26 Mayıs 2018

Eğitimde Bilimkurguyu Neden/Nasıl Kullanmalıyız?

Dilara Kahyaoğlu
2018

Bilimkurgu ve fantastik edebiyatı; okuyuculara 
her çeşit "gerçek" probleme bir eleştiri getirme imkanı verir.
Ve bunu “güvenli” bir alan, bir mesafe sağlayarak yapar. 


Giriş
Çok yakından bildiğim ve çeşitli etkinlikler hazırladığım; tarih, insan hakları, sosyal bilimler, "sinema ve tarih" alanından örnekler vererek  bilimkurguyu eğitim çalışmalarımızda neden ve nasıl kullanmalıyız konusunda; bildiklerimi, denediklerimi paylaşmak istedim. Sadece bu alanlardan bahsetmemin sebebi diğer alanları az bildiğim ve o alanlardan etkinlik üretmediğim içindir. Nitekim yazının başlığını da "eğitim" diye  genelleştirerek yazdım, gerçekten de bilimkurgunun; eğitimin her alanında kullanılacağına inanıyorum: Türkçe, edebiyat, fen bilimleri, fizik, kimya, biyoloji hatta matematik... Bu mümkün.  Umarım bu örnekler; burada örneklendirilemeyen  diğer alanlarda da bu türün kullanılmasını için ilham kaynağı olur.


Öncelikle bilimkurgu kavramına çok kısaca değinmek gerekiyor. Burada kendi blogumda da yayımladığım bir tanımı kullanacağım:
"Bilimsel buluşların, teknolojik gelişmelerin, gelecekteki olay ve toplumsal değişimlerin insanlar üzerindeki etkilerini araştıran, 20.yüzyılda gelişmiş bir edebiyat ve sinema türü. Bilimkurgu; bilimsel olgu ve ilkelerden yola çıkan gelecek tahminleri biçiminde olabileceği gibi, bu olgu ve ilkelere açıkça aykırı düşen, bilim dışı bir nitelik de kazanabilir. Ama her iki bilimkurgu türünde de bilime dayalı bir inandırıcılığın sağlanması gereklidir." kaynak 
Örneğin; Asimov'un eserleri bilimkurgudur ama Ursula K. Le Guin'in Yerdeniz serisi fantastik romanlardır. Yeri geldiği için yazayım fantastik romanlar da tıpkı bilimkurgu romanlar gibi eğitimde kullanılabilir. Şunu da belirtmeli; bilimkurgu,  aynı zamanda fantastik-roman türünün kardeşidir. Bazen bu iki türü aynı eserde bile görmek mümkün olabiliyor. Jules Verne'nin Ay'a Seyahat romanı bilimkurgudur, ama aynı romandan esinlenerek filmi çekilmiş olan Melies'in Ay'a Seyahat'i fantastik bir filmdir.

Belirtmemiz gereken bir nokta daha kaldı: Bilimkurgu bir edebiyat türüdür, edebiyattır. Bülent Somay'ın ufuk açıcı yazısından aldığım şu alıntı tam olarak buraya oturuyor.
"Bilimkurgu edebiyattır": Tıpkı edebiyat gibi onun da iyisi ve kötüsü, banali ve felsefi olanı, insanı düşünmeye ya da uyumaya sevk edeni vardır. Karamsar ya da iyimser olabilir. ... İyi bilimkurgu, iyi edebiyattır. Tabiatıyla, kötü bilimkurgu da kötü edebiyattır. ... Edebiyatın at oynattığı bütün alanlarda bilimkurgu da atını sürer; edebiyatın baktığı her şeye yadırgatarak, olası bir başka dünyanın aynasından bakar. Bilimkurgu tanımı gereği ilerici, gerici, devrimci, muhafazakar, feminist, erkek şovenisti, hayalci, gerçekçi değildir. Edebiyatta olduğu gibi bilimkurguda da ilerici ya da gerici yazarlar, feministler ya da erkek şovenistleri, militaristler ya da pasifistler vardır." kaynak
Bülent Somay'ın yazısının tamamını okumanızı isterim. Kendisi  bilimkurgunun; nasıl savaş karşıtı bir dünya kurulmasına hizmet edebileceğini, militarizme karşı; teorik ve empatik  bir donanım kuşanmamıza nasıl yardımı olabileceğini de kısaca anlatıyor.

Eğitimde Bilimkurgu Türünü Neden ve Nasıl Kullanmalıyız?
Yazımın esas amacına gelirsek. Derslerde kullandığım örneklerden yola çıkarak belli bir sınıflandırma yaptım ve başlıkları buna göre yazdım. Başlıkların altına; o konuyla ilgili bir açıklamaya ve kendi yaptığım çalışmalardan örneklere yer verdim. Daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler örnek çalışmaların linklerine tıklayarak inceleme yapabilirler.

1. Kavram bilgisini desteklemek için, bilimkurgunun kullanılması 
Diyelim ki öğrencilere "bilim" kavramını düşündürtmek istiyorsunuz bunun yollarından biri "bilimkurgu" ile karşılaştırarak tartışmasını sağlamak olabilir. Veya bilimkurgu yazarları arasında bilim üzerine yazmış olanlar var örneğin Asimov... Onun makalesinin okunması; bir  ders kitabı yazarından değil de bir bilimkurgu yazarından bilgi edinilmesinin öğrenciyi heyecanlandırıcı bir etkisi olabilir.

Bu konuda yaptığım bir etkinliğin linkini buraya koyuyorum. Bu çalışmada bilim ve bilimkurguyu karşılaştırtmış ve bir taşla iki kuş vurmuştum aslında. Bir kere  bu karşılaştırma yapılmadan bilimkurgunun  anlamlı öğrenilmesi mümkün değildir. Bilimkurgunun ne olduğunu ancak bilimin ne olduğunu öğrenerek kavrayabiliriz. Bu arada bilimin ne olduğu konusunda da kafa yormuş oluruz. Bir taşla iki kuş...

Bilimin ne olduğunun öğrenilmesi çok önemli... Öğrenciler; bilim gibi ciddi bir alanın sadece hayali bilgilerle -hayal etmek ve merak; başlangıç için şart olsa da- üretim yapılacak bir alan olmadığını, belli bir yöntemi, etik değerleri/ilkeleri olduğunu da bilmek zorunda. Özellikle günümüzde, bilimin ne olduğu konusunda belli bir bulanıklık yaratılmıştır.  Bilimsel yöntemlerle ilerlemeyen çalışmalara,  komplo teorilerine, popülist yazılara; bilim demek yaygınlaşmıştır. Hayır, bunlar bilim değil. Komplo teorilerinin eşik atladığı günümüzde genç insanların bunların neden bilim sayılamayacağını öğrenmeleri gerekir ki ileride bu konulara eleştirel yaklaşabilsinler.
Bloguma yerleştirdiğim Asimov'un şu makalesi bu konuyu tartışmak için işe yarayabilir: "Bilim Nedir?" 

Peki aslında bilim sınıfında değerlendiremeyeceğimiz bu tip anlatıları, bilimkurgu sayabilir miyiz? Hayır, o da mümkün değil. Dedik ya bilimkurgu edebiyattır diye. Edebi eser veya bilimkurgu sayılması için o eserin edebi kaygılarla yazılmış olması gerekir. Edebiyat eserlerinde görmeye alıştığımız ve olmasını beklediğimiz kriterler bunlar için de geçerlidir. Yine belirtelim iyi edebiyat veya kötü edebiyat meselesini tartışmıyoruz. Ona giriş kısmında kısa değinmiştim.

2. Merak ve hayal etme arzusunu kışkırtan bir katalizör olarak; bilimkurgunun kullanılması  
Genç insanların öncelikle merak ve hayal etme duygusu çok güçlü olur, yanlış bir eğitimde bunlar bastırılır köreltilir. Yeni nesillerin sanatçı, bilim insanı, edebiyatçı, araştırmacı ve elbette; sorgulayıcı bir "sosyal bilimci"* olmasını istiyorsak onları küçüklüklerinden itibaren beslemek gerekiyor. Hayal gücü ve onun ayrılmaz ikizi yaratıcılık; beslenmezse kurur.

Jules Verne'nin hayal edip yazdıklarının çoğu gerçekleşti. Uzay Yolu'nda izlediğimiz bir çok buluşu bugün kullanıyoruz... Bugün isimlerini tüm dünyanın bildiği bilim insanları, küçükken izledikleri veya okudukları bilimkurgu eserlerinden etkilendiklerini her fırsatta söylerler.. Unutulmaz "üç robot yasası"nı yazan Asimov'un robotlara dair yazdıklarının ileride etik bir değer olarak kullanılması kuvvetle mümkündür.  Günümüzde robot teknolojisi ile uğraşanların Asimov'u es geçmesi mümkün değil.

Bilimkurgu yazarları neler hayal etmiş ve bunlardan hangiler gerçekleşmiş? konusunda linkte verdiğim örnekte basit bir soruşturma var. https://tarihegitimi.blogspot.com.tr/2017/10/bilim-nedir-bilim-kurgu-nedir.html  Bunu fark ettirmek bile önemli. Fark ettirelim ki çocuklarımız bilimkurgu okumaya başlasın, hayal etsin, kendini yaratıcılığın kucağına bıraksın. Okuduklarının, seyrettiklerinin etkisiyle hayal gücü zenginleşen çocuklarımızın ileride neler yapabileceğini; bilim insanlarının hayat hikayelerindeki ipuçlarını izleyerek bulabiliriz.

3. Hassas konuların tartışılmasına olanak sağlayan bir araç olarak; bilimkurgunun kullanılması 
Neredeyse her etnik topluluğun/halkların uzun tarihsel geçmişleri boyunca edindikleri; fetheden ile fethedilen arasında veya zulme uğratılanla, uğratanlar arasında; aradan yıllar geçse de hala önyargıları  körükleyen, konuşup tartışılamayan, karşılıklı olarak ötekileştirme sürecinin yoğun olarak yaşandığı sorunlar vardır.

Türkiye'de de hassas konular bol... Zaman  zaman bunlardan biri daha ön plana çıkar sonra küllenir ama asla ateşi sönmez. Bunun nedenlerini tartışmak, bu yazının konusu değil. O başka bir yazının konusu olabilir. Olmalı da...

Örneğin Türkiye'de Kürt Meselesi, Ermeni Meselesi, zaman zaman Türk-Yunan düşmanlığı, şimdilerde Suriyeli göçmenlere karşı düşmanlık, kadın meselesi, erken yaşta evlilik gibi siyasi alanlardan sosyal alanlara kategorik olarak oldukça geniş bir yelpazeye yayılan bir çok hassas meselemiz var.

Hassas konularda doğrudan konuşabilmek elbette önemli ama çoğu zaman bu yapılamayan bir şey çünkü; yıllardır, adeta genetik yapı taşlarımıza işlenmiş, bilgisizlik ve önyargılarla beslenmiş; özü nefret olan duygu durumlarımız buna engeldir.

O hassas konuda gerçekte ne olup bitmiş? Öncelikle bu konuda "doğru" bilgilere ulaşmak çok önemli. Bu birincil problemimiz. Diyelim ki arşivler herkese açık, bütün belgelerden, sözlü tarihten, anılardan yararlanabiliyoruz. Güzel ama yine de işimiz bitmiyor. O belgelere önyargılarla yaklaşıyorsak nesnel olarak analiz yapmamız, hele hele ötekileştirilen diğer tarafla tarihsel empati kurmamız mümkün değildir.

Demek ki aşılacak ilk aşama duygusal bariyeri aşmak... Bunu yapmanın en iyi yolu (denedim biliyorum) o hassas konuyu benzer ama yabancılaşacabileceğimiz bir başka konu üzerinden belki de hayali bir konu üzerinden tartışmaktır. Elbette bunun da bir garantisi yok. Ama başlangıç için, denemek için en iyi yollardan birinin bu olduğunu deneyimlerimizle biliyoruz.

Bu eğitimi sadece küçük öğrencilerin değil genç, yetişkin, kadın, erkek, herkesin eğitimi olarak düşünmeli. Öğrenmenin yaşının olmadığı bir gerçektir.

İki tane örnek vereyim. Elbette konumuz bilimkurgu olduğuna göre onun üzerinden olacak bu örnek

Usta yazar Ray Bradbury'nin Beyaz Adam Ne yaptı? isimli öyküsü üzerinde çalışmış bu konuda neler yapılabileceğini adım adım yazmıştım.

Bu öyküde, siyahlardan oluşan bir grup, kolonici olarak Mars'a gitmiştir. Günün birinde beyazların kaldığı dünyadan (bizim dünyamız) bir uzay gemisi gelerek siyahlardan yardım ister. Siyahlar eski günleri hatırlar, nefretleri, ön yargıları ortaya çıkar...  Sadece Siyah-Beyaz çatışması için değil, nefret söylemi, ötekileştirme, insan olma, önyargılar üzerine de iyi bir tartışma malzemesi sunan bir metin bu. Ayrıntılar için inceleyiniz.  https://insanvedemokrasi.blogspot.com.tr/2017/10/beyaz-adam-ne-yapt-bir-oyku-yardmyla.html

İkinci örnek Uzay Yolu'nun Next Generation serisinden olacak (4. Sezon, 4. Bölüm, İçlerinden Biri İnsan). Bölümler yaklaşık 45 dakikalık olduğu için bir ders izlenip diğer 40 dakikada da tartışması yapılabilir. Veya hikayenin başı özetlenir ve son 15 dakika izletilebilir (ki böylesi daha iyi).

Hikayede, kazaya uğramış Talarianlara ait bir uzay gemisi içinde, yine o türe ait yaralı gençler bulunur. Yalnız içlerinden biri aynı üniformayı giyse de insandır. Çok küçükken bir federasyon çalışanı olan ailesinin bulunduğu üsse saldırı olmuş, annesi babası öldürülmüş ve küçük bir çocuk olan kahramanımız, Talarianların  geleneklerine göre operasyonu yöneten liderin/kaptanın korumasına geçmiştir. Lider, insan çocuğunu, oğlu gibi sevmektedir. Çocuk da onu baba gibi sever. Çocuğun ninesi bulunur ve o, torununun kendisine gönderilmesini ister. Ama çocuk da, lider baba da bunu istememektedir. Atılgan'ın kaptanı çok zor durumda kalır. Ne yapmalıdır? Bu durumda ne yapılabilir? İzlemek için bkz. https://www.netflix.com/watch/70177940?trackId=200257859

Bu öyküye benzeyen o kadar çok örnek var ki.. Bir tanesi bizi çok yakından ilgilendiriyor. Ermeni Tehciri sırasında çok sayıda Ermeni kız çocuğu çeşitli nedenlerle Kürt ailelerin (o bölgelerde daha çok bu iki halk yaşadığı için) eline geçmişti. Müslüman yapıldılar, isimleri değiştirildi, evlendirildiler, çocuk doğurdular, torunları oldu ve en nihayetinde ailenin kimliği gizlenen yaşlı büyüğü oldular...

Yukarıdaki hayali öyküyü önyargılardan arınmış bir şekilde tartışmak, zamanı geldiğinde ve böyle bir durumla karşılaşma yaşandığında; düşünmek için, tarihsel empati kurabilmek için; kapı açıcı, yol gösterici, bir iç ses (vicdanımız) olabilir.

4. Öykü yazma ve çizgi roman yapma çalışmalarında, bilimkurgunun kullanılması 
Eğitimde esas yapılan iş; temel bilgileri öğrencinin almasını sağlamaktır, her şeyi yapamazsınız, temeli verir, ama iyi verir, gerisini yaşamın çeşitli koşullarıyla ömür boyu boğuşacak olan öğrencinin halletmesini beklersiniz. Bu kadar...

Temel bilgi (olgular, kavramlar), beceri ve değerler; eğitimin olmazsa olmaz koşuludur dedik. Peki, bu bilgiler nasıl kalıcı hale getirilir? Esas mesele budur.  Bir şey öğrenmenin, anlamlı öğrenmemin en iyi yolu; onu uygulayarak yapmaktan, kullanmaktan geçer. Öteki türlü öğrenciler ezber bilgileri tekrar eder sonra da büyük ölçüde unuturlar. Zaten, ezber olarak akılda kalması da önemli değildir. Bir örüntü içinde, o bilginin ait oldu ilişkiler ağı içinde yani bağlam içinde öğrenilmişse anlamlı bir bilgi edinilmiş demektir. Ve kişi artık o bilgiye ömür boyu sahiptir, gerektiğinde beynine yerleşmiş olan ilgili klasörden onu bulup çıkaracak ve kullanacaktır.

Devam edelim: a. Öğrenilecek temel bilgi-beceri-değerin neler olduğunu saptayacağız (program), b. bunları uygulatarak anlamlı bir bilgi, beceri, değer haline gelmesini sağlayacağız, içselleştirilmesinin yolunu açacağız. c. Ve son olarak şu soruyu soracağız: Öğrencinin öğrenip öğrenmediğini nasıl ölçeriz? Nasıl değerlendiririz ve geri bildirimde bulunuruz?

Birinci aşama yani program oluşturma bu yazının konusu değil. Ana temamızı unutmadan gelelim son ikisi aşamaya ve şu soruyu soralım: Peki, uygulamayı ve değerlendirmeyi bilimkurgu türünü kullanarak yapabilir miyiz? Evet...

En iyisi örneklendirmek:
Diyelim ki Paleolitik döneme dair çeşitli kaynaklardan bilgi girişi sağlandı. Şimdi bunu uygulatarak, örneklendirerek anlamlı ve kalıcı bir hale getirmek istiyoruz. Mesela, bilgilerini kullanarak, bilim kurgu türünde bir çizgi roman, bir öykü yazmaları veya kısa film çekmeleri istenebilir. Bilgileri gerçekten kullanarak bir eser yaratmak sadece bilimkurgu dünyasında yapılabilir. Bilimkurgu tam olarak budur. Bilimkurgunun avantajı burada. Ve sonra böyle bir ürün üzerinde; hangi bilgilerin edinildiği, anlamlı olup olmadığı,  anlamlı bir örüntü içinde yer alıp almadığı kolayca görülebilir.

Geri bildirim, değerlendirme, yani son işimiz; ihmal edilmemesi gereken -çoğu zaman ihmal edilen- bir aşamadır. Yapılan ürünle ilgili "doğru" geri bildirim verilmelidir. Yanlış öğrenilmiş kavramlar, olgular böyle bir çalışmada gerçekten de hemen fark edilebiliyor. Değerlendirmeyi; hem öğretmen, hem arkadaşları hem de bizzat öğrencinin kendisi yapabilir (öz değerlendirme). Yapılmalıdır. Ve en ideali o çalışmada bulunan eksik ve yanlışların gözetilerek, çalışmanın yeniden yaptırılmasıdır.

Bu konuda uyguladığım bazı çalışmaları bloga yerleştirmiştim, aşağıdaki linklerden inceleyebilirsiniz.

Çalışma 1: Çizgi Roman Yapıyoruz -
Buzul Devrinde İnsan ve Yaşam
https://tarihegitimi.blogspot.com.tr/2018/03/calsma-cizgi-roman-yapyoruz-buzul.html

Çalışma 2 : Çizgi Roman Yapıyoruz
Herkül Sütunları ve Kartacalı Hannon’un Batı Afrika Seyahati
https://tarihegitimi.blogspot.com.tr/2016/04/herkul-sutunlar-ve-kartacal-hannonun.html

5. Eleştirel Düşünme çalışmalarında; cezbedici bir alternatif malzeme olarak bilimkurgunun kullanılması
Bilimkurguyu, (ister film, ister edebiyat türünden olsun) eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek için de kullanılabiliriz. Elbette başka türlere ait eserler de kullanılabilir.

Öncelikle Eleştirel Düşünme Becerilerinin neler olduğunu hatırlayalım. Lütfen şu linke tıklayınız. https://tarihegitimi.blogspot.com.tr/2018/05/elestirel-dusunme-becerileri-esas-listem.html

Bu basamakları düşünerek bir bilimkurgu eseri üzerinde soruşturma/sorgulama yaptırarak, tartıştırarak daha zevkli, çok yönlü, eleştirel düşünme becerisini geliştirici dersler yapmak mümkündür.

Şu basit örneği küçükler için hazırlamıştım. Bkz.
Jurassic Park’ı İzlediniz mi? Görüşlerin Arka Planındaki Varsayımlar
https://tarihegitimi.blogspot.com.tr/2017/10/goruslerin-arka-planndaki-varsaymlar.html

Yazıyı şimdilik burada bitiriyorum. Yeni örneklerle zenginleştirmeye devam edeceğim. Umarım faydalı olmuştur.
-------------------------------------
*Yazıda, yerleşmiş bir kavram olduğu için aynen kullanmak zorunda kaldığım sosyal bilimler kavramının da düzeltilmeye ihtiyacı var. Sosyal Bilimler isminde kullanılan, "bilim" kavramının içeriği, fen bilimlerinden farklıdır. Akademik dünyada sosyal bilimler yerine, sosyal çalışmalar, tarih çalışmaları veya disiplini gibi adlandırmalar daha çok tercih ediliyor artık. Bu durum sosyal "bilim" çalışmalarının; yöntem, ilke ve değerlerden yoksun olduğu anlamına gelmez. Aksine, onun da kendine has çalışma yöntemi vardır ve onlara sıkı sıkıya uyulmalıdır ki geçerliliği olan bir çalışma yapılmış olsun.

Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Hiç yorum yok: