13 Temmuz 2022

Yeni Tarih Ders Kitaplarını Örneklerle Eleştirmek: 1. Tarih-Yanılgısı (anakronizm) ve ona bağlı kötü sonuçlar

Bundan önceki giriş niteliğindeki yazımdan sonra problemli örnekleri ayrıntılı olarak eleştireceğim seri çalışmama başlıyorum. İlk örnek olarak sözü geçen yazımda da yer alan bir etkinliği eleştirmeyi seçtim. 

Sırayla ilerleyelim.

1. Etkinlik sayfasının başında yer alan giriş bilgileri şöyle:


Etkinlik, bir grup çalışması, süresi 40 dakika, Arap Yarımadası'nda Müslümanların ilk hakimiyetinin kurulması konusu için hazırlanmış, grubun çalışma yöntemi de güzelce yazılmış. 

Problem amaç kısmından başlıyor. Şöyle bir cümle var:
"Dört Halife Dönemi’nde, Arap Yarımadası ve çevresinde Müslümanların siyasi hâkimiyet kurmaya yönelik problemlerine çözüm önerileri getirebilme."

Baştan söyleyeyim böyle bir amaç olmaz. Absürt. Arap Yarımadası'nda zaten hâkimiyet kurmuş olan Müslümanların böyle bir yardıma ihtiyaçları yok. Gerçek bir olay/olgu üzerine fantastik bir kurgu yapılmış. Yine aynı cümlede problemlerden bahsedilmiş aşağıda göreceğimiz gibi bunlar da "gerçek" problemler değil. Bu konuya sonunda yine döneceğim.

2.  İlk Etkinlikler şöyle:



I. Durum, Anakronik yaklaşım örnekleriyle dolu. Madde madde açıkladım.

*Ganimet ve vergi (öşür, haraç, cizye) aynı şey değildir. Böyle bir cümlede öğrenci kendi dünyasından bildiği vergi ile ganimeti birbirine karıştırır, yanlış öğrenir. Ve karşımıza öğrenme ve eğitimin en önemli engeli olan kavram yanılgısı problemi çıkar. Buradaki anlamıyla ganimet; savaşı kazananların yağma yoluyla elde ettiği her şeydir. Buna esir (köle yapmak veya fidye istemek için) olarak alınan insanlar da dahildir. Şunu da  hemen ekleyeyim de net olsun. Evet, Müslümanlarda kölelik devam etti, ortadan kaldırılmadı. Bu konuda da yanlış bilgiler verilebiliyor. 

Vergi nedir, ganimet nedir... Öğrenci bunları karıştırdı diyelim, ileride bu kavramların geçtiği konuları asla tam olarak anlamayacaktır. Düzeltme olanağı var özellikle erken yaşta keşfedilir ve üzerinde çalışılırsa. Vergi ve ganimet, en kolay düzeltilecek kavramlar olduğu için sevinmeliyiz. Ama bazı kavramları düzeltmek neredeyse hiç mümkün olmuyor. Cumhuriyet ve demokrasi kavramları gibi mesela.

* Etkinlik yazarı Müslümanların ilk dönemi ile şimdiki dünyamızı karıştırmış. Geçmişe bugünün kavramları ile yaklaşıyor. Merkezi idare yerine sarayın (halifenin) ihtiyaçları için olmalıydı. O dönemde merkezi idare saraydır. Orası devletin idare yeridir.  Veya hazine anlamında kullanılan "beytülmal" kullanılmalıydı. İncelenen dönemde var olan sistemi açıklayan, tanımlayan kavramları kullanmalıyız. Merkezi İdare görece modern bir kavramdır, Beytülmal gibi bir kavramla birlikte kullanılsa sorun olmazdı ama etkinlik metninde eskiyi (7. yüzyıl, İslam dünyası) yansıtacak bütün izler silinmiş. 

*İlk İslam devleti ve Dört Halife zamanında ölen askerlerin ailesine devlet maaş bağlıyor muydu? Maaş...  Evet Türkiye devletinde böyle bir uygulama var. 7. yüzyıl İslam dünyasında nasıldı? Bu konuda ne biliyoruz?  Osmanlı'da bile kaç çeşit asker var. Tımarlı Sipahileri ve Yeniçerileri düşünelim tamamen iki ayrı sistem. Tımarlılar maaş almıyorlardı ama Yeniçeriler alıyordu. İslam devletlerinde cihada katılanlara ganimetten pay verildiğini biliyoruz. Ölenlerin ailelerine de pay veriliyor. Nasıl, bir kereye mahsus mu yoksa sürekli mi? Maaş belli aralıklarla sürekli verilen bir paradır (gelirdir). 

Sonuç olarak öğrenci bunları okuduğunda incelenen  dönemi aklına (7. yüzyıl İslam dünyası) getirmeyecek,  tamamen  içinde bulunduğu modern dönemi anlatan bir metin olarak algılayacak 1. Durumu. 

*Yukarıda yazdıklarıma özelikle son cümleye bakarak öğrencinin bu soruyu nasıl cevaplayacağını düşünelim. Öğrenci çözüm yolu olarak ne önerir? Bildiği durumlardan yani günümüzden hareket ederek anakronik yaklaşımı devam ettirir en fazla. Böylece yanlış bilgi ve kavram öğrenme problemi öğrenci tarafından yeniden inşa edilir. Karşısına çıkan her benzer durumda yeniden yeniden yanlış bilgi/kavram inşa edilir. Yanlış bilgi katmerleşir, kemikleşir artık onu düzeltmek nerdeyse imkânsızdır. 


2. Durum: 
Bu durumu kısa notlar halinde eleştireceğim.

* Yazar, 7. yüzyıl ilk İslam devletiyle ilgili etkinlik yapıldığını unutmuş olmalı (yine aynı cümleyi yazdım ama durum bu) çünkü gerçekte onların yaptığı fetihler kalıcı olmuştu. O zaman bu soruyu sormanın bir anlamı yok. Absürt.

*Yazar, belli ki başka bir şeyden bahsediyor. Öğrenciye aktarılan saklı bilgi nedir burada? 2022 dünyasında fetihlerden övgüyle (nihai olarak) bahseden, fethetme eylemiyle özdeşlik kurulmasını, benimsenmesini sağlayan bir cümle bu. Barış karşıtı bir cümle. Savaşı empoze ediyor. Fetih iyidir. Başka ülkeleri işgal etmek fethetmek iyidir. Biz sadece nasıl kalıcı hale getireceğimizi düşünelim diyor. Bir de öğrencilerin buna nasıl cevaplar yazacağını hayal edelim. İdamların gerekliliğinden bahseden, halkla ilişkilerin nasıl olması gerektiğini öğütleyen bir çok örnek yazacaklarına eminim. Unutmayalım ki bu süreçte öğrenci barışı değil, savaşı fethetmeyi olumluyor olacak. 

* Moğollar için verilen örnek de yanlıştır. Bilgi yanlışı var. Moğolların fetihleri  her yerde bir saman alevi gibi sönmedi. Cengiz Han ve ardıllarını hatırlayalım. Özellikle Çin'de ve Karadeniz'in kuzeyinde (Kırım Hanlığı) gayet kalıcı oldular o toprakları yönettiler. Daha başka örnekler de var ama uzatmayacağım. 


3. Genel Değerlendirme, Sonuç

Geçmiş Arap coğrafyasında olanlarla günümüz Türkiye devleti ve günümüz  dünyasını birbirine karıştırmışlar. Geçmiş bugünmüş gibi gösterilmiş veya tersi. Buna anakronik yaklaşım denir. Geçmişi konu alan her türlü çalışmada (tarih, edebiyat, sinema vb.)   bilerek veya bilmeyerek en fazla yapılan hatalardan biri anakronizmdir.  Yani günümüzde var olan ama geçmişte olmayan değer yargıları, uygarlık unsurları, fiziksel araçları ve kavramlarıyla GEÇMİŞ değerlendirilmekte, dün ile bugün arasındaki sosyo-ekonomik ve kültürel farklar ortadan kaldırılmaktadır. Aradaki yüzlerce hatta  binlerce yıla rağmen iki ayrı dönem tek bir dönemmiş gibi (esas olarak o dönemde var olmuş kişiler, olgular, siyasi yapılar, kültürel unsurlar, inançlardan vb. bahsediyoruz.) gibi ele alınmakta ve geçmiş bugünün bakış açısıyla yorumlanmaktadır. 

Bu çok ciddi bir problemdir. Günümüzde komplo teorileri ve milliyetçi propagandalar daha çok bu yolla yapılmaktadır. Bu yaklaşımın tehlikeli olmasının temelinde olguları/olayları bozması, çarpıtması yatmaktadır. Geçmişi bozar, çarpıtır (yeri gelir şimdiyi de çarpıtır). Sözü geçen dönemin aslına uygun (görece) kavranılmasını engeller, yanlış bilgiler öğretir ve bu yolla saklı içerik olarak, sezdirmeden ideoloji zerk (endoktrinasyon) edilir. 


Bir kaç örnek:

Şeyh Bedrettin Komünist değildir (kastedilen anlamda komünizm 19. yüzyılda ortaya çıktı). Komün yaşamını savunuyor olması onu komünist yapmaz. Dinsel saiklerle hareket ettiğini biliyoruz ve onun gibi düşünen çok sayıda tarikat o zamanlarda da vardı şimdi de var. 

Hiung Nu'lar  Türk'tür demek yanlıştır. "Asya Hunları" hakkında bilgimiz az, dillerini bilmiyoruz, zaten "Türk" ulusu kavramı diğer uluslar gibi modern dönemde bir ulus ismi olarak ortaya çıkmıştır. 

Geçmiş toplumlarda, insan haklarına uygun örnek uygumalar, gelenekler bulmak anakroniktir. İnsan Hakları kavramının, paradigmasının ortaya çıkışı modern dönemde olmuştur. 

Kara Murat, Malkoçoğlu, Karaoğlan gibi geçmiş Türk filmleri anakronizmin hasını yapmıştır. Ve yakın dönemden bir örnek de Muhteşem Yüzyıldır. Bu filmlerden saklı içerik olarak neler öğrendik? Bir düşünelim bakalım.


4. Aynı etkinlikten diğer örnekler

Öğrenci 3. duruma "yerel yönetimlere izin verilmeli, merkezin gücü kısıtlanmalı şeklinde cevap verirse" doğru cevap vermiş olur mu?
 


5. Durumda anakronizm zirve yapmış. Hem ATM'ler var (var mı?) hem de kervanlar. 

6. Durumda öğrenci "herkes kendi dilini (ana dilini) kullanmalı, ana dilinde eğitim hakkı verilmeli" gibi cevap verse doğru cevap vermiş olur mu?

Bir de ne kadar kibirli bir yaklaşım bu. Ele geçirilen insanlar barbar veya ilkel bir grup olarak görülüyor olmalı ki  "fatihler" onlara iyiyi güzeli öğretmeye kalkışıyorlar.
Öğrencinin bu metinden öğreneceğinin, kibir ve başka halkları aşağılama olacağından hiç şüpheniz olmasın. İstanbul ele geçirildiğinde orada yaşayan halkın gayet gelişmiş, uygar bir halk olduğunu hatırlayalım.


Dilara Kahyaoğlu
Temmuz 2022
Şişli


Kaynak: 
s. 201




Hiç yorum yok: