Dilara Kahyaoğlu
1998
Görselin kaynağı ABD Anayasasının kabulünü ve ilanının gösteren bir resim Amerikan kolonicileri anayasal devrimle birlikte ABD ulusunu yaratmaya çalışıyor. |
[Aynı metin başka bir başlık altında da var. Bir kaç metinde daha aynı sorun var çünkü aynı ders notlarından bazı metinleri daha önceden yayımlamıştım. Onları siteden kaldırmak yerine - linkleri öldürür ve izleyenler o metinleri artık sabit bir veri olarak kabul edeceğinden- ders notlarının yazılış sırasına uygun olarak yüklemeye devam etmeyi tercih ettim. Yalnız bu sefer çoğuna; metnin neyle ilgili olduğu ilk bakışta anlaşılsın diye uygun yeni başlıklar yazdım.]
Milliyetçiliğin ne olduğu ve nasıl
ortaya çıktığı konusunda farklı görüşler vardır. Bir çok yazar “miliyetçiliği”
yukarıda anlattığımız milli devletlerin ortaya çıkış süreci ile birlikte
düşünmek eğilimindedir.
Onlara göre önce milli devlet yaratılır ve toplum içinde yaşanan doğal entegrasyon süreci sürerken aynı anda “miliyetçilik” denilen “ideoloji” ile yukarıdan aşağıya ortak değerlere sahip bir yurttaşlar topluluğu yaratılmıştır. Örnek verirsek; Fransız ve İtalyan ulusları böyle bir süreç sonucunda yaratılan uluslara çok iyi örnek oluştururlar.
Onlara göre önce milli devlet yaratılır ve toplum içinde yaşanan doğal entegrasyon süreci sürerken aynı anda “miliyetçilik” denilen “ideoloji” ile yukarıdan aşağıya ortak değerlere sahip bir yurttaşlar topluluğu yaratılmıştır. Örnek verirsek; Fransız ve İtalyan ulusları böyle bir süreç sonucunda yaratılan uluslara çok iyi örnek oluştururlar.
Bu anlayışa göre
“Milliyetçilik ideolojisi”ile 19. ve 20. yüzyıllarda şu aşamalardan geçilerek
milletler yaratılmıştır.
19. yüzyılda “bir
ulus yaratmak” için izlenen çizginin anahatları
a. Önce halk içinde
yapılan çalışmalar ile folklorik ve kültürel birlik sağlanır. Ortak dil, ortak
dans ve şarkılar yaratılması buna örnek
olarak verilebilir.
b. Arkasından
yukarıdan aşağıya ideolojik propaganda süreci başlar.
c. Bütün bunların
sonucunda kitle desteğine ulaşılır. Millet yaratılmıştır.
20. yüzyılda “bir
ulus yaratmak” için izlenen çizginin ana hatları
20. yüzyıla gelindiğinde
henüz millet olamamış toplumlar ise daha
farklı bir yol izlemişlerdir. Buna göre;
a. Önce elit bir
aydın kesimi yaratılmıştır. Bunlar yazılar yazarlar, araştırmalar yaparlar,
yaratılmak istenen milli devletin
kuramsal alt yapısını oluştururlar.
b. Daha sonra eski ve
büyük bir devlet ile bağlantıları olduğunu ileri sürerek tarihsel açıdan
kendi varlıklarını, meşruluklarını ve haklılıklarını ispatlamaya girişirler.
Burada önemli olan nokta şudur: Eğer herhangi bir eski ve güçlü bir devletle gerçekte böyle bir
bağ yoksa bile bu yaratılır, icat edilir. Bu durum bir anlamda geçmişin yeniden
yaratılması anlamına gelmektedir. Bu durum
20. yüzyıla has bir gelişme gibi görülse de aslında 19. yüzyılda ortaya çıkmış bir çok
milli devletin yaşadığı bir süreç ve kullandığı bir yöntemdir. Örneğin
İtalyanlar; Roma İmparatorluğu’nun, Yunanlılar; Bizans İmparatorluğu’nun
mirasçılarıdır.
c. Son olarak 20.
yüzyılda milli bir devlet kurmak isteyen halklar yaptıkları ve dahil oldukları
bir savaş ile kendilerini diğer devletlere kabul ettirirler. Örneğin, Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluşu bile adına
“Kurtuluş Savaşı” dediğimiz (veya Milli Mücadele) böyle bir savaşın ardından olmuştur.
***Bu slayt ABD'nin ulus devleti yaratmak için hangi aşamalardan geçtiğini gösteriyor |
Ve bkz.
Kimlik ve Milli Kimlikle İlgili Yazıların Linkleri, Kaynaklar, Sözlük ve Örnek Sınav Soruları
1998 yılında bir bölümünü yazdığım "Genel Türk Tarihi Ders Notları"ndan.. Zamanında ders saati fazlalığıyla da dikkat çeken Genel Türk Tarihi böyle de yapılabilirdi. Nitekim yapıldı.
Kaynak gösterilmeden, aktif link verilmeden kullanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder