Eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

03 Şubat 2022

MEB, Öğretim Programlarının ve Ders Kitaplarının; Şu İlke ve Değerlere Dayandırıldığını İddia Ediyor!

[Aşağıdaki bölüm; MEB'in kendi öğretim ("öğrenim" programı demek daha iyi olurdu) programları giriş kısmından aynen alınmıştır. Bu "harika" yaklaşımı (bildiğimiz bir yaklaşım, tanıdık cümleler bunlar, bütün Batı çıkışlı kitaplarda bunlar yazar) öğretim programlarında, kazanımlarda ve en önemlisi ders ve etkinlik kitaplarında bulmak mümkün değil.  Şizofrenik bir durum var. Bu aşağıdaki paradikmatik yaklaşımı yazanlar başka birileri mesela hayaletler, kitapları yazanlar başka birileri olmalı... Birbirlerinden hiç haberleri yok gibi. Buradaki maddeleri lütfen iyice sindirdikten sonra bir de ders kitaplarını inceleyiniz. Bırakın şu aşağıdaki satırları desteklemeyi tam olarak bu anlayışa zıt işler yapmışlar. Dalga geçer gibi...  [DK]

****



MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRETİM PROGRAMLARI   

(bkz. https://mufredat.meb.gov.tr/ProgramDetay.aspx?PID=337)

Bilim ve teknolojide yaşanan hızlı değişim, bireyin ve toplumun değişen ihtiyaçları, öğrenme öğretme teori ve yaklaşımlarındaki yenilik ve gelişmeler bireylerden beklenen rolleri de doğrudan etkilemiştir. Bu değişim bilgiyi üreten, hayatta işlevsel olarak kullanabilen, problem çözebilen, eleştirel düşünen, girişimci, kararlı, iletişim becerilerine sahip, empati yapabilen, topluma ve kültüre katkı sağlayan vb. niteliklerdeki bir bireyi tanımlamaktadır. Bu nitelik dokusuna sahip bireylerin yetişmesine hizmet edecek öğretim programları salt bilgi aktaran bir yapıdan ziyade bireysel farklılıkları dikkate alan, değer ve beceri kazandırma hedefli, sade ve anlaşılır bir yapıda hazırlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda bir taraftan farklı konu ve sınıf düzeylerinde sarmal bir yaklaşımla tekrar eden kazanımlara ve açıklamalara, diğer taraftan bütünsel ve bir kerede kazandırılması hedeflenen öğrenme çıktılarına yer verilmiştir. Her iki gruptaki kazanım ve açıklamalar da ilgili disiplinin yetkin, güncel, geçerli ve eğitim öğretim sürecinde hayatla ilişkileri kurulabilecek niteliktedir. Bu kazanımlar ve sınırlarını belirleyen açıklamaları, sınıflar ve eğitim kademeleri düzeyinde değerler, beceriler ve yetkinlikler perspektifinde bütünlük sağlayan bir bakış açısıyla yalın bir içeriğe işaret etmektedir. Böylelikle üst bilişsel becerilerin kullanımına yönlendiren, anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlayan, sağlam ve önceki öğrenmelerle ilişkilendirilmiş, diğer disiplinlerle ve günlük hayatla değerler, beceriler ve yetkinlikler çevresinde bütünleşmiş bir öğretim programları toplamı oluşturulmuştur.

1.1. ÖĞRETİM PROGRAMLARININ AMAÇLARI

30 Ocak 2022

Avrupalı Tarih Öğretmenleri, Türkiyeli Tarih Öğretmenleriyle Buluştu

Dilara Kahyaoğlu
Haber

28- 29 Ekim 2001           

** Bu kitap 2021 yılında basılmıştır. 


Tarih Vakfı, tarih eğitiminin ve tarih ders kitaplarının iyileştirilmesi çerçevesinde gerçekleştirdiği bir dizi etkinlik ve çalışmaya  28- 29 Ekim 2001 tarihinde Bilgi Üniversitesi Kuştepe  Kampüsü’nde   gerçekleştirdiği uluslararası bir toplantıyla devam etti.

Tarih Vakfı’ndan proje sorumlusu Bahar Şahin’in 8.45 de başlatıp 17.00’de bitirdiği toplantılara “Avrupalı” kanattan Euroclio  Başkanı Joke Van der Lowe, İngiltere’den Robert Stradling, Fransa’dan Etienne Copeaux ve Claire Copeaux’nun , Türkiye’den ise Marmara bölgesi öğretmenlerinden yaklaşık otuz kişinin katıldığı “Avrupalı Tarih Öğretmenleriyle Türkiyeli Tarih Öğretmenleri Buluşması” toplantısının oturum başkanlığını Tarih Vakfı Genel Sekreteri  Orhan Silier yaptı.

 “Kötü tarih eğitimi, kötü eğitim, aslında gençlere saldırıdır, kötü muamelenin bir başka biçimidir, tıpkı fiziksel bir saldırı gibi tahribat yaratır, bu saldırı gençlerin yetişmelerini, uygarlaşmalarını, olgunlaşmalarını, bilinçli yurttaş olmalarını engellemeyi hedef alan, beyinlerine yapılmış bir saldırıdır” diye söze başlayan Orhan Silier  aslında bu sözleriyle  bir gün önce katıldığı toplantıya[1] göndermede bulunuyordu. Bu saptamanın  o toplantıda ifade edildiğini belirterek, bu tanımlamadan çok etkilendiğini, bunun aynı zamanda ciddi bir tepkinin işareti olarak da görülebileceğini söyledi. Bu çarpıcı girişi tarih eğitiminin iyileştirilmesi konusu ve çalışmalarının nasıl stratejik bir öneme sahip olduğunu belirtmek için kullanan Silier, Tarih Vakfı’nın bu konuda ki çalışmalarına devam ederek Avrupalı tarih öğretmenleri ile Türkiyeli tarih öğretmenlerini buluşturmaya çabaladığını çünkü Avrupa’da ciddi deneyimler yaşandığını, iyileşme sağlandığını, Türkiye’de de bu alanda ciddi çabalar gösterenler taraflar bulunduğunu, dolayısıyla iki tarafın da birbirlerinden öğreneceği şeyler olduğunu belirtti. Bu arada MEB içinde de iyileşme çabalarının sürdüğünü, geçen yıl ODTÜ’ de yapılan toplantının[2] buna  örnek olarak gösterilebileceğini  örneğin bugünkü toplantıya da  MEB Talim ve Terbiye Kurulu’nun oniki üyesinden biri olan Ahmet Sönmez’in de katıldığını belirterek ilk sözü R. Stradling’e[3]  verdi.

Stradling, “ 20 yüzyıl Avrupa Tarihi”nin temel meselesinin ne öğretmek değil nasıl öğretmek olduğunu söyleyerek sözlerine başladı. Burada daha ilk başta pedagojik bir soruyla karşılaştıklarını, bunun da “Hangi Avrupa”, “Kimin Avrupa’sı?”  sorularında  düğümlendiğini belirterek bu soruya, bakış açılarına göre çok değişik yanıtlar verildiğini ama kapsayıcı bir tanım yaparak etnik, politik, dilsel çeşitliliğe vurgu yapmanın,  referans noktası olarak çoğulculuğu almanın doğru bulduğu bir yaklaşım olduğunu anlatan Stradling,  daha sonra da bu dersi yapmanın/ yazmanın zorluklarının neler olduğunu sıraladı;

29 Ocak 2022

Okul Törenleri... Bir Kepçe Milliyetçi Söylem ve Koca Bir Tencere Hamaset

 Dilara Kahyaoğlu


Şimdiki törenler, eskilerden farklı mıdır? 


Küçükken yaşadığınız okul törenlerini hatırlıyor musunuz? Hani özellikle şu milli günler ve haftalarda yapılanları… 29 Ekim, 23 Nisan, 19 mayıs gibi… Şimdikinden farklı mıydı?

 

Şimdilerde başka türlü bir gidişat var gibi geliyor bana…

 

Aslında geçmişten bugüne yapılan nedir / neydi: Üç yemek kaşığı şiir, bir tatlı kaşığı konuşma, bir tutam müzik ve bir kepçe milliyetçi söylem…

 

Diyelim ki “cumhuriyet bayramı” kutlanacak, adı üstünde: “CUMHURİYET”… Dikkatli bir izleyici biraz düşünürse; 19 Mayıs’ta da, 23 Nisan’da da, 29 Ekim’de de özü itibariyle benzer şeylerin yapıldığını görür. Törene katılanlar her zaman duydukları ve artık ezberledikleri aynı şiirleri duyar, aynı müzikleri dinler, aynı konuşmalara tanık olurlar. Hamaset kaplamıştır her tarafı, koca bir tencere hamaset…

 

Bir ara bir moda çıkmıştı. Moda diyorum ama hala devam ediyor bu alışkanlık. Nereden geldi, kimin icadıdır bilmiyorum.

26 Mayıs 2018

Eğitimde Bilimkurguyu Neden/Nasıl Kullanmalıyız?

Dilara Kahyaoğlu
2018

Bilimkurgu ve fantastik edebiyatı; okuyuculara 
her çeşit "gerçek" probleme bir eleştiri getirme imkanı verir.
Ve bunu “güvenli” bir alan, bir mesafe sağlayarak yapar. 


Giriş
Çok yakından bildiğim ve çeşitli etkinlikler hazırladığım; tarih, insan hakları, sosyal bilimler, "sinema ve tarih" alanından örnekler vererek  bilimkurguyu eğitim çalışmalarımızda neden ve nasıl kullanmalıyız konusunda; bildiklerimi, denediklerimi paylaşmak istedim. Sadece bu alanlardan bahsetmemin sebebi diğer alanları az bildiğim ve o alanlardan etkinlik üretmediğim içindir. Nitekim yazının başlığını da "eğitim" diye  genelleştirerek yazdım, gerçekten de bilimkurgunun; eğitimin her alanında kullanılacağına inanıyorum: Türkçe, edebiyat, fen bilimleri, fizik, kimya, biyoloji hatta matematik... Bu mümkün.  Umarım bu örnekler; burada örneklendirilemeyen  diğer alanlarda da bu türün kullanılmasını için ilham kaynağı olur.

Eleştirel Düşünme Beceri Listesi


Dilara Kahyaoğlu
2009

En temel beceri adamları aşağıdaki gibidir. Ben aşağıdaki listeyi birçok çalışmamda kullandım. Gerçekten işe yarıyor.


Bir metnin, eleştirel düşünme becerilerini kullanılarak

analiz edilmesi

1. Olgu olarak karşımıza çıkanlar, sunulanlar, gerçekten olgu mu? Yoksa bir görüş, bir yorum mu?

2. Olgular çok sayıda arşiv belgesi tarafından destekleniyor mu? Yoksa sadece bir iki kaynaktan mı alınmış? O kaynaklar nedir? Kısacası, o olgu gerçek mi ve bunun kanıtları var mı?

3. Olguların elde edildiği kaynaklar güvenilir mi? Neden evet, neden hayır?

03 Nisan 2016

Mini Mini Birlerle Yeni Müfredatı Konuştuk


Söyleşi: Dilara Kahyaoğlu
2005

Eğitimsen İstanbul 3 Nolu Şube’de, hepsi de birinci sınıf öğretmeni olan ve İstanbul’un merkezi semtlerindeki okullarda görev yapan; Ayşe, Necla ve Yıldız ile bir araya gelip yeni müfredatı değerlendirmeye çalıştık…


“Sorgulamayacaksınız, bunu değiştiremeyiz!”

Dilara: Öncelikle müfredatın hazırlanma süreciyle ilgili biraz konuşalım istiyorum. Örneğin, hazırlık aşamasında sizlerin de fikirleri alındı mı? Okul müdürlüğü veya başka kanallarla…

Necla, Ayşe, Yıldız: Hayır (bir ağızdan, hemen yanıtlıyorlar).

Necla: Bana göre bir emrivaki bir uygulama söz konusu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz diye ne bir anket, ne bir toplantı, hiçbir şey olmadı.

Dilara:  Program taslağı geldi mi? Hani onun üzerinde düşünülsün, birlikte tartışılsın, görüşler de okul müdürlüğü aracılığıyla veya bireysel olarak gönderilsin diye…

Necla: Hayır ama program bittikten sonra iki kere kurs gördük. Aslında daha önceden de belli konularda bir çok kursa katıldık. Biz bu tip kurslara formalite gereğidir diye bakarız, aslında verenler de  öyle bakıyorlar. Bununla ilgili de yapılan tek çalışma budur. İki defa  kurs verdiler bize.

DilaraProgramın resmen kabul edilmesinden sonra ki süreçten bahsediyorsun?

Necla: Evet. Programı tanıtma kurslarıydı bunlar. Bu kurslardan birinde ilginç bir şey de yaşadım. Kursu veren müfettiş bir şeyler anlatıyordu, ben de bir soru sordum, bayağı normal bir soru, anlamadığım bir şeyle ilgiliydi, şu anda soruyu bile hatırlamıyorum. Müfettişin bana yanıtı “yargılamayacaksınız arkadaşlar, sorgulamayacaksınız, bunu değiştiremeyiz” şeklinde olmuştu. En ufak bir soruya bile tahammülleri yok.