Dilara Kahyaoğlu
Evlerin kapısı yok... Pencere olarak da tavana yakın küçük deliklerin olduğu düşünülüyor. Peki böyle bir eve nasıl girilir, böyle ev olur mu hiç diye düşünmeyin. Konya’nın 52 km. güney batısında yer alan Çatalhöyük böyle bir yer işte. Bu sıralar orayı ünlü arkeolog İan Hodder ve ekibi kazıyor (1993'ten beri kazıyordu, şimdi durum değişti, nota bkz[1]) İlk kazılara 1961’de James Mellaart ve ekibince başlanmış.
Çatalhöyük dünya çapında meşhurdur. Küçük büyük herkes burayı bilir. Çünkü; Neolitik Çağ'a ait gün yüzüne çıkarılmış dünyadaki en eski yerleşim yerlerinden biridir, kazı yapılan ilk yerlerdendir, özgündür, bütünsel olarak ortaya çıkarılmış adeta koca bir kasabadır ve tanıtımı çok iyi yapılmıştır, halen daha yapılmaktadır, buradaki çalışmalar bitmemiştir yeni bulgular elde edilmeye devam etmekte ve buluntular üzerinde birbirinden farklı yorumlar yeniden yeniden gündeme gelmekte, kısacası Çatalhöyük üzerine tartışmalar devam etmektedir. Çatalhöyük her daim günceldir.
Aslında biri Neolitik Çağ'a (doğudaki) diğeri Kalkolatik Çağ'a ait (batıdaki) yan yana iki höyük var. Burayı ilk keşfeden İngiliz arkeolog James Mellaart'ır (1958). Mellaart burayı 1961'de kazmaya başlıyor ama başka bir arkeolojik (Çatalhöyük değil) buluntu konusunda Türk makamlarına bilgi vermemesi üzerine kazılar 1963 yılında devlet tarafından durduruluyor. İki yıl sonra O. Gurney başkanlığında kazılara yeniden başlanıyor. Kazı ekibinde burayı ilk keşfeden Mellaart da var. Gurney'in kendi yerine Mellaart'ı bırakıp gitmesi üzerine kazılar yeniden iptal ediliyor. Buranın yeniden programlı ve disiplinli bir şekilde kazılmasını İan Hodder sağlayacak (bu konuyla ilgili gelişmelerden bu yazıda bahsedilmiştir, notlara bkz. [1]
Yukarıdaki öyküye devam edersek insanlar evlerine damlara açtıkları deliklerden girerlermiş. Evlerin neye benzediğini gösteren bir çok hayali çizim yapılmıştır. Gerçekte tamamen toprak olmuş, sadece katılaşmış bazı alt katmanların gözle görüşülebildiği bu yerleşimin (bütün eski ve toprak yerleşimler aynı durumdadır) ilk halinin, orijinal durumunun nasıl bir şey olduğunu tasarlamak o kadar da kolay değil. Çatalhöyük'ü ziyaret ettiğimde söz ettiğim bu durumu görme şansım olmuştu, doğrusu uzman birisi size neyin ne olduğunu açıklamadığı sürece fazla bir şey anlama olanağınız yok. İan Hodder'ın da açıkladığı gibi aslında düz damlı bu toprak evler (kerpiç evler) Anadolu'da her yerde var. Eskiden daha çoktu ama hala var. Onları da görme hatta birinin içinde yaşama şansım da oldu. İşte Çatalhöyük'ü yeniden hayali olarak tasarlarken bu evleri örnek almışlar.[2] Çatalhöyük'ün farkı, yerleşimdeki bütün evlerin bitişik nizam olmasında.. Evlerin duvarları birbirine yaslanıyor, sokak yok, adeta bir kale gibi yapılandırmışlar.
Üst üste 14 katmanın saptandığı Neolitik Çağ'a ait Doğu Çatalhöyük, karbon 14 yöntemiyle MÖ y. 6500-5650 arasına tarihlenmiştir. Evler birbirine bitişiktir ama duvarları ayrıdır, bütünüyle kerpiçten, farklı yüksekliklerde yapılmış, tek katlı, düz damlı evlerdir bunlar. Evlerin arasında yer yer avluya da rastlanır. Diktörtgen planlı evlerin içinde bir tane büyük oda, bir veya iki tane küçük oda (depo ve kiler olarak kullanılan) bulunmakta küçük odalara duvardaki delikten geçilmekteydi. Odalarda oturmak için topraktan sekiler yapılmıştır. Bu sekilerin altına açık havada çürütüldüğü sanılan ölülerin kemikleri gömülmüştür.[3] Az sayıda hoker (dizleri karnına çekik durumda düzenlenmiş ölüler) biçiminde gömülmüş insan iskeletleri de bulunmuştur.[4] Ölülerin yanına erkekler için silahlar, kadınlar için takı ve süs eşyaları konmuştur. Ahşap eşya, kürk, deri ve kumaş parçaları da mezarlarda bulunan armağanlar arasındadır.
Bütün yapıların duvarları ağaç dikmelerle (taşıyıcı, destekleyici kolonlar) desteklenmiştir. Dikmelerin arasında kalan sıvalı yüzeyler, geometrik desenlerle süslenmiştir. Tapınak olan düşünülen evlerin duvarlarında ise; av sahneleri, dini törenleri canladırdığı sanılan renkli resimler vardı. Yine tapınak olarak düşünülen bu evlerde; koç ve boğa başları; leopar, boğa ve doğuran tanrıça gibi kilden yapılmış kabartmalara da rastlanır. Bu duvarların cephesi genellikle kuzeye düşmektedir. Çatalhöyük'teki diğer buluntular şunlardır: taştan veya pişmiş topraktan yapılmış en büyükleri en fazla 30 cm olan insan ve hayvan heykelcikleri, ana tanrıçayı simgelediği düşünen kadın heykelcikleri ki bunların bir kısmı yanlarında leoparlarla betimlenmiştir. Evlerden iki tanesinden birinin tapınak olduğu düşünülmüştür.
AMA...
Çatalhöyük'te Mellaartt'an sonra kazılar yapan ekip başkanı İan Hodder, bu iki fikre de karşı çıkıyor. Özel olarak diğerlerinden farklı olarak süslenmiş gibi görünen bu evlerin tapınak olmadığını ve araştırma yaptıkça esas olarak evlerin birbirine benzediğini keşfettiklerini söylüyor Kadın heykeleciklerinin de (figürin) tanrıça olduğunu kabul etmiyor. Doğrudan doğruya şişman ve/veya gebe kadınların betimlendiğini düşünüyor. Bu bakış açısı giderek kabul görmüş olmaya başlasa da Mellaart döneminden beri dünyaya yayılan kadın tanrıçaları Çatalhöyükle özdeşleştirme fikrinin üstesinden gelmek o kadar kolay değil.
Neolitik döneme ait bu höyükte (doğu) ele geçirilen çanak çömlek parçaları çok değildir. Ele geçirilenlerin yuvarlanarak halka şekli verilen killerin üstüste bindirilmesi ile yapıldığı görülür. Aletlerin çoğu obsidiyenden yapılmıştır. Bunlar kazılarda çok sayıda bulunan ok ve mızrak uçlarıdır. Çakmaktaşından da kazıyıcılar ve oraklar yapılmış, bunlardan da yaygın olarak bulunmuştur. ilk katmanlarda (altlarda) aletler büyüktür zaman geçtikçe aletlerde küçülme olmuştur (üst katmanlar). Cilalı ve sürtme taştan baltalar, öğütme ve perdah taşları (açkılayıcı), havan elleri, tokmaklar da çok sayıda bulunmuştur.
En alt katmanlardan beri köpek kemiklerine rastlanır ve bu nedenle ilk evcilleştirilen hayvanlardan biri olduğu düşünülür. Bulunan kalıntılara göre en fazla sığır eti yenmiştir, öbür hayvanlar daha az avlanmıştır.
İlk yerleşmelerde sadece avcılık ve toplayıcılıkla geçinen Çatalhöyük halkının; VI. kattan itibaren tarımla uğraştığı görülmektedir. Einkorn, emmer, ekmeklik buğday, yalın arpa ve bezelye gibi tahıl çeşitleri yetiştirdikleri buluntulardan anlaşılmıştır. Sığırı da evcilleştirmişler fakat avlanmaya da devam etmişlerdir.
Batı höyüğünün Kalkolitik döneme denk geldiğinden bahsetmiştik... Bu dönem MÖ 5500-5000 arasına tarihlenmektedir. Bu bölümde daha farklı olarak üretilmiş çanak çömlek buluntularına rastlanmıştır. Bunlar, omurgalı, geniş ağızlı kaplardır. Kil hamurlarında katkı olarak kullanılan samanlara burada rastlanmamıştır. Keramikler çok iyi pişirilmiştir. Bazıları astarlıdır. Bej ya da krem zemin üstüne kahverengi, kırmızımsı kahverengi, pembe ya da kırmızı bantlar arasına yerleştirilmiş geometrik örgelerle bezenmiş, önce mat bir boya ile astarlanıp sonra açkılanmışlardır.
Notlar ve Ekler
Kaynakça ve ayrıca bkz.
İan Hodder ve Çatalhöyük haberleri için bkz. http://arkeofili.com/tag/ian-hodder/
Kuramsal Arkeolojinin Doğuşu http://arkeofili.com/kuramsal-arkeolojinin-dogusu/
Kerpiç Evler: https://fotogaleri.haberler.com/iste-anadolu-nun-kerpic-evleri/
Eski ve Yeni Çatalhöyük: http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/eski-ve-yeni-catalhoyuk
Çatalhöyük; Tarihe Tutulan Işık https://www.atlasdergisi.com/dergide-bu-ay/catalhoyuk-tarihe-tutulan-isik.html
Müzel Olarak Çatalhöyük https://www.muze.gov.tr/tr/muzeler/catalhoyuk-neolitik-antik-kenti
10 Maddede Neolitik Yerleşim Çatalhöyük’ü Anlamak http://arkeofili.com/10-maddede-neolitik-yerlesim-catalhoyuku-anlamak/
Avrupa Kültürünün Temeli Çatalhöyük’te http://arkeofili.com/avrupa-kulturunun-temeli-catalhoyukte/
2002-2019
Evlerin kapısı yok... Pencere olarak da tavana yakın küçük deliklerin olduğu düşünülüyor. Peki böyle bir eve nasıl girilir, böyle ev olur mu hiç diye düşünmeyin. Konya’nın 52 km. güney batısında yer alan Çatalhöyük böyle bir yer işte. Bu sıralar orayı ünlü arkeolog İan Hodder ve ekibi kazıyor (1993'ten beri kazıyordu, şimdi durum değişti, nota bkz[1]) İlk kazılara 1961’de James Mellaart ve ekibince başlanmış.
Eldeki bulgulara göre hayal edilerek oluşturulmuş temsili Çatalhöyük yerleşimi Bu tür çizimlerin belli ölçüde gerçeği yansıttığını unutmamalı... |
İan Hodder'ın ekibi çalışırken... |
Çatalhöyük dünya çapında meşhurdur. Küçük büyük herkes burayı bilir. Çünkü; Neolitik Çağ'a ait gün yüzüne çıkarılmış dünyadaki en eski yerleşim yerlerinden biridir, kazı yapılan ilk yerlerdendir, özgündür, bütünsel olarak ortaya çıkarılmış adeta koca bir kasabadır ve tanıtımı çok iyi yapılmıştır, halen daha yapılmaktadır, buradaki çalışmalar bitmemiştir yeni bulgular elde edilmeye devam etmekte ve buluntular üzerinde birbirinden farklı yorumlar yeniden yeniden gündeme gelmekte, kısacası Çatalhöyük üzerine tartışmalar devam etmektedir. Çatalhöyük her daim günceldir.
Aslında biri Neolitik Çağ'a (doğudaki) diğeri Kalkolatik Çağ'a ait (batıdaki) yan yana iki höyük var. Burayı ilk keşfeden İngiliz arkeolog James Mellaart'ır (1958). Mellaart burayı 1961'de kazmaya başlıyor ama başka bir arkeolojik (Çatalhöyük değil) buluntu konusunda Türk makamlarına bilgi vermemesi üzerine kazılar 1963 yılında devlet tarafından durduruluyor. İki yıl sonra O. Gurney başkanlığında kazılara yeniden başlanıyor. Kazı ekibinde burayı ilk keşfeden Mellaart da var. Gurney'in kendi yerine Mellaart'ı bırakıp gitmesi üzerine kazılar yeniden iptal ediliyor. Buranın yeniden programlı ve disiplinli bir şekilde kazılmasını İan Hodder sağlayacak (bu konuyla ilgili gelişmelerden bu yazıda bahsedilmiştir, notlara bkz. [1]
Çatalhöyük, VI. kattan bir bölüm. MÖ y. 6000-5000 arası J. Mallert'ın rekonstrüksiyon çizimi AnaBritannica, cilt 6, s. 331 |
Kaynak |
Çatalhöyük Evi, canlandırma |
AMA...
Çatalhöyük'te Mellaartt'an sonra kazılar yapan ekip başkanı İan Hodder, bu iki fikre de karşı çıkıyor. Özel olarak diğerlerinden farklı olarak süslenmiş gibi görünen bu evlerin tapınak olmadığını ve araştırma yaptıkça esas olarak evlerin birbirine benzediğini keşfettiklerini söylüyor Kadın heykeleciklerinin de (figürin) tanrıça olduğunu kabul etmiyor. Doğrudan doğruya şişman ve/veya gebe kadınların betimlendiğini düşünüyor. Bu bakış açısı giderek kabul görmüş olmaya başlasa da Mellaart döneminden beri dünyaya yayılan kadın tanrıçaları Çatalhöyükle özdeşleştirme fikrinin üstesinden gelmek o kadar kolay değil.
Çatalhöyük Kadını |
Neolitik döneme ait bu höyükte (doğu) ele geçirilen çanak çömlek parçaları çok değildir. Ele geçirilenlerin yuvarlanarak halka şekli verilen killerin üstüste bindirilmesi ile yapıldığı görülür. Aletlerin çoğu obsidiyenden yapılmıştır. Bunlar kazılarda çok sayıda bulunan ok ve mızrak uçlarıdır. Çakmaktaşından da kazıyıcılar ve oraklar yapılmış, bunlardan da yaygın olarak bulunmuştur. ilk katmanlarda (altlarda) aletler büyüktür zaman geçtikçe aletlerde küçülme olmuştur (üst katmanlar). Cilalı ve sürtme taştan baltalar, öğütme ve perdah taşları (açkılayıcı), havan elleri, tokmaklar da çok sayıda bulunmuştur.
En alt katmanlardan beri köpek kemiklerine rastlanır ve bu nedenle ilk evcilleştirilen hayvanlardan biri olduğu düşünülür. Bulunan kalıntılara göre en fazla sığır eti yenmiştir, öbür hayvanlar daha az avlanmıştır.
İlk yerleşmelerde sadece avcılık ve toplayıcılıkla geçinen Çatalhöyük halkının; VI. kattan itibaren tarımla uğraştığı görülmektedir. Einkorn, emmer, ekmeklik buğday, yalın arpa ve bezelye gibi tahıl çeşitleri yetiştirdikleri buluntulardan anlaşılmıştır. Sığırı da evcilleştirmişler fakat avlanmaya da devam etmişlerdir.
Batı höyüğünün Kalkolitik döneme denk geldiğinden bahsetmiştik... Bu dönem MÖ 5500-5000 arasına tarihlenmektedir. Bu bölümde daha farklı olarak üretilmiş çanak çömlek buluntularına rastlanmıştır. Bunlar, omurgalı, geniş ağızlı kaplardır. Kil hamurlarında katkı olarak kullanılan samanlara burada rastlanmamıştır. Keramikler çok iyi pişirilmiştir. Bazıları astarlıdır. Bej ya da krem zemin üstüne kahverengi, kırmızımsı kahverengi, pembe ya da kırmızı bantlar arasına yerleştirilmiş geometrik örgelerle bezenmiş, önce mat bir boya ile astarlanıp sonra açkılanmışlardır.
Daha geç dönem çanak çömlekleri |
Notlar ve Ekler
[1] "Çatalhöyük’te uzun yıllardan Ian Hodder öncülüğünde devam eden arkeolojik kazılar, Ian Hodder’ın görevi bırakması üzerine yabancı ekipten alınarak Türklere veriliyor.
Çatalhöyük’te 2017 yılında Ian Hodder’ın kazıları bırakmasının ardından çalışmalara aynı ekip tarafından benzer bir misyon ile devam edileceği öngörülüyordu. Ian Hodder, kendisinden sonra burada kazılara devam edebilecek kişiyi de belirlemiş, bunun üzerine gerekli bürokratik işlemlere başlanmıştı. Ancak Çatalhöyük, daha önce pek çok Klasik Dönem ören yerinde olduğu gibi, ‘millileştirme’ politikalarının kurbanı oldu. Araştırmalar, burada çalışan ve içerisinde Türklerin de bulunduğu uluslararası ekipten alınarak, Ege Üniversitesi’nden bir akademisyene devredildi. " bkz. http://arkeofili.com/tag/ian-hodder/
[2]
... kerpiç evler, 9 bin yıl önce Anadolu insanının yerleşik hayata geçtiği dönem yaptığı kerpiç evlerle hemen hemen aynı özellikleri taşıyor. Çatalhöyük’te devam eden kazı çalışmalarında, birbirine bitişik ve kapıları çatısında bulunan 9 bin yıl önceki evlerin, günümüzde Anadolu’nun kırsalında halen kullanılan kerpiç evlerle karşılaştırıldığında dikkat çekici benzerlikler göze çarpıyor. Çatalhöyük’te kazı ve araştırma çalışmalarını sürdüren Stanford Üniversitesi öğretim üyesi, Çatalhöyük Kazı Başkanı Prof. Dr. Ian Hodder, Anadolu’da, bu höyüğün yakınlarındaki köylerde insanların halen, 9 bin yıl önce yapılan kerpiç evlerin benzerlerinde yaşadıklarını söyledi. Çumra ilçesine bağlı Küçükköy’deki bugünkü tek ya da 2 katlı kerpiç evlerle Çatalhöyük’te tesbit ettikleri evler arasında neredeyse tek farkın, ‘’Çatalhöyük’teki evlere, o dönemde yırtıcı hayvanlara karşı çatıdaki kapılardan girilmesi’’ olduğunu anlatan Hodder, ‘’Günümüzden 9 bin yıl önce burada yaklaşık 8 bin kişi yaşıyordu. Buraya yerleşen insanlar, birbirine bitişik, günümüzde olduğu gibi kalıplarla çıkartılan çamur ve ot karışımından kerpiçlerle yapılan evlerde oturuyorlardı. Çatalhöyük’te içinde ahşap sundurmalar ve direkler kullanılan 2 katlı kerpiç evler de tesbit ettik’’ dedi. Hodder, sağlam yapılan kerpiç evlerin aslında son derece güvenli ve sağlıklı olduğunu, İngiltere’de Batıda, sağlığını ön planda tutan kişilerin kerpiç ve ahşap unsurlar kullanılan evleri tercih etmeye başladığını söyledi. kaynak
[3] Buna benzer uygulamaların 14. yüzyılda bile Anadolu'da kullanılmış olması mümkün. Örneğin İbn Battuta rastladığı bir uygulamadan bahseder. Ölünün tabutunun havaya kaldırılarak kokunun gitmesi için tepesi açık türbede bekletildiğini sonra aşağı indirilerek yerine yerleştirildiğini, ancak bundan sonra türbenin tepesinin kapatıldığını anlatır. Mumyalama işleminin yapılmadığı durumlarda muhtemelen diğer türbelerde de aynı işlem yapılmıştır. Bahsedilen metin için bkz.
[4]
Hoker tipi ölü gömme biçiminde ölüye biçim verilerek kısa sürede gömülmüş olması gerekir (soldaki resim) bu durumda resimde görüldüğü gibi ellenmediği sürece kemiklerin biçimi aynı kalır. Ölüler dışarıda çürütülüp sonradan evlere gömülüyorsa özel bir biçim verilmediği sürece -ki bu da hokerden farklı görülecektir- kemikler toplu bir yığın olarak bulunur (sağ). Bu durumda Çatalhöyük'te iki türlü ölü gömme biçimi olduğundan bahsedilebilir. (resimler Çatalhöyük'ten değil)
[5] Mellaart’a göre özenle dekore edilmiş yapılardan bazıları “tapınak” bazıları ise “evler”di. Ian´a göre ise Çatalhöyük´te hiç tapınak yoktur. Evler detaylı bir şekilde incelenip (sanat ve sembolizmin boyutu ve evlerdeki seki ve platformlar gibi sabit eşyalar), evlerin boyutu ve mezarların sayısıyla karşılaştırınca aralarında çok az farklılık olduğunun ortaya çıktığını ve evlerin hiçbirinin diğerinden özel ya da farklı olmadığını söylüyor.... http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/eski-ve-yeni-catalhoyuk
EK 1
[4]
Hoker tipi ölü gömme biçiminde ölüye biçim verilerek kısa sürede gömülmüş olması gerekir (soldaki resim) bu durumda resimde görüldüğü gibi ellenmediği sürece kemiklerin biçimi aynı kalır. Ölüler dışarıda çürütülüp sonradan evlere gömülüyorsa özel bir biçim verilmediği sürece -ki bu da hokerden farklı görülecektir- kemikler toplu bir yığın olarak bulunur (sağ). Bu durumda Çatalhöyük'te iki türlü ölü gömme biçimi olduğundan bahsedilebilir. (resimler Çatalhöyük'ten değil)
[5] Mellaart’a göre özenle dekore edilmiş yapılardan bazıları “tapınak” bazıları ise “evler”di. Ian´a göre ise Çatalhöyük´te hiç tapınak yoktur. Evler detaylı bir şekilde incelenip (sanat ve sembolizmin boyutu ve evlerdeki seki ve platformlar gibi sabit eşyalar), evlerin boyutu ve mezarların sayısıyla karşılaştırınca aralarında çok az farklılık olduğunun ortaya çıktığını ve evlerin hiçbirinin diğerinden özel ya da farklı olmadığını söylüyor.... http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/eski-ve-yeni-catalhoyuk
EK 1
Çatalhöyük'ün Bekçisi Dural'ın yazdığı kitap, ABD'de ders kitabı olarak okutuldu
"KONYALI 54 yaşındaki Sadrettin Dural'ın 9 bin yıllık yerleşim yeri Çatalhöyük'le ilgili 2007 yılında yazdığı 'Protecting Çatalhöyük' kitabı, Binghamton Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nde yardımcı ders kitabı olarak okutuldu. Otomobilini satıp, kredi çeken Dural, çocuk yaşlarda üzerinde koyun otlattığı ve kazı çalışmaları sırasında bekçiliğini yaptığı Çatalhöyük'le ilgili ikinci kitabını çıkardı. Çumra İlçesi Küçükköy Mahallesi'nde doğup, büyüyen ilkokul mezunu Dural, bir süre taksi şoförlüğü yaptıktan sonra köyündeki Çatalhöyük Neolitik kentinde, 24 yıl önce ören yeri bekçiliğine başladı. Burada tanıştığı Kazı Başkanı Prof. Dr. Ian Hodder'dan tercüman eşliğinde, 52 saat Çatalhöyük'le ilgili kurs alan Dural, Neolitik insanları ve Çatalhöyük'teki çalışmaları ören yeri bekçisinin gözünden anlatacağı bir kitap yazmaya karar verdi. Dural'ın 'Protecting Çatalhöyük' (Çatalhöyük'ün Bekçisi) adıyla yazdığı kitap, kazı başkanı Prof. Dr. Hodder aracılığıyla 9 yıl önce ABD'nin Chicago kentinde İngilizce basıldı. Kitabı inceleyen Amerikalı akademisyenler, Binghamton Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nde yardımcı ders kitabı olarak okutmaya başladı. Çocukluk yıllarında üzerinde koyun otlattığı Çatalhöyük'te kazı çalışmaları başladıktan sonra bekçilik de yapmaya başladığını anlatan Dural, taksi şoförlüğü yaptığı dönemlerde, insanlardan adeta nefret etmeye başladığını ve ıssız bir yerde yaşamayı bile düşündüğünü söyledi. Çatalhöyük'te çalışmaya başladığı andan itibaren hayata bakış acısının değiştiğini belirten 54 yaşındaki Dural, şunları söyledi: "Burada çalışmaya başladıktan sonra, etrafına ışık saçan kötülük bilmeyen insanlar olduğunu gördüm. Keşke ben de zamanında eğitimimi tamamlasaydım diye düşünmeye başladım. Ama yaşım geçmiş, evlenmişim, çocuklarım vardı ve okuma şansım yoktu. Çatalhöyük'e gelen insanlarla kendimi yetiştireyim diye emek sarf etmeye başladım. Zaman içerisinde bu insanlar benim yetişmeme katkıda bulunuyordu, ama ben bu insanlara hiçbir şey yapamıyordum. " http://www.milliyet.com.tr/Milliyet-Tv/video-izle/catalhoyuk-un-kitabi-abd-de-ders-kitabi-olarak-okutuldu-DM892QJ4784q.html
Kaynakça ve ayrıca bkz.
İan Hodder ve Çatalhöyük haberleri için bkz. http://arkeofili.com/tag/ian-hodder/
Kuramsal Arkeolojinin Doğuşu http://arkeofili.com/kuramsal-arkeolojinin-dogusu/
Kerpiç Evler: https://fotogaleri.haberler.com/iste-anadolu-nun-kerpic-evleri/
Eski ve Yeni Çatalhöyük: http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/eski-ve-yeni-catalhoyuk
Çatalhöyük; Tarihe Tutulan Işık https://www.atlasdergisi.com/dergide-bu-ay/catalhoyuk-tarihe-tutulan-isik.html
Müzel Olarak Çatalhöyük https://www.muze.gov.tr/tr/muzeler/catalhoyuk-neolitik-antik-kenti
10 Maddede Neolitik Yerleşim Çatalhöyük’ü Anlamak http://arkeofili.com/10-maddede-neolitik-yerlesim-catalhoyuku-anlamak/
AnaBritannica, 6. cilt, Çatalhöyük Maddesi, s. 330-31, 1987 (burada yazan bilgilerin eskidiğini de belirteyim)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder