirmek” de dahildir: olguları gizlemek, yok saymak, tek taraflı seçilmiş olguları kullanmak, belgeleri yok etmek, ulaşılmayı engellemek, sahte belgeler kullanmak…
Bu nedenle bu tür konuları işleyen, içeren, yansıtan; resmi belgelerin, hatta tarih kitaplarının farklı perspektiflerden eleştirel bir gözle incelenmesi gerekir. Çünkü kimi zaman bazı şeyler göründüğü gibi değildir.
Troçki-Stalin mücadelesi bu bağlamda en fazla bilinen yaşanmış örneklerden biridir ve olayın farklı bakış açılarından analizi için bol malzeme ve olanak sunmaktadır.
Yorum Gönder