20 Nisan 2019

Avrupa Tarihi: Bilim ve Teknikte Gelişmeler, Coğrafi Keşifler

Dilara Kahyaoğlu
Kaptan Cook'un keşif seferlerini gösteren bir harita

15. yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın sonlarına kadar olan dönem Osmanlının en parlak dönemidir. Bugünkü Batı’nın yükselişini bu dönemde meydana gelmiş olan gelişmeler hazırlamıştır.

Bilim ve teknikteki gelişmeler, Avrupa, keşiflere hazırlanıyor… 

Bizanslar beş yüz yıla yakın bir zaman reçine, güherçile ve kükürdü karıştırarak elde ettikleri maddeyle (grejuva) gemileri ve kuşatma araçlarını yakmışlardı. Avrupalılar, 13. yüzyılda bu karışımdaki reçine yerine, kömür kullanarak barut elde ettiler, bu madde artık düştüğü yeri yakmıyor, patlayabiliyordu. Böylelikle mermiler ve toplar yapmaya başladılar.

Aslında barut Batı’ya has bir buluş değildir, Çinliler de binlerce yıldır barutu bilir ve kullanırlardı. Haçlı seferleri sırasında Ortadoğu’ya gelen Haçlılar, bu tekniği Müslümanlardan (onlar da Çinlilerden öğrenmişti) öğrenip Avrupa’ya taşımıştır diyor bir çok tarihçi.

Topun kullanılması 14. yüzyılda genelleşince derebeylik rejimini yıkmak krallar için daha kolay bir hale geldi. Merkezi krallıklar güçlendi.

Yine Çinlilerin keşfettiği, Doğu ve Müslüman dünyası tarafından bilinen, denizde yön bulmayı kolaylaştıran pusulanın da Avrupalılar tarafından öğrenilmesi batılı denizcilerin açık denizlere çıkma konusundaki cesaretlerini arttıran çok önemli bir faktör olmuştur.

15. yüzyıldan itibaren Avrupalılar açık denizlere uygun gemiler yapmaya başladılar.

Ayrıca bu dönemde özellikle doğulu denizcilerden öğrenilen coğrafi bilgiler, haritalar ve haritacılıktaki gelişmeler, dünyanın yuvarlak olduğuna dair düşüncenin giderek güçlenmesi, Avrupa’yı coğrafi keşifler sürecine alt yapı anlamında hazırlayan önemli gelişmelerdir.
Sebastian Munster tarafından hazırlanmış Yeni Dünya (Amerika) haritası (1561)
Keşiften yaklaşık 50 yıl sonra çizilmiş. O nedenle İspanyolların ilk yerleştiği Orta Amerika
bölgesi daha ayrıntılı ve gerçeğe daha yakın (Küba'yı bulun). Kuzey Amerika ile Güney Amerika
ise bildikleri kadarıyla çizilmiş. Bu nedenle çok eksik ve yanlış bir harita olduğunu
görüyoruz. Ama o anki algılarını yansıtması açısından önemli ve tarihsel bir değeri var.


Coğrafi Keşifler

15. ve 16. yüzyılda Avrupalıların açık denizlere çıkmasına, “yeni” ticaret yolları ve “yeni” yerler bulmalarına “coğrafi keşifler” denir. Farkedileceği gibi “yeni” kelimesi tırnak içinde yazılmıştır. Çünkü buraları hiç bilinmeyen yerler değildi ve günün birinde aniden keşfedilmiş de değildir.

Bunların bir kısmı doğrudan bilinen ama gidilemeyen, Avrupalıların doğrudan kullanamadıkları yerlerdi. Bir kısmı ise; efsanelerden, anlatılardan, yazılanlardan (Marco Polo’nun seyahatnamesi vb.) bilinir veya buraları hakkında akıl yürütme yolu ile çeşitli tahminler yapılırdı. Elbette aralarında daha önce hiç gidilmemiş ve hiç bilinmeyenleri de vardı, örneğin kutup bölgeleri, Büyük Okyanustaki bazı adalar, Afrika’nın ticaret dışı kalan iyice iç kısımları, Avusturalya vb.

Normanlar, 9. ve 10.yüzyılda Grönland’a, Kuzey Amerika’nın kuzey-doğu kıyılarına gitmişler, Müslümanlar Afrika ile ticaret yapıyor ve Asya’yı çok iyi biliyorlardı. Hatta bazı araştırmacılar; Mısırlıların çok eski zamanlarda Amerika’ya gittiklerini bile iddia etmektedir. Söz konusu olan keşifler, Avrupalıların keşfi olmakla birlikte bu keşifler ileride dünyanın parça parça değil bir bütün olarak algılanmasına yol açacak olan gelişmeleri başlatan çok önemli adımlardır.

Bu dönemde keşfedilen “yeni” yerler ve “yeni” ticaret yollarının belli başlıları şunlardır;

1487 Bartelmi Diaz: Afrika’nın güneyinden dolaşarak ve Hint Okyanusuna çıktı.

1492 Kristof Kolomb: Amerika kıtasını buldu (ama buranın yeni bir kıta olduğunu ilk anlayan, bir bilim adamı olan Ameriko Vespuçi olmuştur)

1498 Vasko Dö Gama: Hint deniz yolunu buldu

1518-1521 Macellan ve Del Kano: Dünyayı denizden dolaştılar.


Avrupalıları bu keşiflere, dışa açılmaya zorlayan nedenler nelerdir?
15. yüzyıla doğru Avrupalılar biber, tarçın, zencefil gibi baharatları çok kullanmaya başlamışlardı. Müslüman dünyasıyla temas, baharatı ve doğu mallarını Avrupalılara tanıtmış, yemeklerine ve şaraplarına değişik bir tat kazandırmıştı. İpek, günlük ve altın da çok aranıyordu. Baharatın Doğu Hint adalarından, ipeğin de Çin’den geldiği biliniyordu. Bunları ya Müslümanlar güneyden deniz yolu ile, ya da Türkler Asya’nın ortasından kara yolu ile Akdeniz ve Karadeniz’e getiriyorlar, Venedik ve Ceneviz tacirlerine satıyorlardı. Bu baharat ve altın ülkelerine Müslümanların ve İtalyanların aracılığı olmaksızın doğrudan doğruya denizden ya da karadan gidilmesi, bu malların asıl yerlerinden alınması büyük kazançlar sağlayacaktı.

Bu yüzden keşiflere önderlik edenler, Atlas okyanusunda kıyısı bulunan veya Akdeniz ticaretinden fazla pay alamayan Avrupalılar olarak önce Portekiz ve İspanyollar sonra Hollandalılar, İngilizler ve Fransızlardır.

Keşiflerin bir diğer itici gücü de Hristiyanlığı Avrupa’nın dışına da yayma arzusuydu. Hatta bir çok hükümdarı özellikle Haçlı Seferlerindeki yenilgilerden sonra özellikle bu konu çok yakından ilgilendiriyordu. Bu sayede kendilerine bağlı olan halklarının gözünde önemli bir prestij ve zenginlik kazanacaklarını da düşünüyorlardı.

Peki, keşiflerin sonucunda neler oldu?
Bir kere her şeyden önce Avrupalılar yeni keşfettikleri bütün bu bölgeleri kendi sömürgeleri haline getirdiler. İlk kaşifler olan İspanyol ve Portekizliler, Papa IX. Aleksandr’ın fermanı ile dünyayı 1493'te bir boylam çizgisi ile ikiye bölerek aralarında paylaştılar. Asor adalarının 370 mil batısından geçen boylam çizgisinin doğusunda kalan ülkeler Portekizlilerin (Asya ve Afrika), batısında kalanlarda (Amerika) İspanyolların olacaktı.

1493’ten 1541’e kadar olan süre içinde İspanyol Pizarro, Almagro, Kortez önderliğindeki istilacılar Meksika'daki Aztek ve Maya uygarlıklarını, Peru’daki İnka uygarlığını yok ederek buraları yağmaladılar.

Kara ticaret yolları, deniz yollarının gelişimi ile beraber eski önemini kaybetti ve bu durumdan özellikle kara ticareti yapan Müslümanlar ve dolayısıyla Osmanlılar doğrudan etkilediler.

Artık Akdeniz eskisi kadar ticaretin canlı olarak yapıldığı bir yer olmaktan çıkmıştı, bu durum Osmanlılar kadar Akdeniz ticaretini elinde bulunduran Venedikli ve Cenevizli tüccarları da etkiledi. Akdeniz limanları giderek önemlerini kaybederken, özellikle Atlas okyanusu kıyısında bulunan limanlar ve şehirler güçlendi ve zenginleşti (Lizbon, Bordeaux, Londra).

Ticaret mallarının çeşidi hızla arttı, Amerika'dan; tütün, kakao, vanilya, Asya’dan; İran halıları, atlar, hindistan cevizi, biber, tarçın, afyon ve kumaş, Sona adalarından; hindistan cevizi, karanfil, kafur ve kıymetli ağaçlar, Çin’den; ipek, porselen ve bronz geliyordu. Bu mallar ve ürünler çoğaldı ve malların fiyatları düştü.

Artık bir Ortaçağ anlayışı olan sınırlı ticaret yapma ve sınırlı kazanma kuralı bırakılmıştı.

Örneklerini Ortaçağ'da bulduğumuz burjuva sınıfı bu gelişmelerle birlikte ileride kendi ekonomik ve siyasal sistemini kuracak kadar güçlenecektir.

Avrupa sömürgecilikten de, ticaretten de çok zenginleşti. Zenginliklerini iyi değerlendirebilen burjuva sınıfı, o sıralarda gelişmeye başlamış olan bilimsel ve teknik buluşların da yardımı ile (ve başka olanakların, koşulların yardımıyla) 18. yüzyıldan itibaren fabrikalar kurarak, sanayileşme aşamasına geçtiler.


Çalışma Soruları

1- Metni tarayarak öğrenilmesi gereken terim ve sözcükleri çıkartınız ve anlamlarını öğreniniz.
2- Coğrafi keşifler ile bilimsel ve teknik gelişimin arasında bir bağ kurulabilir mi?
3- Avrupalılara göre 15. ve 16. yüzyıllarda dünyanın keşfi ne anlama geliyordu?  Avrupa dışında kalanlar aynı şekilde düşünür mü? Tartışınız.  
4- Nereleri keşfedilmiştir? Harita üzerinde gösteriniz.
5- Avrupalıları dışa açılmaya iten nedenler nelerdir?
6- Keşiflerin sonundaki dünya ile öncesindeki dünyayı karşılaştırırsak;  neler değişmiştir?

7-Coğrafi keşiflerin sonuçlarını Osmanlılar açısından da değerlendiriniz? 

Kaynak gösterilmeden kullanılamaz

Bu seride yer alan Osmanlı tarihiyle İlgili diğer konular ve kaynaklar için bkz.
https://tarihegitimi.blogspot.com/2019/06/osmanl-tarihi-ders-notlar-konular.html

Hiç yorum yok: