23 Nisan 2019

II. Bayezit Dönemine Genel Bir Bakış

Dilara Kahyaoğlu

[Metnin sonunda Bayezit isminin yazılış problemiyle ilgili bir not var. Bkz.]

II. Bayezit Camii
Şehzadeliğinde Amasya-Sivas-Tokat bölge valiliği görevini yürüten Bayezit[1]padişah olana kadar 27 yıl Amasya kentinde oturmuştur. Arada seferlere katılmış ve babasının koyduğu vergileri bu bölgelerde uygulamaması nedeniyle halkın sempatisini toplamış, Amasya’da yarı mistik, yarı şairane saray muhitinde afyon ve içki bağımlısı olmuştur. Bu yüzden Fatih, onu sefahate alıştıran Abdurrahman Efendi’nin öldürülmesini emretmiş ama Bayezit, onun kaçıp gizlenmesini sağlamıştır. Bütün bunların yanında Otlukbeli Savaşında beceriksizlik göstermesi, iyice gözden düşmesine neden olmuştu. Sonuç olarak taht umudunu yitiren ve gözden düşen Bayezit’e şans rüzgarı gülmüş ve Cem Sultan’dan önce İstanbul’a gelerek tahta oturmuştur. Bu tahta geçiş öyküsün ardında saray içinde dönen iktidar mücadelesinin etken olduğunu unutmamak gerekir.
Fatih’in vezir-i azamı Karamani Mehmed Paşa, Cem Sultanı tahta geçirmekten yanaydı ama yeniçeri isyanı çıkınca veya çıkartılınca, kendi canından olduğu gibi isteğini de gerçekleştiremedi. Söz konusu olan ayaklanma sırasında Fatih’in doktoru Yahudi Yakup Paşa da öldürülmüş, Yahudi mahalleleri, Venedikli ve Floransalı tüccarların mağazaları yağmalanmıştır. 

Saltanat savıyla harekete geçen Cem Sultan ise yaptığı bütün mücadeleleri kaybedip Rodos şövalyelerine sığınmak durumunda kalınca II. Bayezit’in isteği doğrultusunda, şövalyeler tarafından İtalya’ya kaçırılmış, böylelikle bir iç olay, dış sorun haline gelmişti. II. Bayezit, Cem Sultan olayının sürdüğü 1495’e kadar Avrupa’ya karşı ödüncü politikalar izlemek durumunda kaldı. Rodos Şövalyelerine her yıl için 45 000 düka altın verdi.

Anadolu'yu çok iyi bilen padişah buna uygun politika izleyememiştir. Bunda giderek başkentte hakim hale gelen, Sünni medrese kesiminin ve Anadolu kökenli olmayan yöneticilerin payı vardır. Bunlar Sünnilik dışı buldukları Alevi ve Bektaşi kesime sıcak yaklaşmıyorlardı. Bu nedenle Anadolu- İstanbul arasındaki kültürel farklılaşma, II. Bayezit zamanında belirginleşti.

Yine bu dönemde, tımar arazilerinin bir bölümün vakfa dönüştürülmesi huzursuzluk yarattı.
Anadolu’da çıkan Şahkulu Ayaklanması güçlükle bastırıldı.
Bu dönemde İstanbul, Anadolu’dan yapılan göçlerin yanısıra, İspanya’dan getirilen Yahudilerin ve esir ticaretinin, devşirme sistemin, sonucu iyice kozmopolit bir hale gelmiş oldu.

Bu dönemde halkın Bayezit'ı uğurusuz saymasına da yol açan bir çok olay meydana gelmiştir: 1488 depremleri, 1499’da korkunç bir fırtına ve arkasından çıkan büyük yangınlar, 1494 ve 1502 yıllarında Avrupa’dan gelen iki veba salgını, aynı yıllarda yaşanan büyük kıtlık ve 11 Eylül 1502’deki büyük İstanbul depremi (tahminen 5000 kişi ölüyor).

Hükümdarlığının son yıllarında oğulları ve kendisi arasında taht kavgaları yaşandı. Nitekim tahtı oğlu Yavuz Sultan Selim’e bırakmak zorunda kaldı ve Dimetoka’ya giderken yolda öldü. Hezarfen Cenabi, onun Yavuz Sultan Selim tarafından zehirlendiğini iddia eder.

Tarihçilik II. Bayezit zamanında gelişmiştir. Bugün kullanılan en eski Osmanlı tarihleri bu devirden kalmadır. En ünlü tarihçiler; Aşıkpaşazade, İdrisi, İbn Kemal, Neşri’dir. Yine bu dönem medreselerinde bir çok bilim insanı yetişmiştir.

Osmanlı donanmasının Venedik gemileri örnek alınarak yapılan yeni modellerle güçlendirilmesi yine bu dönemde olmuştur. Babası kadar Doğu- Batı dengesini kollamasa da hatta Bellini’nin yaptığı Fatih portresini saraydan çıkartsa da Leonardo Da Vinci’ye Haliç ve Boğaz köprüleri projeleri yaptırmış ve Michalengelo'nun aynı konudaki önerileriyle de ilgilenmiştir. 



II. BAYEZİT Döneminin Belli Başlı olayları (1481-1512)

*Cem Sultan Olayı

II. Bayezit ile kardeşi Cem Sultan arasında başlayan taht savaşının ilk aşaması Cem’in yenilgisi ve Memluk sultanına sığınması ile sona erer. Karamanoğullarının desteği ile yeniden Anadolu'ya gelen Cem Sultan Konya yakınlarında yaptığı savaşı da kaybeder. Bu yenilgiden sonra Saint Jean şövalyelerine sığınır, onlar da onu İtalya’ya götürüp Papa’ya teslim ederler. Fransa kralının onu teslim almasından sonra da şaibelere yol açacak bir şekilde ölür.

“Osmanlının bir iç meselesi olan bu olay dış soruna dönüşmüş ve Avrupa ülkeleri bu durumdan yeni bir haçlı seferi düzenlemek için yararlanmak istemiştir” der tarihçiler. Ayrıca II. Bayezit’in, Cem’in esir olarak tutulmasına karşılık olarak hazineden önemli miktarda bir parayı da Avrupa’ya akıttığı da söylenir.

*Osmanlı-Memluk ilişkileri
İki taraf arasında başlayan savaş iki tarafında birbirine üstünlük sağlayamaması İle sona erer.
Yapılan antlaşma ile Çukurova çevresi Mekke ve Medine evkafına ait olduğu için Memluklere bırakılır.

*Osmanlı-Venedik Savaşı (1499-1502)
Osmanlılar özellikle Kemal ve Burak reislerin önderliğinde denizlerde ciddi faaliyetlere başlamış ve Dalmaçya kıyılarında bulunan bazı kaleleri almışlardır. Bunun üzerine Venedikle savaş başlar. Osmanlılar başarılı olur ve bir antlaşma imzalanır. Buna göre; İnebahtı, Modon ve Koron kaleleri ile Navarin limanı Osmanlılarda kalır.

*Osmanlı-İran ilişkileri
1501 tarihinde Şii olan Safeviler İran’da iktidara gelirler. Safeviler Şiilik propagandası yaparak Anadolu Alevilerini de etkilerler. Antalya çevresinde “Şahkulu ayaklanması çıkar, isyan güçlükle bastırılır.

SORU; Şahkulu ayaklanmasının nedeni nedir?

SORU: İran’ın bu dönemden itibaren izlediği Anadolu siyasetini yorumlayınız?

*II. Bayezit’in tahtan indirilmesi (1512)
Yavuz Sultan Selim babasına isyan eder ve yeniçerilerin desteği ile babasını tahtan indirir.


Notlar
[1] Bayezit'in yazılış biçimi (imlası) tartışmalıdır. Yanlış bir çeviriden dolayı önce Beyazıt(ıd/id) olarak yazılmış daha sonraki doğru yazılımlar bunu düzeltmeye yetmemiştir. Türkçe harflerle bunu ilk yazan kişilerden biri Fuad Köprülü'dür. O, ismi Beyaz-ıt(it/id) olarak yazmıştır (1937). Bunu sebebi -başka tarihçilerin de yaptığı gibi- nefret edilen bir isim olan "Yezid" ismini kullanmamak olabilir.  Oysa kaynaklardaki yazılışı açıktır: O Ba-yezid'dir

Beyaz(ıt) olsaydı böyle yazılacaktı. 
II. Bayezit'in tuğrası ve açılımı

Tuğranın görünür yazılımı
Sondaki "d" harfinin "t" şeklinde yazılmasının nedeni Türkçe imla kurallarıyla ilgilidir. Buna göre Türkçe'de kelimeler "b, c, d, g" harfleri ile sonlanamaz.  Bu nedenle Osmanlıca isimlerin sonundaki "d" harfi "t" olarak yazılmaya başlanmıştır. Mesele bundan ibarettir. Bu durumda "d" ile bitirmek de (nihayetinde özel bir isimdir ve özel isimleri olduğu gibi yazmak da yerleşik bir uygulamadır) yanlış değildir. İki yazılış da doğrudur.  Ama sonuç olarak Beyaz-ıt değil BA-YEZİT'tir (Bayezid/t).


Kaynak gösterilmeden kullanılamaz

Bu seride yer alan Osmanlı tarihiyle İlgili diğer konular ve kaynaklar için bkz.
https://tarihegitimi.blogspot.com/2019/06/osmanl-tarihi-ders-notlar-konular.html

Hiç yorum yok: