Arkeoloji-Antropoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arkeoloji-Antropoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2022

Abu Hureyra Höyüğü: İlk Tarımın ve Evcilleştirmenin Yapıldığı Yerlerden Biriydi.



Suriye'deki Yukarı Fırat vadisinde tarih öncesi bir arkeolojik sit alanıdır. Yerleşim 13.000 ila 9.000 yıl önce iki ana aşamada iskan edilmiştir. Epipaleolitik döneme tarihlenen *Abu Hureyra 1, yerleşik bir avcı-toplayıcı köydü ; Çanak Çömlek Öncesi Neolitik Çağ'a tarihlenen Abu Hureyra 2 ise, dünyanın ilk çiftçilerinden bazılarına ev sahipliği yapıyordu. Neolitik Devrim boyunca  neredeyse sürekli yerleşilmiş olması Abu Hureyra'yı tarımın kökenlerinin araştırılmasında kullanılan en önemli kaynaklardan biri yapmıştır. Arkeologlar burasının 6000 yıl boyunca kesintisiz olarak iskan edildiğini düşünmektedir.

Abu Hureyra  sakinlerinin ilk yaşam tarzı  avcılık-toplayıcılıktı. Daha sonra   yavaş yavaş çiftçiliğe geçerek çiftçi olmuşlardır. Bu durum onları dünyanın bilinen en eski çiftçileri yapmıştır. Şimdilik. Bilindiği gibi bu tür saptamalar daima yeni bir bulgu keşfedilene kadar geçerlidir. Bitki yetiştirme ilk kez Genç Dryas döneminin başında başladı. Ebu Hureyra'da ortaya çıkarılan kanıtlar, çavdarın sistematik olarak ekilen ilk tahıl ürünü olduğunu gösteriyor. Buradaki verilerden yola çıkarak tahıl mahsullerinin ilk sistematik ekiminin yaklaşık 13.000 yıl önce başladığına inanılıyor.

Yerleşme, 1972 ve 1973 yıllarında Fırat Nehri üzerindeki bir barajın tamamlanmasından önce uluslararası bir kurtarma kampanyasının bir parçası olarak kazıldı. Bu kıymetli yer 1974 yılında Tabka Barajı kompleksi içinde yer alan Esad yapay gölü altında kalmıştır. Kazılar sonucu elde edilen bulgular için 1983 yılında bir ön rapor ve 2000 yılında bir nihai rapor yayınlandı. Bu tür bulgular üzerinde araştırma yıllarca devam eder. Araştırmanın bitmesi gibi bir durum olmaz çünkü her bir araştırmacı farklı bir soru ile bulguları yeniden ele alır. 

15 Mart 2020

Arkeolojik Verilerin Oluşma Sürecine Grafiksel Bir Örnek

Dilara Kahyaoğlu

Eski insan davranışlarının somut ürünleri hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmaz. Ama bazıları diğerlerinden daha iyi durumda günümüze ulaşır. Ancak bu arkeolojik kayıtlar insan davranışlarının mükemmel bir yansıması değildir, dönüşümsel süreçlerin etkisiyle değişime uğramışlardır ve onları doğru değerlendirmek, yorumlamak gerekir.

Aşağıdaki açıklamalı örnekleri inceleyiniz.

1.
2000 yıl önce bir Avcı Kampı
 İnsanların satın alma, 
üretim, kullanım ve biriktirme davranışı sonucu
ortaya çıkan somut ürünleri görüyoruz. Bunlar; barınak (çadır), ateş ve çöp.
2.
1800 yıl önce
Kamp yeri sel altında kalıyor, alüvyonlu topraklar tarafından üstü kapatılıyor.
Böylece dönüşüm süreci başlıyor.  Çadırın dikmeleri, ocak, çöp yığını
kumun altında kalıyor.

30 Aralık 2019

Tarihsel Haritalarda Gösterilen Bilgiler Durağan Değildir

Dilara Kahyaoğlu
Aralık, 2019

Okullarda verilen derslerde ve en önemlisi ders kitaplarında kullanılan haritaların (tabloların, grafiklerin vb.) hiç değiştirilmeden yıllarca kullanıldığını bilirsiniz ve bunu gayet olağan karşılar bir çoğumuz. Oysa olağan değildir. Tarih ve sosyal bilimler  dinamik derslerdir. Her yeni bulgu yeni bir bilgi getirir. Arkeolojik ve antropolojik araştırmalarda elde edilen yeni bulguların yanı sıra  geliştirilen yeni teknikler sayesinde, geçmiş bulgular üzerinde o zamana kadar hiç bilinmeyen veya gözden kaçmış bir çok yeni bilgi ediniyoruz. Bütün bunlar bilgiyi hareketli kılıyor. Tablolar, haritalar, açıklama ve yorumlar; sürekli değişiyor, gelişiyor. Nasıl 2019 yılına ait ekonomik verileri 2020 yılı için kullanamıyorsak -bu kadar hızlı olmasa da-  haritaları, tabloları ve grafikleri de kullanamayız.  Çok hızlı bir değişim var. Bu hızlı değişime rağmen öğrenim materyalleri çok yavaş değişiyor veya hiç değişmiyor. Bu çok sakıncalı bir durumdur.
Bakın bu haritadaki bilgiler her zaman güncelleniyor.
Bir müddet sonra bu haritaya baktığımızda daha farklı yerler ve tarihler göreceğiz.
Görsel Kaynak: Sapiens İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi, Yuval Noah Harari
Bir kere öğrenci tarih ve sosyal bilimler çalışırken bu değişime tanık olma şansını kaçırıyor. Hem yanlış ve/veya eksik bilgi öğreniyor hem de değişmez, sabit bir geçmiş algısıyla donanarak mezun oluyor. Bu çok tehlike bir yaklaşım. Bu durum, eleştirel düşünme becerisinin gelişmesinin, yeni fikirlere açık olmanın, bilimsel merak ve araştırmanın; önüne set çeken bir yaklaşımdır. Öğrencilere yapılan kötülükleri saya saya bitiremeyiz aslında. Ezber eğitim, anlamlı olmayan öğrenme dediğimizde tam olarak bunları kast ettiğimizden emin olalım. Çünkü çoğu insan, ezber eğitim denilince, bir makine gibi eldeki bilginin anlamını bilmeden ezberleme ve bunu sınavlarda aynen söyleme olarak anlıyor. Bu işin en basit yönü. Ezber eğitim, anlamlı olmayan öğrenme; devasa bir kara deliktir. O nedenle ezber eğitimi anlatırken biz de ezberden bir şeyler söylemesek iyi olacak.

İki harita arasında fark var.
Bu farkların neler olduğunu bulunuz?
Görsel Kaynak: World History, William J. Duiker & Jackson J. Spielvogel, 2014



NOT

Milattan Sonra (MS) için kullanılan kısaltmalar
AD: (Anno Domini), latince bir kelimedir ve in the year of our Lord anlamına gelir. Yani İsa, kastedilerek Efendimiz'in Yılı anlamında kullanılmaktadır. Türkçe'de Milattan Sonra anlamında kullanıyoruz. Kısaltarak; MS (M.S.) olarak yazıyoruz. İS (İ.S.) şeklinde de kullanılır (İsa'dan Sonra).

Yahudi tarihçiler ve/veya bu din odaklı kısaltmaya karşı çıkanlar;

CE: (Common Era) yani Bilinen Dönem anlamına gelen CE kısaltmasını kullanırlar.  Bu kısaltma Türkçe tarih yazımına yerleşmemiştir.

Şu önemli: Milattan Sonra için hiç bir kısaltma kullanılmaz. Doğrudan tarih yazılır. Ama bazen vurgulamak için bazen de Milat'a yakın bir dönem veya iki dönemi de aynı anda yazmak söz konusuysa karışıklığı önlemek için  kısaltma kullanılır.

Milattan Önce için kullanılan Kısaltmalar

BC (Before Christ) ise İsa'dan önce anlamına gelmekte ve 'Milattan Önce' anlamında kullanılmaktadır. Türkçe'de MÖ (M.Ö.) veya İÖ (İ.Ö.) şeklinde kısaltıyoruz.

Yahudi tarihçiler ve/veya bu din odaklı kısaltmaya karşı çıkanlar;

BCE: (Before Common Era) kullanıyor. Bu kısaltmanın açılımı Bilinen Dönemden Önce anlamına gelmektedir. Türkçe'de yine  MÖ (M.Ö.) veya İÖ (İ.Ö. -İsa'dan Önce anlamına gelmektedir-.) kısaltmasını kullanıyoruz. 

Milat: Arapça olan bu kelimenin anlamı doğumdur.  Tarih yazımında İsa'nın doğduğu yıl kastedilir ve "0" olarak kabul edilir.

Bir de Günümüzden Önce anlamında kullanılan kısaltmalar vardır. Burada hesaplama "0" noktasına yani milata göre değil günümüzden kaç yıl önceye ait olduğunu belirtmek için kullanılır.

Göbeklitepe'nin Yapılışı..................................0..........................................Günümüz
y.  10. 000 ...................................................... +............................................2 000

Göbeklitepe'nin günümüzden 12. 000 yıl önce kurulmuş olduğu düşünülmektedir. Bu iddia yaklaşık bir tahmindir (y).
Bunun İngilizce olarak kısaltması;"Günümüzden Önce" (BP)'dir. BP 12. 000 gibi. BP (Before Present). Bu tür kısaltmalar daha çok arkeometrik sonuçlarla elde edilen çok daha eski dönemlere ait tarihler için kullanılır. Bu laboratuvar ölçüm tarihleri sürekli olarak düzeltilmektedir. Eğer düzeltmiş bir tarih kullanılıyorsa o zaman da Kalibre sözcüğünün kısaltması olan "C" veya "cal." kısaltması ile bu durum belirtilir. c. BP 12.000 gibi.


şu kaynaklara da bkz.

https://www.arkeolojikhaber.com/haber-milat-common-era-milattan-once-ve-milattan-sonra-kisaltmalari-16914/

https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2020/01/arkeoloji-bir-buluntunun-yasn-nasl.html

19 Aralık 2019

Tarım Havzası Mumyaları - Tarim Basin Mummies

Dilara Kahyaoğlu

[Türkiye'de kaynak bulunmayan bir konuda yazdım. Birinci elden kaynaklardan yararlandım. Görselleri kaynaklardan taradım, nereden aldığımı tek tek belirttim. Bu ülkede (ve dünyada) komplo teorilerine maruz bırakılan bu konuda okumak istiyorsanız metne bir göz atınız.]


***
Kurumuş derisi ve çökük göz boşlukları dışında uyuyan bir adama benzeyen kişiye bakınca garip bir duyguya kapıldım ve böylece çağımızın çok eski yüzyıllarında bu kasvetli Lop bölgesine yerleşmiş ve herhalde buradan hoşlanmış olan yerli halkın bir temsilcisiyle karşı karşıya olduğumu  hissettim. 
Aurel Stein, 1928
Zaghunluk'ta bulunan bu kişinin mumyalaşma yaşı MÖ 1000 ile 600 arasında tarihleniyor.
Yüzüne aşı boyasıyla dövme yapılmış olan bu kişinin ağzı açılmasın diye bağlanmış.
Tarım Mumyalarını ilk keşfeden kişiler İsveçli Sven Hedin, Alman Albert Von La Coq ve İngiliz Aurel Stein'dir. 20. yüzyılın başında bu kişiler İpek Yolu üzerinde bulunan vaha kentlerini araştırmak için buralara gelmişlerdi. Bu sefer sırasında mumyaları bulmuş, fotoğraflarını çekip, tanımlamışlardı.
Çinli arkeologların son yıllarda yaptığı araştırmalar sırasında ortaya çıkan mumyalar ise bu konuyu hem ilgi hem de tartışma odağı haline getirmiştir. Çinlilerin bulduğu mumyaların bir kısmı çok daha eski bir döneme aittir, çok az bozulmuştur ve fiziksel yapıları Çinlilerden ve/veya o bölgede şu anda ikamet edenlerden farklıdır. Batılı araştırmacılar bunların Hint-Avrupa kökenli olduğunu söylerken Çinliler bu konunun sadece bu yönüyle dile getirilmesini eleştiriyor.
a1. Aşağıdaki mumyalaşmış kadın bu şekilde bulunmuş, Zaghunluk Mezarlığı
[Görselin Kaynağı: Wang Binghua]

a2. Tarım'da bulunan mumyalardan birinin sarı saçları var. Günümüzden bir sanatçı bu kişinin
yaşarken nasıl göründüğünü hayal etmiş (sağ)
Yalnız dikkat! Kadının yüzünde dövme var ve yeniden çizimde bu ihmal edilmiş.
Esas onlarla birlikte bu yüzün nasıl göründüğünü hayal etmek lazım. Bu haliyle modern bir
kadın izlenimi veriyor ve bu da yanlış bir algı oluşmasına neden oluyor. 
Tarihi canlandırdığını iddia eden görseller daima eleştirel
bir gözle incelenmeli.


07 Aralık 2019

Mezar Tepeleri Geleneği Üzerine: Hektor'un Cenaze Töreni

Dilara Kahyaoğlu

Tümülüs geleneğinin Trakya ve Anadolu'da (ve dünyanın bir çok yerinde) oldukça eski dönemlere ait olduğunu gösteren yazılı, yazısız belgelere, mitlere/efsanelere sahibiz. Bakın Homeros, İlyada'sında bu geleneği nasıl anlatmış.

Pergamon Antik Kenti’nin batısındaki ovada yer alan
tümülüslerin en büyüğü olan Yığma Tepe'nin havadan görünüşü

Hektor'un Cenaze Töreni
Sonra yaşlı Priamos seslendi adamlarına:
“Haydi, Troyalılar, şimdi odun getirin kente,
korkmayın pusu kurar diye Argoslular;
Akhilleus kara gemilerden buraya gönderirken beni,
on ikinci şafak sökmeden size bir şey yapmam, dedi.”

Yaşlı Priamos böyle konuştu.
Dokuz gün odun taşıdılar yığın yığın.
Ölümlülere parlayan şafak sökünce onuncu günü,
Gözyaşı içinde götürdüler Hektor’un ölüsünü,
Koydular yığınların tepesine, verdiler ateşe.

03 Şubat 2019

Çatalhöyük

Dilara Kahyaoğlu
2002-2019

Evlerin kapısı yok... Pencere olarak da tavana yakın küçük deliklerin olduğu düşünülüyor. Peki böyle bir eve nasıl girilir, böyle ev olur mu hiç diye düşünmeyin. Konya’nın 52 km. güney batısında yer alan Çatalhöyük böyle bir yer işte. Bu sıralar orayı ünlü arkeolog İan Hodder ve ekibi kazıyor (1993'ten beri kazıyordu, şimdi durum değişti, nota bkz[1]) İlk kazılara 1961’de James Mellaart ve ekibince başlanmış.
Eldeki bulgulara göre hayal edilerek oluşturulmuş temsili Çatalhöyük yerleşimi
Bu tür çizimlerin belli ölçüde gerçeği yansıttığını unutmamalı...


İan Hodder'ın ekibi çalışırken...